Sayfalar

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Mini Almanya gezim..

Ayağımın tozuyla yazmak istedim bu sefer.. Güncelliğini yitirmiş yazılar fazla enterasan olmuyor.. Bu sadece bir kaç yıl sonra hani şunu şunu yapmıştık, hangi yıldı o diyerek kardeşlerle tartışma nedeni olmasın diye düşülen küçük bir not.. Bundan öncesine ve sonrasına ışık tutma adına..

Avrupa'da daha doğrusu hristiyan aleminin bir bayramı olan "pfingsten" dolayısı ile Pazartesi tatildi.. Uzun hafta sonunu değerlendirmek adına Cumartesi Almanya'ya gittim.. Turistik bir gezi değil, kardeşleri ziyaret amaçlı.. Ama turistikleştiriyoruz biz onu bir şekilde.. 20 yıl Almanya'da şirin ve küçücük bir yeri Haan'da yaşamama rağmen görmediğim yerlerini gezmek güzeldi.. 

Cumartesi akşam saatleri Leverkusen'e ulaştım.. Hava nasıl güzel.. Ondan sonraki günlerin kötü olacağını gösteriyor meteoroloji.. Akşam güneşini Ren nehrinin kıyısında batırmanın keyfini önceden biliyorum.. O anı yaşamak istiyorum.. Bir daha dışarı çıkabileceğimizi tahmin etmiyorum çünkü.. Çünkü 4 kardeş bir araya gelince yetip artıyoruz birbirimize.. Güneş oluyoruz, yağmur oluyoruz, rüzgar oluyoruz, şiir oluyoruz, şarkı oluyoruz, türkü oluyoruz, sırdaş oluyoruz, yoldaş oluyoruz, gardaş oluyoruz.. Vel hasıl ehli keyif oluyoruz.. 

Leverkusendeyim hala.. Eve girdiğimde mis gibi yemek kokularına merhaba diyorum önce.. Sonra Murat'a.. Murat diye yazılır, kardeşim diye okunur.. Kardeşimin eşidir.. Kucaklaşma seansından sonra Deniz, Taylan ve Şima görünmez oldu.. Yarım saat sonra Serpil işten gelecek.. Onu beklerken balkonda bana hoşgeldin kahvesini yine Murat yapıyor.. Oysa bu kahveyi şu an 3 aylığına Almanya'da Almanca öğrenmeye gelen sevgili Cansu'nun yapması bekleniyordu.. Beni dört gözle bekliyordu Cansu.. Ve hatta diyordi ki; sen gelmeden ben orada olurum, biz yemekleri yaparken sen dinlenirsin.. Sonra ben sana bir türk kahvesi yaparım.. Meşhurdur onun kahvesi.. Ve çok kezzetlidir.. Onun elinden kahve içmeye bayılırım.. Oraya giderken yolda o kahvenin hayali ile gittim.. Ne oldu? Cansu yoktu oralarda... Hafif bir hayal kırıklığı oldu tabi.. 


Serpil ve Murat'in Balkonunda kahve keyfi
Nespressonun kapsüllü kahveleride en az türk kahvesi kadar leziz.. Ondan içtim artık.. 
Yemeğimizi yedik, kaldırdık.. Cansu hala yok.. Güneşi kaçırmak istemedik.. Biz gittik ren nehrinin en güzel yerlerinden birine.. Ren nehri İsviçreden başlayıp Almanya'dan her geçtiği her kenti güzelleştirek Hollanda'dan Kuzey denizine akıyor.. Her zaman olduğu gibi Ren nehrinin kıyısında otururken yine aynı muhabbeti attım ortaya.. Benim anlayışıma göre Ren nehri ters akıyor.. Bana öyle geliyor hep.. Serpile görede öylemiş.. Güneyden Kuzeye akması akımızı karıştırıyor.. Bize göre Güney aşağıda, kuzey yukarıda.. O zaman bu Ren nehri yukarı akıyor!! Sonra Murat ve Cansu daha akil bir anlayışla, Güney kuzey farketmiyor, en yakın deniz nerede ise oraya ulaşmaya çalışıyor, ve yeryüzünün denize eğilimi nasılsa öyle akar diyerek ikna ettiler.. Sonra bir şehrin içinden su geçmiyorsa artı bir özelliğinin olamayışından bahsettik.. Ve hemfikir olduk.. 
Leverkusen Ren Nehri


Güneş gümüş renginde battı o gün sanki.. Ve uzun sürdü batması, bize torpil geçti biliyorum:))
Sonra karar vermeliydik, diğer kardeşler Haan'da bekliyor.. Zaten iki günlüğüne gitmişim, o zaman hep birlikte yaşamalıydık o iki günü.. Abim ve eşinin sadece evi geniş değilki? Yürekleride çok geniş.. Toplandık oraya gittik güneşi batırdıktan sonra.. Toplam 12 kişiydik.. Geceyarısı, hatta sabaha doğru bir tanrı misafiri daha geldi. 13 kişi olduk.. Sofralar iki masa olarak kuruldu.. Hiç kimse kimseyle yoğunlaşamadı ama güzeldi. Herkes kendi adına mutluydu.. Zaman zaman çok güldük, zaman zaman durgunluk, zaman zaman heyecan.. Hele bir gece yarısı balkonda abim, nuray, ben ve murat, gülüşmelerimiz neydi öyle? Nurayın öyle kahkahalarını daha önce hiç duymamıştım..  13 kişinin ortama ayak uydurması kolaymı? Ama herkes buna uydu.. Çünkü herkesin birbirine olan sevgi ve saygısı büyük.. 
Yine pandomim ile film isimleri anlatmaya/bulmaya çalıştık.. Abimin "sürü" filmini anlatması olaydı:) geceye damgasını vurdu.. 

Kahvalti soframizin biri..
Pazar kalktığımızda havanın berraklığı şaşırtıyor ve sevindiriyor.. 35 tane "Brötschen" (küçük ekmekçik)alıyor abim ve Serdar. Eeee anca tabi.. Kahvaltıdan sonra yine Cansunun ellerinden Türk kahvesi.. Ardından eski okul yolumuzu, ve yıllar her gün çocuklarımızı götürdüğümüz parka gitmekte hepimiz hemfikir oluyoruz.  Abimi ikna çabalarımız uzun sürmüyor bu sefer. 

Sepetimize iki şişe buz gibi pembe şarabımızı ve isviçreden götürdüğüm peynirleri alıyoruz yanımıza.. Yemyeşil yürüyüş parkurunda yol alıyoruz.. Az gidiyoruz uz gidiyoruz, dere tepe düz gidiyoruz 20 dakika sonra gözümüze kestirdiğimiz bir yere konuşlanıyoruz.. Plastik bardaklardan bir şarap çiçeği yapıyorum.. Akıllı telefonlarımızdan birde türkü tutturuyoruz, kuşlar eşlik ediyor.. Hatta Artvin yöresinden mini horon gösterisi bile yapıyoruz.. Güle oynaya.. 


Sarap çiçegi:))


Sonra devam ediyoruz.. Bu sefer daha önce 20 yıl Haan'da yaşama rağmen hiç görmediğimiz yerlere doğru yürüyoruz.. Yine güle oynaya.. 






Heidberger Mühle Haan
Bizim YARIMIZ..
O gün öyle bitiyor.. Ertesi gün artık eve dönüş.. Yollar açıktı.. Hem giderken, hem gelirken.. Ama gelirken hiç mola vermeden kullandığım için arabayı, kendi rekorumu kırarak 4 saate Basel'e ulaştım.. 1 saat sonrada Berne.. 

Güzeldi, değdi..

10 yorum:

  1. Gec kalma icin ozur dilerim. Ama gercekten programli bir insan olarak o gun gec kalmamin benimle uzaktan yakindan alakasi bulunmamaktadir :) Durum ozetle su: Krefeld -Dusseldorf arasini 24 dakikada alan hizli tren!!! o gun guzergahini degistirdi ve o yolu 56 dakikada aldi evet!!! Her gun kullandigim trenin gittigi o guzergahi daha hayatimda bir kez daha goremem emin ol:) Trendeki herkes endiselenip treni kullanan arkadasin kapisini bile tik tik ladilar:) Bu saka diil gercek:) Eveet ordan 32 dakikam gitti.Sonra Dusseldorfa geldim, e tabi planladigim 2 trenide kacirdim, bir sonraki tren sefelerine baktim en uygun olanina gittim, o trende once 5 sonra 15 daha sonrada 37 dakika gecikme yaptimi!!!! Dedim bu DB beni siniyor. Ozetle 18.15 de olmayi planladigim yerde 19:40 da oldum ve cok geciktim. Cok uzgunum, ama kahvelerimle azcik telafi etmis oldugumu umuyorum....
    Sevgimle hep,
    Cansu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bol köpüklü ve lezzetli kahvelerinle telafi ettin Cansucum:)

      Sil
  2. sonra biri gelmiş ve demiş ki, hani bana, hani bana ..?
    Ohhh çok güzel. Yanınızda olmasam da her anı düşünebiliyorum :) Ne güzel. Ne iyi yaptınız :)
    sizi seviyorum

    YanıtlaSil
  3. merhabalar çok hoş bir bloğunuz var
    bloğunuzu takibe aldım bundan sonra tüm yazılarınıza erişebilicem
    ben de beklerim. :)

    YanıtlaSil
  4. Hoş geldiniz öyleyse:) çok teşekkür ederim yorum için.. İade-i ziyarette bulunacağım:))

    YanıtlaSil
  5. Ne kadar güzel bi iki gün bu. Belki yirmi gün olsa bu kadar hoş olmazdı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısın hüznün tadı, iki gün hemen bitecek diye dolu dolu yaşadık:)

      Sil
  6. Atladigin birsey varmi diye dusunuyorum ama yok. Yine her seyi olanca sadeligi ve guzelligiyle anlatmissin ablacim. Kalabalik misafirlikleri cok severim oldum olasi. Ev sahibi icin zordur ama muhakkak yardimlasilir ve ustesinden gelinilir. Ve hic bir aksaklikta goze batmaz. Samimidir cunki herkez. Guzel bir hafta sonuydu. Umarim en kisa zamanda tekrar benzer bir bulusmayla senleniriz hepmiz.

    Murat kardes...

    YanıtlaSil
  7. Bende 13 kişiye ev sahipliği yaparak rekor kırmış biri olarak:) çok güzel bir hafta sonuydu her tatili değerlindirelim böyle öpüyorum....

    YanıtlaSil