Sayfalar

27 Ekim 2018 Cumartesi

Onlar Erdi Muradına Biz Çıkalım Kerevetine...

Cansu      &      Ömer
Aylar öncesinden belliydi düğün tarihleri. Bu yılki tatillerimide onların düğüne göre ayarlamıştım. O yüzden yazın Türkiye’ye değil, bir haftalık Fas’a gitmiştim. Ekim’de nasıl olsa düğün için Türkiye gidecektim.
Çok sevdiğimiz kardeşimizdir Cansu evlenecekti. Hayatımda ilk kez Ankara’ya gidecektim üstelik. Çok heyecanlıydım. 13 Ekim 2018 tarihi kazınmıştı beynime. O gün büyük gündü, sadece Cansu için değil hepimiz için öyleydi. 11 Ekim’de İstanbul’a uçtuk. Gelin ve damat İstanbul’da yaşasalarda damadımız Ankaralıydı. Düğünde Ankara’da olacaktı. 



12 Ekim Cuma günü İstanbuldan Ankara’ya uçtuk. Sadece biz değil, başka başka davetlileri vardı. İzmirden, Almanya’dan, İstanbuldan, Sinop’tan, Hendek’ten. Karayoluyla, havayoluyla, demiryoluyla bütün yollar Ankara’ya çıkıyordu o gün.  Damat ve arkadaşları habire birer saat arayla gelen konuklarını havaalanından alıp gidecekleri yere taşıyordu. Son turunu bizimle yaptı damadımız. Havaalanında bizi karşıladığında kucaklaştık. Sırtı terliydi. “Eee hamama giren terler, terlemeden olmaz bu işler” diye kız evi espirileri yapsakta, oda bizim diğer kardeşimiz olmuştu çoktan. 

Hava çok güzeldi o gün. Bizi otelimizden önce ailesinin evine götürdü. Annesi, babası ve kızkardeşi vardı. Birde komşuları. Hepsi çok samimi, çok güler yüzlü, ve çok misafirperverlerdi. Sanki herkes birbiriyle yıllardır tanışıyor gibi bi hava vardı. Kocaman bir masada çok leziz yemekler hazırlamışlardı. Her şey organik, el emeği ile yapılmıştı. İçeceklere kadar. Düğün çorbası ile başladık, sarmalar, etler, börekler, mezeler, turşular, ev yapımı limonatalar, baklavalar, kalburabastılar, güllaçlar.. Böyle lezzetli yemekler en son ne zaman yedim hatırlamıyorum. Her şey kusursuz ve olağan üstüydü. 


Yemek sonrası akşam 9 gibi Bilkent otelde hepimiz için ayarlanan otelimize taşıdılar bizi. Gelin dahil. Gelinimiz bir suitte kalıyordu. Diğerlerimiz hep tek kişilik, iki kişilik, odalara yerleştik. Sonra gelinimiz Cansu bizi odasına davet etti. Abisinide şaraplar aldırmış. Kimimiz pijama ile, kimimiz üzerindeki giysi ve otel terliği ile Cansu’nun kaldığı suitte toplandık. Onun odasına giderken otelin alt katında bi etkinlik vardı galiba, erik dalı çalıyor, millet coşuyordu. Bizim kızımızda açmış bi klasik müzik. Sanarsın Viyana’da operaya gitmişiz. Dedim bu ne ya? Hey kendine gel, farkındaysan Angaradayız, sen bir Ankara gelinisin ona göre davran. Açtım YouTube’dan Ankara’nın bağlarını, sonra Erik dalını, başladık pijamalı Ayça ile oynamaya😀 Cansu bizi böyle görünce sağ elini alnına koyup “inanmıyorum yaaa” demeye başlayınca, ne beee, dedim. Cenazeye mi geldik, düğüne geldik tabiki oynayacağız deyince, ne haliniz varsa görün dercesine bıraktı kendini ve gülmeye başladı. Artık sinirden mi güldü, yoksa eğlendiği için mi bilemem. Ama biz çok eğlendik 😀



Gece saat 12 ye doğru odalarımıza uyumaya gittik. Yarın büyük gündü ve hepimiz zinde olmalıydık. Sabah 8.30 gibi kahvaltıda buluştuk. Her masa tanıdıktı. Nerdeyse 20 kişiydik otelde. Günaydın, güzel uyudunuz mu sorusuna, hiç uyuyamadım diye cevap veriyordu herkes. Meğer hiç kimse uyuyamamış o gece. Oysa yataklar çok rahattı. Heyecandan uyuyamamışız. Sanki biz gelin oluyorduk?😀 Ama garip bi şekilde yorgunda değildik. Sanırım mutluluk hormonu hepimize fazla salgılanmıştı.

Saat 9.30-12.00 arası kuaför ve makyöz geldi gelinin odasına. Önceden planlıydı kaç kişi ve kimin ne yaptırmak istediği. Güzel güzel hazırlandık hepimiz gelinin odasında. Her şeyimi bir yerlerde unutmakta bir dünya markası olmaya aday olan ben, makyajdan sonra giyinince üzerimden çıkanları gelin odasında unutmuşum. Üstelik bundan haberim bile yok. Cansu, yani gelin toplamış arkamı bu sefer. Toplamış İstanbul’daki evine getirmiş😀 ve hala orada.

Her şey planlı programlı, ve saatinde oldu. Nikah salonuna gittik saat 13 gibi. Çok güzel ve nezih bi salondu. Saat tam 14 te “evet” dediler birbirlerine. Damadın sesi daha gür çıktı “evet” derken. İlk danslarını Özdemir Erdoğan’ın “bana ellerini ver, hayat sevince güzel” şarkısıyla yapıtlar. Sonra Ankara havaları ve halaylar ile iyice bi kurtlar döküldü saat 16.00 ya kadar. Sonra otelimize geri dönüp dinlendik. Zira düğün bitmemişti, akşam bi restorana davetliydik en yakınları olarak. Kırk kişi falandık herhalde. Fasıl grubu vardı. Mezeli, yemekli, içkili, çalgılı çengili bi geceydi. Kimi rakı içiyordu, kimi şarap. Kadehleri kaldırıp şarkılara eşlik ediyorduk. Türk sanat müzikleri vardı çoğunlukla. Ama hareketli, dümbelekli, klarnetli ve kemanlı enstrümanlarla. Çok güzeldi çoook. Gelinimiz çok mutluydu. Damadımız çok mutluydu. Anneler, baba, kardeşler çok mutluydu. Bizler çok mutluyduk. Düğün dediğin böyle olmalıydı zaten.
Herkesi mutlu ettiler. Gündüz büyük bi kalabalığı nikahta, akşam ise sadece yakın çevreyi fasıl ile bi restoranda eğlencede. Mükemmeldi.

Gece 1 gibi otelimize döndük. Gelin ve damat dahil. Yaşça büyük ve çocuklu olanlar yatmaya, biz ise otelin barında buluşmaya karar kıldık. O güzel gece bitmesin istiyorduk sanki. Cansu gelinliğini çıkartmış, pantolon ve kot ceketini giymiş, Ömer’le birlikte otelin barında buluştuk. Ömer damadımızın adı bu arada. Bakmayın ikide birde damadımız dediğime, oda bizim çoktandır kardeşimizdi zaten. Kız kardeşimizin yanına birde erkek kardeşimiz eklendi.

İşte biz, otelin barıda kapanınca, lobide buluşmaya karar verdik. Artık herkes odasındaki mini barı boşaltmaya koyuldu. Çünkü geceye doyamıyoruz. Fakat o da ne? Damadın arkadaşı olaya el koydu ve lobiye bira getirtiyor. Ee orası Türkiye. Hemde Angara. Her şey mümkün.

Gelin ve damat saat 2.30 gibi bize müsade deyip çekildiler. Sonra birer birer hepimiz saat 4 gibi yattık. Üstümle başımla, saçımla makyajımla yatmışım. Çünkü odamdaki arkadaşlarım uyuyor. Onları rahatsız etmeden yastığa başımı koymadan uyumuşum. Sabah yine 8.30 da kahvaltı ve otelden çıkış, İstanbul’a dönüş. Bir gece öncesinden uykusuz olan biz Pazar sabahı hepimiz bir bitik, ve hepimizin sıratı sirke satıyor. Ben hariç. O’da dünden kalan makyaj ve saçla kurtarıyorum😀 yoksa bende bitiğim diğerleri gibi. Saat 10 gibi tekrar Esenboğa havaalanına götürüyor damadımız bizi, diğer davetliler gibi. Yine kimi İstanbul’a kimi İzmir’e. Pazar gecesi saat 9 gibi hepimiz mortingenstrasse.  Bitik bi şekilde uyuyoruz erkenden.

Harika bi düğündü. Harika bi zamandı. Haa Ankara’ya ilk kez gittim, Ankara hakkında bi bilgim var mı? Yoo. Çankaya, Bilkent ve Esenboğa. İlk izlenimim güzel. İstanbul ile kıyaslıyorum. Trafik rahat. İnsanları güzel ve mutlu. Bu kadar. Ankara’yı tam anlamı ile tanıdığım söylenemez. Ama belli mi olur? Gelinimiz İstanbullu olsada Ankara’da bir ailesi var. Onun ailesi bizimde ailemiz deyip bi Ankara gezisi yapabiliriz.

Böyle işte. Evli çiftlerimiz Barcelona’ya gitti balayına. Onlar
ın mutlu olacağına inananlardanım... 








6 yorum:

  1. Çok keyifli, çok muhteşem bir düğün ve buluşma olmuş, Allah bir yastıkta kocatsın, çok mutlu olsunlar. :)

    YanıtlaSil
  2. Evet çok keyifliydi Müjde ablacım. Güzel dileklerinede teşekkür ediyorum🙏

    YanıtlaSil
  3. Allah bir yastıkta kocatsın gençleri, bir ömür boyu mutlu olsunlar inşallah ♥
    Harika bir gece ve organizasyon olmuş. Angaralılar candır can :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. Valla nedense onların bi yastıkta kocayacağına dair inancım çok yüksek. Bu iyi dileklerlede iyice sağlamlaştırmış oluyoruz😀 teşekkür ederim 🙏 ya o değilde, hakkaten bu Angaralılar canmış😊

      Sil
  4. Keyifli olmuş, severim otel düğünlerini. Çok daha samimi oluyor. Allah bir ömür boyu mutlu etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben ilk kez yaşadım, hakkaten keyifli. Teşekkür ederim iyi dilekler için 🙏

      Sil