Sayfalar

Mudurnu sivesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mudurnu sivesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Temmuz 2019 Pazar

Şehriman Bayramına Gidecektik...

Dün gene Mudurnu bazarına gitdim. Bitecik ineğim va,
undan sağdığım südünen parı peynir yaparın, parıda tereyağı, gide bazarda sata, esiğimi gediğimi alır dönerin. Bazarda Fatma nineyi gödüm. Parı hal hatır edtik. “Yarin Şehriman bayramı vaa, sizin köyde gelecek mi deye sordu” Bilmenkii dedim, hiç habarım yok. Nasıl habaranız omaz, Mudurnu‘lu değmisiniz siz, her yıl Temmuz’un ilk tadil günü oduğunu nasıl bilmezsiniz deye çıkıştı bana. Ne bilim ben, dedim aklım tefter mi? İyi bakam allah nasib edese geliriz, deyerekten ayrıldım yanından. 

Aşama doğru köye vardım. Damdakı ineği suladım, yemini vedim, südünü sağdım deeken aşam odu. Yorulmuşun. Dünden parı taze fasilye varıdı, yanına bide güccük gurşanede  taze tarna çorbası kaynadıvedim. Maksad garın doyurmak değilmi bu, önede doya bönede. Sufrayı gurdum, Eşref amcanınan ottuk, yidik. Allah berekat vesin dedi çekildi camın kenarına. Cigarasını yaktı mıhtar çakmağınnan. Bana bi kültablası ve, dedi. Zıkkım içesice, gakta kendin al deyon, içimden deyon emme. Yarın bayram va ye, oraya gidem deye sesimi çıkarmayon bi datsızlık çıkmasın deye. Kültablasını önüne gorkan, yarın Şehriman bayramı varımış, gedemmi, acık insan yüzü görüz, dedim. Gidem gidem, yarın sabah köylülerede söyleyemde, hep bereber toplanıp gidem, dedi.
Sabalin erkenden gaktım. Damdaki ineği suladım, yemledim, sağdım hayattaki tencereye süzdüm südü. Aşam gelince gaynadeverin, dedim. Eşref amcan uyuyup duru. Erken gakardı, noduku buna, dedim. Ne yatıyorsunuz hala deye dürttüm. Hiç hıştınmadı. Eh, birez daha uyuyagosun bakam deyip, gonşuları dolaşmaya çıktım, Şehriman bayramına gidemmi deye soracan.

Ötebaşladan başladım. Gapının ipini çekip selam vererek girdim içeri. Şeref oğlanınan, Huri gız gayfaltı edibatla. Buyrun buyrun, yanaşın suyrafa dedi Huri gız. Yaah, yimeycen ben bişey dedim. Şehriman bayramı varımış böğün, gidem mi deye gedim ben, dedim. Garacagaya köyüne davar götürücemiş, gelemezmiş.
Şeref oğlan cambaz oduğundan gemez hiç bi yere, onu biliyon. Huri gıza sen ge bayrı dedim, çıktım. Hıştınmadı.

Vardım Emina gilin gapısına. Fakriye gız elinde üç yımırta, fırınevine doğru gidibatı söylene söylene. Gız nooodu, dedim. Otuz kada toğuk va, üçcez yımırta olu mu, kimbilir kimlen folluğuna yımırtlayo bu mürdolasıcıkla, dedi. Şehriman bayramı varımış, gidem mi, dedim. Hamır yoğurdum, ekmek edecen, Taşkesti’den Metin oğlanınan Müşerref gelin gelecek, dedi. Şefket oğlan gavakpınarına ot biçmeye gitmiş. Ot sırası mı? Şöne elle gibi bi toplaşıp bi yere gidemeyiz. Taşkesti dediğin yer yarım sehetlik yol, sankı Alamanyadan geliyolla.

Ordan çıktım, aşevlere gittim.  Merdivenneri çıkakan, büber gızartması gokusu gedi burnuma. Safiye gelin, Memed oğlan otmuşla gayvaltı edibatla. Oturun oturun, bi çay guyverin ben size, dedi. Hem büberle gokmuştur bi yerleniz şişe, bi çatal alıverin, dedi. Çay içecek vattım yok, Şehriman bayramıma gidem deycedim, dedim. Memed oğlan,” yaah, biz gelemeyiz, gaşınarkasındakı yoncayı biçecen, aşama Bolu’ya dönecen, hestenede löbetim va, Safiye gidecese gitsin sizinen, dedi. Safiye gızda, yaah bende gidemen, bahçadakı otları yolacan, demez mi?. Hiç gocasından ayrılmaz bu Safiye gelin. Ben gocamı bırakman deyemeyoda, otları yolacan deye laf gavıtleyverio.

Eh nipın, dedim çıktım yokarı. Nezaket gız, pencereden “Ferruuuh, Memduuuh” deye ünneyip duru. Yimek zamanı nereye gaybolulla bunla deye çekişiyo kendi kendine. İbrem oğlan ekmek kesibat
ı. Unnada gayfaltı yapacakla. Gelin gelin oturun dedi, İbrem oğlan. Yaah, oturmayın ben, Şehriman bayramına gidemmi deycedim, dedim. Gidem gidem dedi, İbrem oğlan. Pek güzel olur Şehriman bayramı, goca goca gazanlada pilavla yapılır, etle bişirilir, garpızla kesilir, yufkala açılır, iyi olur bizim traktörünen gidem, dedi. Eh bayrı, gidem Damgacılara, Ötevlere, Çayıra’da soram, dedim.

Damgacılan Muhittin oğlan tüfeği dakmış omzuna, ava gidiyormuş. La, bu ıccakta ne avı bu dedim? Hiç cuvap vemeden, burnunu çeke çeke gitti. Hayriye gız içerde, başını sarmış, yüzünü eşidip duru. Gız noodu, dedim. Başım pek ağrıyo gene, pattiz sardım başıma, dedi. Geçmiş osun bakam, Şehriman bayramına gelecekmisiniz deye hiç sormadım galan.

Urdan çıktım ötevlere vardım. Bahçadakı gülle renk renk açmış. Mis gibi gokuyo. Ezeli gözel olu bahçaları.  Evin önündeki iskemlede Nadir oğlan oturubatı. Cıgarasının biri gulak arkasında, biri elinde cigara içip duru. Selamneleyküm, Akanım yok mu, dedim. Va va, içerde nimet gızınan sufra galdıroyolla, birezden Akınbeline ekin biçmeye gidecez, dedi. Ne ekini uşak, böğün Sehrimam bayramı vaa, gitmecek misiniz, dedim. Nipam bayramda, dedile. Hiç insan içine çıkmazla bunlada bi ayrıksala, dedim içimden. Eh, golay gesin u zaman, dedim çıktım.

Vardım çayıra. İnci nine, çayıra uzanmış uyuyup duru. Gara dede bahçanın altındakı meşenin altına oturmuş, kendi kendine gonuşup duru. İyce etehledi galan. Beni falan gödüğü yok. Gapıdan içeri girer girmez Mürvet gız gözleni oğuştura oğuştura ırmağa doğru gidiyo, beni gömeyo. Gız noodu? Ağlayon mu yoğusam sen, dedim. Aman yooo, ne ağlaycan, gözlem bıyıl pek sulanmaya başladı, dedi. E bi tohtura falan gidin, dedim. Eh olsun vasın, sulanı sulanı bide geçiveri bakam, dedi. Pek gamsız gı bu Mürvet gız. Siz bilisiniz, dedim. Aşa gelinnen, Mustafa oğlan nerde, dedim. Unna su löbeti va, bahça sulamaya gittile,  dedi. Şehriban bayramı va, gemeyceniz mi, dedim. İbrem oğlan bizim traktörünen gidem deyo, dedim. Nasıl gelem, gara dedeyi yalınız bırakamayoz, İnci ninen hep hasta, uşakla yok, birezden Salmanla köyünden biri inek çekmeye gelecek, dedi. Hiç bitmeyo, sığırınız sapanız, işiniz gücünüz, dedim. Seyirttim eve gedim. Ah bi gedimse, Eşref amcan garın ağrısınnan gıvranıp duru. Sen deyo, dünkü taze tarna çorbasının içine yımırta gırdın, bana dokunduğunu bilip durusun deye çekişip duru. Yumurtasız taze tarna mı olu? O cigarayı az içive dedim. Dedim emme, adam gıvranıyo ağrısından.

İbrem oğlan motoru çalıştırdı, hadi gitmeyoz mu deye ünnedi. Çıktım dışarı, Eşref amcan pek hasta, zaten kimsede gemeyo bayrama dedim. Goştu gedi eve. Siz hiç iyi görünmeyosunuz, hadi giyinin hesteneye gidem dedi, palaspandıras hesteneye gittile. Ganım dakılıp duru. Bişey omasa bayrı, gahrımdan ölürün bişey olusa.. 


Not: Bu yazı Mudurnu şivesi ile yazılmıştır. İsimler gerçektir. Bi çoğu bu dünyadan göç etmişlerdir. Onları güzel anımsamak için kurguladigim bir hikayedir. Affınıza sığınarak gülümseyin istedim.☺️

Şehriman = Şeyh-ül İmran adı ile her yıl Mudurnuda kutlanan bir gelenektir. 

19 Mart 2017 Pazar

Bir Pazar Hikayesi, Patetesli Börek..

Bugün Pazar. Güneşde açtı. Evin diğer fertleri Cenevre'ye otomobil fuarına gittiler. Benim ilgimi çekmediği için gitmedim. Seviyorum evde yalnız olmayı. Okuduğum kitabı cuma iş yerinde unutmuşum. Kızdım kendime. Yürüyüş yaptım bir saat. Haftada bir gün yürüyorum. Ne çok değil mi? Yürüdüğüm yol hep aynı. Ama her hafta başka şeyler görebiliyorsun. Değişiyor, uyanıyor doğa. Kuş seslerini özlediğini hissediyorsun. Aslında bu yürüyüşü her gün yapabilecekken yapmıyorum. Ahmaklık biliyorum. Onun yerine evde olmayı, türkü dinlemeyi, ütü yapmayı (zorunlu), okumayı, yazmayı, dolapları karıştırmayı seviyorum,  birde yemek yapmayı. Bugün patatesli börek yaptım. Yaparken yine bir hikaye canlandırdım kafamda. Onu yazacağım şimdi..  

Olay her zamanki gibi köyde geçer. Zehraabanın, patatesli böreğinin başına gelenler.. ve yine Mudurnu şivesi ile.. 

Bazar böğün, tadil gün. Dip köşe o'masada aycık temizlik yaptım, gaz lambasının fernüslerini bi gaşığın sapına doladığım bez parçasıyla hohlaya hohlaya sildim.. Parıl parıl odula.. Alettirikle kesilip duru, hazır osunla dedim. Yukarı ebdesliğe çıktım, baktım ibrikle boşalmış. 4 ibriği kaptığımınan köyün ortasında şarıl şarıl akan pınara vardım.. Baktım Zehraaba, Pınar'a bakan penceresinde oturup duru.. Bi uğrayım, hal hatır edim, deyerek yanına vardım. Ağşama torunu gelecekmiş, hamır yoğurmuş, yazmış, patatesli böreğini davul fırına gomuş. Ah birde ne gösün, alettirkle gidivemiş, tam orta yerinde.. Gücü gurumuş, sinirleri tepesine çıkmış, aklını fıydırıverecek gibi olmuş. Hemen gitmiş fırınevine ataş yakmış, fırının gızmasını beklerken ben gemişin.. Bunnara artık gatiyen güvenmeyon, eyce heyallaha galktı, pek havayelli oldu bunla, güçlü Türkiye, yeni Türkiye deye deye mani (hep) gittim oyumu vedim. Hani nerde? Kendileri gibi alettiriğinede güven omayo, o davuluda fıydırıp atacam, dedi. 
Ben gene dut yemiş bülbül gibi galagaldım. Bi alettirik kesildi deye ne gücünüzü guruduyosunuz, gurulu düzeniniz vaa, davulda olmazsa, fırınevinde yapasınız, hem eskidende kesilirdi alettirikle, dedim.. Dedim emme, dediğime bin pişman oldum.. Açtı ağzını, bir yumdu gözünü, vedi veriştidi.. 
Benim aklım gıt birez, hepsini aklımda dutamatım, emme en son dediklerini hiç unutmayacan tee 16 Nisan'a gadar.. "yeni Türkiye, güçlü Türkiye diye gıçını yırtabatı, herşey eskisinden beter , ne annadım ben bu işden, bi dedikleri bi dediklene dutmayo bunların dedi.. Isimleri ak, cisimleri gapgara, birde ampül resmini gullanıyorlar, ampül neyinen yanar, alettiriğinen yanar,  ee oda yoğusa nolacak, söner gider işte böne." Deyince birden fırınevine yaktığı ataş aklına geldi.. Ah bide ne gösün, ataşıda geçmiş, alafıda.  Bide ona sinirlendi.. "Gödünmü bak" dedi, "onların yapamadıklarını gonuşmak bile zarar, he şu başıma gelen, ağızlım yüzlüm, bi börek bile yapamayon bunların yüzünden" dedi.

Zehraaba'yı lafa duttum deye, içim bi gısım oldu. Yaptığı börek hiç hora geçmedi diye garnım dakılırken, baktım eminaların fırınevinin bacası tütüp duru. Verin tepsiyi bana dedim, pişiripte getiriverecem. Tepsiyi gaptığımınan o fırınevine gittim. Fakriye aba süngüynen fırını temizleybatı.  "Berekatlı osun" dedim. "Hoşgedin, Bohçacıla gibi gezip durma, ekmek ediyom, şu sedirin üstünde duran sahana iki yımırta gır, şu ambarın üstünde duran çıkıdan birez susam dök, çırpta, somunları sulakla bakam" dedi.. Nereye varsam azarlandım böğün. Herkes bi ayrıksa omuş. Kim delirtti bunnarı bilmen ben? Neyse sulakladım galan somunları Fakiye aba kürekle fırına verdi. Şu başına gelmedik gamayan, Zehrabanın Börek tepsisinide verdik fırına. Bahçeye iki minder attık, bu sırada Zehraabada geldi, oturduk. Dut ağacının dalında asılı iredyoyuda açtık. Türküler varıdı ne gözel. Engin Turan, o tok sesiyle, "Vardım hint eline, gumaş getirdim, sen benim başıma neler getirdin, ben senin gahrını çekemem" derken, happadanak referandum gampanpayasına geçti. Zehraaba ottuğu yerden bi hışımınan galktı, "Nisan'a gadar cana imana yetele galan, bilmekte istemeyon, duymakta istemeyon şu adamın longurdusunu, dolu başağın başı eğik, boş başağın başı dik olurmuş ye, bununkuda o hesap, dedi. Hinci bunu dinleken fırındaki böreği yakmayam deye, gısıverdim sesini", dedi. 



23 Mayıs 2016 Pazartesi

Zehraabanın, Fatma Nineyle Buluşması..

Mudurnulu Fatma nineyi biliyor munuz? Bilmiyorsanız gugıla sorun, o size annadivesin. Bıldır (geçen sene) bi cümeertesi günü bazara varınca, gapısını çaldım.. Gapı duvar. Ne kendi va, ne Memed efendi.. Garı-goca nereye gittile bilmen ben. Evinin çiçekli merdivenneni çıkana gada duravadım. Baktım evde yok, gapının önüne masa sandalye atmış, gölgelik yer, orda otdum birez.. İkindi ezanı okunabatı.. Ebdesim va, namazımı gılacan emme, gıble nerde bilemedim ki. Güneş'e baktım evinin ardından batıbatı. Onun tam karşısı olan yerin sağına doğru bir yer buldum 8 rekatlık namazımı gıldım, allah gabul ederse. Tam mamazi bitirdim selamımı verdim, tespih çekeken çıktı gedi Fatmaanım.. Yanında gocası Memet efendi. Son günnede yerdeki garıncadan gıskandığı gocası va ye, pek gorktum benide o Aşa'anımn gibi gıskanır deye. Öne allı güllü de geymedim. Zatı gülmeyi hiç beceremem. Sırat köprüsünü gördünüzde mi gülüyorsunuz derdi anam ırahmetli. Gülecesem bile ağzımı açmadan eliminen ağzımı örte örte gülerin. 

Beni görünce evinin çiçekleri gibi güler yüzünnen garşıladı beni, hinci yokarda allah va.. Memed efendinin yüzüne bile bakmadım utancımdan, gorkumdan. Benide Aşaanım gibi yannış anla deye. 

Hemen bir gayfe yaptı Fatmaanım. Yanınada lokum gondurmuş. Bu Seleddin oğlanı anlattı. Meğer düğünü varımış yakında, hemde Aşaanımla.. Bunları anlatan Fatmaanım, nası mutlu nası hop otuyor hop gakıyo aklım sırrım ermedi. Zatı ben urdayken, unnada terziden gelibatlarımış. Seleddin oğlanınan, Aşaanımın düğününde geyeceği urba'nın provası varımış. İnadına allı yeşilli giyecen deyo. Gıı, helebak, nispet ede gibi, noluyon sen, dedim. Ağır daşı kimse yerinden galdıramaz, hafif daşı insan gıçını silede atıveri, dedim. Emme baktım ben hevaya gonuşuyon. Fatmaanım pek bi mutlu bu düğünden. Bana soransanız, ben acıyon bu Aşaanıma. Neden deseniz? Bu fırıldak Seleddine hiç güvenmeyon, can çıkmadan huy çıkamı hiç? Hep dört ayak üstüne düşüyor bu Seleddin, emme çekirge üç atla beş atla, hadi günümüzde belki yüzelli defa atla. Adam o'maz bu Seleddin. Aşanımın hem gücünü hem ocağını gurudur. Bi umudum va yalınız, "gadının fendi erkeği yendi" derle. Bakam, belkide dize getirir, adam eder Aşaanım bu Seleddini.  Düğüne devet edelerise dürü'mü (hediyemi) giderin bende,  Bi kenerden izlerim olup biteni sizede annadıverim.. Hadi galın sağlıcağınan..

Mudurnu Sivesi ile Yazilmistir

Iste Fatma Ninenin Evi.. Benim Torun gitmis bıldır (geçensene)


30 Ekim 2015 Cuma

Ağaçtan maşa, aptaldan paşa olmaz!

Bahçadakı köpek havlayınca pencereyi açtım, gafamı çıkardım bi gelen giden mi va deye. Baktım, Seybaların Zehraaba ünleyip duru. Köpek bağlımı deye. Bağlı bağlı, buyruuun, dedim. Emme, gene burnundan soluyup duru. Gene bişelere gızmış. Gapıyı açtım, ayağındaki gara lastıkları şööne kenere çıkadı, selemneleyküm, deyerek girdi içeri. Hoş gediniiiz, sefa gediniiiz, dedim. Hoş mu gedim, boş mu gedim, bilmeyon dedi. Hinci yokarda allah vaa, hiç bu gada sinilli göömediydim.. Hebire, "bu günümüzede şükülle osun", derdi. Gıı, Zehraaba noodu? Iyi mininiz? dedim. 
Elleri, dizleri tiril tiril titreyip duru. Gaktığımınan ibrikten su doldurdum bardağa, hele şunu bi için, bi nefes alın hele, dedim. Verdim emme, titremekten parısını döktü, parısını içti, son yudumu içemedi, bardağı iki avcına aldı, diğer eliyle parıldamasını (titremesini) durdurur gibi sıkı sıkı duttu,  ağlamamak uçun sıktığı çenesinde küçük çukurla oluştu, elinin tersiyle gözleni sildi, çenesinde tuttu sağ elini, titremesin deye. Içim gıyıldı unu öne görünce, meraktan ölüvereyazdım. Birez nefes alınca, başladı annadıvemeye.. 

Ezeli ne telezyon varıdı, ne bişey. Bizim adam dutturdu ille telezyon alam deye. Neyimiş, Köyde hekeşin terneti mi varımış ne? Bizim telezyonumuz bile yoğumuş. Sankı telezyon alacak parası varımış gibi. Hem neyleyin ben telezyonu, bunla hep şeytan işleri. Emme gandillede falan mevlit okunuyomuş deye gandırdı beni. Borcunan, harcınan aldık galan.  
Bu televizyon eve gediğinden beri, zatı amcannan aram yoğudu, eyce açıldı. Zatı evde mani ota, boka, öküze, eşeğe küfür eden, bağıran çığıran bi adam varıdı, bu yetmeyomuş gibi televizyonu aça açmaz aynı bizim deli gibi mani bağıran çığıran bi adam va. Benim deli bana yetiyo, dedi, belliki çok dolmuş, hiç susacak gibi değil. Acık soluklandı, gene anadivedi. 

Ikindi namazını gılıyıyodum, amcan gene telozyonu açtı, gene o adam, pek seve onu, "adamla çalıyo emme yapıyo" deyen omuş menemme, bi yellerde duymuş, yoğusam onu söyleyecek akıl yok bunda. Bide cıgara yaktı, ösürmekten dinleyemeyoda, sesini açtıkça açıyo, gulaklada duymayo tabi. Görüp durusun namaz gıldığımı, telezyonu açtığı yetmeyomuş gibi, bide sesini yükseldiyo. Helebak, helebak, bana nispet ede gibi gıı!  Ilk rekâtı bitirdim, selam vedikten sona ocakbaşında duran soba küreğini adığımınan telezyonun camına endirdim. Gapgara odu cam. O adamda yok odu. Amcan beni hiç böne gömediği için, güççük dili gursağına gaçmış gibi galagadı. Çalıyor ama yapıyor ne demek gı? U zaman bende gidin, Eminaların bahçasındakı mısırları çalın, gidip bazarda satıp para gazanın, sonrada o parayınan "Zehraba hayratına" Çeşme yaptırın. Olacak iş mi bu? O Çeşmeden akan su hep haram duru.. Bu Çeşmeden su içen goyunu kuzusu, ineği, dombayı, herkes günaha giribatı. Emme ne gören va, ne duyan.. Herkeş susuzluğunu gideribatı. Bize atalamız derdi ki; "ağaçtan maşa omaz, aptaldan paşa omaz" Bunla hala neyi zorluyo bilmem ben. Maşa yanıbatı, sürekli aynı ağaçtan maşayı veriyola elimize. Eee, yanıp duru, elimizi yakıyo, dutamayoz.. Hiç emeyara bi işe yaradığı yok.. Dutsan dutulmayo, satsan satılmayo. En iyisi atmak bi kenere. Ben ne günle gödüm, cumhuriyetin kurulduğu yılları bilirin, u zamanladada nele gödüm nele, emme, bu gada görmedim. Bu gada rezilini hiç gömedim. Gı helebak, ben bu gıt aklımınan bunnarı görüyon, biliyon bu okumuş etmiş goca goca adamla, gadınla bunu gömeyo mu? Benim  adamı boşve.. Unun aklı odumolası gıt birez. Emme bu memlakatın hepsi mi bem adam gibi gıt akıllı? Dedi.. 

Gı, Zehraba ne deye gücünüzü gurudup
duruyorsunuz, bugün varsanız yarın yoksunuz, zaten bi ayağınız çukurda, size mi düştü bu memleketin gidişatı dedim. Demez olaydım. Anam bi çıkışıvedi bana, bi bağırıvedi, neye uğradığımı şaştım. A gızım dedi, "mayasız yoğurt çalınmaz" yani tutmaz. Bunlar çalmayı yanlış annamış, süte katmaya mayaları yok, boş kaşığı sallıyorlar, oda dutmuyor. Bozulmuş sütü ekşimik yapıyolla. Sonrada bu yaptıkları ile övünüyolla. Zaten onlar yapmasa süt ekşiyecek. Hem ben kendimi düşündüğüm yok, böğün ölecek gibi ibadet ederin, yarın ölecek gibi çalışırın. Ben torunlamın geleceğini düşünübatırın. Onlara neyi emanet edecez? Bak bu pazar gene seçim varımış, bunuda o sevmediğim telezyondan öğrendim. Gene gene ne seçimi bu, desemde, gidecem o mühürlü eyce bi basacam ampülün olmadığı bi yere. Emme bu son osun. Gene bi hökümet guramazlarsa dahada oy gullanman. Bana güvenmeyene ben neye güvenecemşin? dedi. Valla haklı!!
Ne desem bilemedim..??

( Mudurnu şivesi ile yazılmıştır, ve tamamen hayal ürünü, yani atmasyon bir hikâyedir) 


12 Nisan 2015 Pazar

Bir pazar öyküsü: Zehraabanın Böreği..

Bizim Köyden..




















Böğün Bazar, yani tetil günü.. Cümertesi Mudurnu bazarı olduğundan cümertesiye Bazar, pazar gününe tetil günü, pazartesiyede bolbazarı (Bolupazarı) günü deriz. Geri galan günleri hiç görmezden geliriz. Bide cüme va işte.. Adamla cümeye gide, urdan biliyoz.

Aycik temizlik yaptım, gaz lambasının fernüslerini bi gaşığın sapına doladığım bez parçasıyla hohlaya hohlaya sildim.. Parıl parıl odula.. Alettirikle kesilip duru, hazır osunla dedim. Yukarı ebdesliğe çıktım, baktım ibrikle boşalmış. 4 ibriği kaptığımınan köyün ortasında şarıl şarıl akan pınara vardım.. Baktım Zehraaba, Pınar'a bakan penceresinde oturup duru.. Bi uğrayın, hal hatır edin, deyerek yanına vardım. Ağşama torunu gelecekmiş, hamır yoğurmuş, yazmış, patatesli böreğini davula gomuş. Ah birde ne gösün, alettirkle gidivemiş, tam orta yerinde.. Gücü gurumuş, sinirleri tepesine çıkmış, aklını fıydırayazmış. Hemen gitmiş fırınevine ataş yakmış, fırının gızmasını beklerken ben gemişin.. Bunnara artık gatiyen güvenmeyon, eyce heyallaha galktı, pek havayelli oldu bunla, kendileri gibi alettiriğinede güven omayo" dedi. O davuluda fıydırıp atacan. Ömrüm yetese, onlarıda Haziranda fıydırıp atacan, dedi.
Ben gene dut yemiş bülbül gibi galagaldım. Bi alettirik kesildi deye ne gücünüzü gurudubatısınız, gurulu düzeniniz vaa, davulda olmazsa, fırınevinde yapasınız, hem eskidende kesilirdi alettirik, dedim.. Dedim emme, dediğime bin pişman oldum.. Açtı ağzını yumdu gözünü, vedi veriştidi.. Benim aklım gıt birez, hepsini aklımda dutamatım, emme en son dediklerini hiç unutmayacan tee Hazirana gada.. "yeni Türkiye, yeni Türkiye diye gıçını yırtabatı, herşey eskisinden beter olacasa, ne annadım ben bu işden, bi dedikleri bi dediklene dutmayo bunların dedi.. Isimleri ak, cisimleri gapgara, birde ampül resmini gullanıyorlar, ampül neyinen yanar, alettiriğinen, ee oda yoğusa nolacak, sönee işte böne." Deyince birden fırınevine yaktığı ataş aklına geldi.. Ah bide ne gösün, ataşıda geçmiş, alafıda.  Bide ona sinirlendi.. "Gödünmü bak" dedi, "onların yapamadıklarını gonuşmak bile zarar, he şu başıma gelen, ağızlım yüzlüm, bi Börek bile yapamayon bunların yüzünden" dedi.

Zehraaba'yı lafa duttum deye, içim bi gısım oldu. Yaptığı börek hiç hora geçmedi diye garnım dakılırken, baktım eminaların fırınevinin bacası tütüp duru. Verin tepsiyi bana dedim, pişiripte getiriverecen. Tepsiyi gaptığımınan o fırınevine gittim. Fakriye aba süngüynen fırını temizleybatı.  "Berekatlı osun" dedim. "Hoşgedin, Bohçacıla gibi gezip durma, ekmek ediyon, şu sahana iki yımırta gır, şu ambarın üstünde duran çıkıdan birez susam dökte, somunları sulakla bakam" dedi.. Nereye vasam azarlandım böğün. Herkes bi ayrıksa omuş. Kim delirtti bunnarı bilmen ben? Neyse sulakladım galan somunları Fakiye aba kürekle fırına verdi. Şu başına gelmedik gamayan, Zehrabanın Börek tepsisinide verdik fırına. Bahçeye iki minder attık, bu sırada Zehraabada gedi, oturduk. Dut ağacının dalında asılı iredyoyuda açtık. Türküler varıdı ne gözel. Happadanak acanslara geçti. Zehraaba ottuğu yerden bi hışımınan galktı, "Olaysız günmü vaa? Hem Haziran'a gada cana imana yetele galan, Bilmekte istemeyon, duymakta istemeyon şu adamın longudusunu, hinci bunu dinleken fırındaki böreğide yakmayam deye, gısıverdim sesini" dedi.. 


(Mudurnu sivesi ile yazilmistir)

24 Ağustos 2014 Pazar

Bizim Köyün halları..

(Mudurnu şivesi ile yazılmıştır) 

Abant bayramı varımış.. Köycek oraya gidilecek. Ben daha denizi gömeden paçaları sıvadım.. Pek severin gezmeyi tozmayı.. Gezme osunda istese gökyüzünde osun, merdiven gura gene çıkarın.. Çok gezen çok bilirmiş derdi atalamız. Neyse  o gün gedi çattı.. Motorunan gidilecemiş.. Römorkun arkasında hoplaya zıplaya. Çocukla sevinibatı.. Gelinle o deyo ben binmen, bu deyo ben binmen.. Gı ananızın evinde limuzin mi varıdı, dedim.. Gene boylula (hamile) menemme (herhalde) dedi, Seybaların Zehraaba. Yolla esgisi gibi değil galan deyon, asfalt döşedile, bişey omaz deyerek ikna ettim. Gocagalla iyice giyindile guşandıla, başlankaki Göynük örtüsünün üstüne birde atklarını sardıla. Gıı, ılıcaya gitmiyoz, deli şeyini sara gibi ne sardınız başınızı, dedim. Ettiyalladık galan, yel vurunca hemen hasta oluyoz dedile. Hasta oluyorsanız acık evde oturun ne işiniz va. Motor tepelende, Abant bayramlanda diyemedim galan bende. Hem ben gemeyin derle, hem herkesten önce unna (onlar) binele motora, oturagorla.. 
Köyün ortasında motor tor tor tor çalişıp duru, çocuklarınan, yaşlıla bindi motora, eminaların Fakriye gız ünneyip duru, hadi gımıldang birez, hiç evden çıkamaz bunla deye.. Artık geri galanı toplamaya gittim.. Baktım ötebaşların Huri gelin, soluyup sümkürüp gelibatı.. Gız noodu? Dedim. Inek gaybomuş, sırtmaç gadınıynan gavga etmiş. Bayrama muyrama gelecek hacet mi vaa bende, dedi. Bulunur, sinek değil, goskoca inek bu, nereye gidecek, dedim.. Cız dutmuştur, derken baktım arkasından goşarak gelibatı. Dama bağladı, hadin çabuk olun dedim.. Sonra eminaların Müşerref gelinnen, Metin oğlan kekik suyu çıkarabatı.. Gız bugün Abant Bayramı'na gidileceğini bilip durusunuz, kekik suyu çıkaracak günümü buldunuz, dedim. Hiç hıştınmadıla, (oralı olmamak), Fakriye gızınan gavga mı ettiler ne yaptılar bilmem ben. Eh aman neyapın, dedim.  Ordan aşevlere ünledim, in cin top atıbatı. Nerde ki bunla deyerek, öteevlere doğru yöneldim, baktım aşevlerin, Safiye gelinin omzunda dırmık, yanında Memed oğlanın omzunda tırpan yonca biçmekten gelibatla.. Hading dedim gı gün birezden ağa.. "Memed amcana laf mı geçe, illa akınbelindeki o yonca biçilecek" dedi. Hadi hazırlanın motora binin dedim. 
Sonra öteevlere vardım.. Ah bi vardım dı, bakla çıklayıp durulla.. Nimet gız, ben gemeyin diyo Akanım yengeye siz gidin diyo.. Başım pek ağrıybatı, Nadir Amca'nda döne birezden, ev insansız olmaz gemeyin ben dedi Akanım. Ordan çıktım, çayıra vardım.. Mürvet gız gözlerini ovuştura ovuştura kapı önlende dolanıp duru.. Hadin galan acık gımıldayın, gidemde gelem, diyom.. Inci ninen pek hasta, uyuyup duru, ben gemeyin, dedi.. "Gelin nerde" dedim.. Su löbeti varıdı, bahça sulamaya gitti Mustafa oğlanınan, dedi. Bahça sulamaya iki kişi mi gide, dedim. Garık başı bekleyomuş, biri.. Hiç işleri bitmez.. Dönerken, yolda Damgacıların Hayriye gızı gördüm. Gemeyemusunuz dedim? Muhittin amcan öteevlerin Necati oğlanınan davşan avına gitti, hinci gelide beni evde bulamazsa dellenir, dedi.. Davşan zamanı mı? Kimseyi toplayamadım gaşım gı.. Yularıköylüle hemen toplandılar gittiler. Biz zati 3-5 kişiyiz şurda, şöööne bir toplanıp çıkamayız insan içine.. Döndüm galan, traktör hala çalışıp duru. Traktörün üstünde Aşevlerin Ibrem oğlan, "bok üzerinden sinek uçuramaz, la bunlar hep aynı" deye söylenip duru. Gelen geli, gemeyen gemez dedi.. Artık biz, Seybaların Zehraba, Selver gız, aşevlerin Safiye gelin, Gültenide almiş yanına, Eminaların Fakriye gız, Şevket oğlan  o gözel torunları Şenay, Nezeket gız, Huri gelin, ötebaşların Hatçe gız, Servet oğlan, gittik. Gittik emme ne dadı varıdı ne duzu.. Şöööne hep beraber toplanıp gidip gemeyince tadı olumu, omaz tabii. 

Gelecek ay aşevlerin gızı gelin oluyormuş, feysbıktan davet ettiler.. Nece golaylaştı galan bu davetle. Herkesin herkesten habarı va.
Nasıl toplaşıp gidilecek bakam?.. Onuda yazarım belki, sığır sıpadan vakıt bulabilisem..
Hading galın sağlıcağınan.. 

Not: bu yazı tamamen hayal ürünüdür. Adı geçen insanlar köyümüzün güzel insanlarıdır. Hoşgörülerine sığınarak yazdım. Bir çoğu bu dünyadan göçüp gitti.. Anıları kaldı geriye. Onlar hala yaşıyormuş gibi hayal ettim, ve yazdım. Mekanları cennet olsun. 

Gülten ile bazen köyümüzün şivesi ile yazışırız. Zaten bir çok şeyi onun bana yazdıklarından yola çıkarak hayali bir gün yarattım:) galiba çok özledim köyü!!