Sayfalar

12 Kasım 2012 Pazartesi

Bir offf çeksem..


Yazasım var.. Durmadan yazasım var hemde.. Düşünmeden yazasım var.. İfade etmekte zorlandığım dillendiremediğim sepet sepet fikirlerim olaylalarım var..Böyle azgın akan çağlayan gibi, hatta seller gibi.. Yada fırtına gibi.. Önüme ne çıkarsa sürüklemek gibi. Yıkıp geçmek gibi..
Darmaduman etmek gibi..

Ama beyinle yürek çatışınca olmuyor.. Kelimeler noksan kalıyor.. İçinde büyük bir yumru, yada sineye yatırılan kocaman bir taş.. O yazma selinin önünde duran büyük kum torbaları... Bunlara ragmen yazmak, saçmalama korkusu yüklüyor üzerime.. Daha bir ağırlaşıyorum.. Yazacaklarım havada ucuşuyor.. Hic birini yakalayamıyorum. Başlıklar büyük harfli ve altı çizili ama digerleri küçük ve kursiv..

Zaten havada kasım kasım kasılıyor.. Güneş dargın bir kaç gündür. Bunlu pazar kasfetini ekle üstüne.. Trt de dinlenilen şarkılarda zaten hepsi bana yazılmış gibi bu ara.. "Senede bir gün" şarkısı alır götürür beni Cundaya, Ayvalığa.. Tam güzel anılara dalayım derken, diger şarkı, "dertleri zevk edindim bende neşe ne arar" sarkısıyla başa dönersin..

Ama kendimi motive etmede üstüme yoktur.. Olumsuz herşeyin güzel yönünü görmek gibi bir huyum var benim.. O zaman beni mutlu eden günün en güzel olayını anlatayım.

Aynı binada oturan bir yaşlı amca var.. Onunla ya posta kutusuna bakarken, ya garajda yada evin etrafinda karşılaşırım.. Garajda çok eski turuncu bir vespası var.. Bu amcayı çok sempatik bulurum.. Ağzında piposu, başında şu fransız kasketi, yanakları al aldır.. Bu adam benim babam olsa türünden severim.. Her gördügünde gülen yüzüyle selamını ve güzel bir gün dilemeyi hiç ihmal etmez. Hatta ben bir parantez açayım 3 yıl önce bu amca ile ilgili tanık olduğum bir olayı anlatayım..

Bir cumartesi günüydü.. Evin önünde cenaze arabasi vardi.. Bu arabalar cok sık görülmediği için dikkatimi cekmişti.. Acaba neden gelmişti? Bir süre beklemeye koyuldum.. Sonra tekerlekli bir sedyenin sesine yöneldim.. Üzerinde bakımlı bir tabut vardı.. Ama görüntü soğuktu.. Cenazeyi alan kişiler ve bir ucundada bu amca vardı.. Elinde çiceği.. Tabuta bıraktı ve cenaze arabasının arkasından sadece el salladı araba kaybolana kadar, sonra ağır ağır evine döndü.. İlk kez ölüsü ile böyle vedalaşan birini görmüştüm.. Sessizce.. Amcanın hasta yatalak bir yakınımı vardı evde.. Acaba hayat arkadaşımıydı? Annesi olamazdi herhalde.. Çünkü kendi yaşlıydı? Ben bu soruların cevabını hiç ögrenemedim.. Sormaya cesarette edemedim.. O gün bu gündür bu amcayi daha cok sevdim.. Yanlızlığına acıdım, gülen yüzüne hayran kaldım.

Bugün garajda yine gördüm. Bana gülen yüzüyle merhaba deyip, kapıyı tuttu benim için.. İyi pazarlar dedi.. Dileği sadece kelimelerde kaldi gerçi.. Olsun.. O amcayı gördügümde gülümsüyorum. İçim sevgi doluyor.. Yemek yaptigimda bir tabakta ona götüresim geliyor:)) o derece yani!!

Yazıma nerden başladım, nasil bir şeyle bitirdim?? :)) işte buyum ben..




1 yorum: