Sayfalar

8 Ekim 2013 Salı

Hiç bir şey göründüğü gibi değil..



Biliyordum zaten yanlış anlaşımların nelere sebep olduğunu.. Bizler nedense hep gözlerimize, kulaklarımıza hissetikerimize inanırız..  Bu aslında çokda yanlış değil.. Çünkü gözlerimiz, kulaklarımız ve duygularımız öyle iletiyor beynimize.. Beyinde zaten tembelleştiği için evet o öyle onayını verdikten sonra allahı gelse inandıramaz onu aslında o görünenin yanlış olduğuna.. Ben gördüğüme mi inanayım sanamı deriz, ve keser atarız. 

Ama hiç bir şey göründüğü gibi değil maalesef. Sadece görmek, duymak, hissetmek yetmiyor.. Bazen biraz zahmet edip anlamak ve kavramak ta gerekiyor.. Zaten insanlar bir şeyleri yada birbirlerini anlasaydı demiyorum bile, en azından anlamaya çalışsaydı birazcık çaba gösterseydi bir çok gereksiz olumsuzlukları, iletişimsizlikleri yaşamıyor olurdu.. Tembeliz, tembelleşmişiz.. Organlarımızda tembelleşmiş.. Gözlerimiz, kulaklarımız, hislerimiz, bedenimiz... Tembelliğe alışmak kolay çünkü.. Ama işin aslı öyle değil.. Yine ninemin bize küçükken söylediği şu söz çukta oturuyor bu konuya.. Derdi ki; üşenci işin çoğunu tutar"  Nasıl yani, üşengeç insan hiç bir şey yapmaz, ninemde bir şey bilmiyor, derdim.. Anlayamazdım.. 
Misal: bulaşık var, ve ben üşeniyorum yıkamaya erteliyorum.. Sonra o bulaşıklar kuruyor, kokuyor vs. Sonra yıkarken kuruyan bulaşığı daha fazla ovuyorum.. Daha fazla enerji ve daha fazla zaman.. Halbuki üşenmeyip zamanında yapsaydım bu kadar uğraşmayacaktım.. İşte burada, üşenci işin çoğunu yapmış oluyor... Ama hiç bir getirisi olmayan gereksiz işler. 

Beyin tembelliğide aynı şey. O zaten öyledir, bu hep böyleydi, gözümle gördüm canım, aaa aa kulaklarım yalan mı söylüyor gibi şeylere inanarak, yargılayarak kolayı seçiyoruz. Biraz daha yakından bakamıyoruz..  Dokunmamıyoruz... Anlamaya çalışmıyoruz.. Bu sefer yanlışlar ve hatalar büyüyüp çözülmesi zor bir hal alan yumak oluyor.. Oysa baştan biraz emek verip anlamaya çalışsaydık o sorun yumagı zaten olmayacaktı.. Olsa bile anlamlı bir sorun olacaktı. 

Bana bu yazıyı yazdıran yukarıdaki fotoğraf oldu. İnstagramdan arkadaşım @zenfree bu fotoğrafı eklediğinde, nasıl yani diye bir tepki verdim.. O ağaç kütüğü havada duruyordu.. Mantığım almıyor ama gözüm gördüğüne inanıyordu işte.. Oysa biraz yakından baksam, anlamaya çalışsam aslında göründüğü gibi olmadığını, duvarın arkasında duran ağaca ait olduğunu göreceğim.. Bunu bana @zenfree anlatıncaya kadar akla karayı seçti:) 

İlginç fotoğraf değilmi? 





2 yorum:

  1. Fotoğraf çok güzel
    :)
    Anlattıkların beynin trmbelleşmesinden ziyade önyargı gibi.
    :)
    Sevgilerimle
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmem ki? Önyargı, sonuçta düşünmeden yapılan bir şey. Onu ön plana çıkardım güya ama. Teşekkür ederim yorun için. Düşünmeme sebep oldu:))

      Sil