Dinlere inanmam. Güzel olan şeylere inanırım. Ve kim neye inanıyorsa ona saygılıyım. Manevi duyguların tatmini değil mi bu, neye istersem ona inanırım.
Hiç Noel kutlamadık. Kültürünü yaşamadığın, hissetmediğin bir şeyi kutlayamazsın. Avrupa'da yaşadığımız için sadece tatillerinden yararlandık biz. Ama nasıl kutladıklarına tanıklık ettim ve gözlemledim.
Deniz ve Taylan küçüklerdi, buraya yerleştiğimizde. Çocuk parkında tanışmıştım bizim Perşembe Kadınları ile. Çocuklarımızda öyle. Bugün hepsi birbirinden farklı yolları izliyor. Görüşseler konuşacakları şey çok oluyor aslında. Ancak görüşmek için kendilerini yırtmıyorlar. Olursa olur, olmazsa daha iyi olur gibiler. Zorlamıyoruz bizde.
İşte bunlar küçükken, 5-6-7 yaşlarında iken 6 Aralık'ta çocukları sevindirmek için Nikolaus, (Samiklaus) kutlardı Perşembe kadınlarından biri. Davet edilirdik. Ama Öncesinde hazırlık yapardı. Bir Nikolaus, ve yardımcısı olan kahverengi, kirli giysili, Knecht Ruprecht'i ayarlardı. Biz hediyeleri alır, girişteki çuvalın içine bırakırdık. Birde kısa yazı yazardık. Önce çocuk ismi, altına güzel yaptığı şeyleri, sonrada bi kaç düzeltmesi gereken hatalarını yazardık. Çocuklarımız bundan habersiz oyun oynarken yapılırdı tüm bunlar. Kocaman, beyaz örtülü ahşap masanın etrafında yemek öncesi şarap içerken beklerdik Nikolaus'u. Bacadan değil, zile basarak gelirdi:) zaten onu bekleyen çocuklar, oyunları bırakıp kapıya koşarlardı. Beyaz sakallı, koca göbekli, kırmızı giysili, sevimli bir Nikolaus ve çirkin ve kirli görünümlü yardımcısı çıkar gelirdi, sırtlarındaki çuvallarla. Nikolaus iyi çocuklarla konuşur, hediyelerini verir, yardımcısı kirli ise, biraz yaramaz çocuklara konuşur ve hediye vermezdi güya. Çocuklar öyle biliyordu, ve acaba kim onunla konuşacak ve hediye verecek diye heyecanla beklerlerdi. Tabiki bütün çocuklarla Nikolaus konuşurdu. Yardımcısı sadece konu mankeniydi. Nikolausun elinde kara kaplı kocaman bir defteri olurdu. Arasındada bizim yazdığımız yazılar. Bizimkiler ikiz olduğu için, ve birbirine çok benzedikleri için şöyle demişti bi keresinde. Isimleri yazmıştık ya, ve özelliklerini, Deniz, deyince, elleri arkasından bağlı, heyacanlı, biraz ürkek, biraz umutlu gözlerle Nikolaus'a bakarken, "yukardan bütün yıl sizi izlerken karıştırıyordum hanginiz Deniz, hanginiz Taylan, ama şimdi yakından bakınca gayet net görebiliyorum, sen Deniz'sin" İşte onun bütün bi yıl ne yaptığını bizim yazdığımız kısa notlarla okurken, başları ile onaylarken, gözlerindeki o, "Bütün bunları nasıl biliyor" ifadesi olurdu bütün çocuklarda. Güzel şeylerdi bunlar. Din ilede alakası yoktu. Çocukları mutlu etmek. Zaten 10-12 yaşlarında bütün bu olanların bi kurgu bi oyun olduğunu öğrendiklerinde, yooo, ben hala inanıyorum diye espiri yapıyorlar. Amaç hediye koparmak:) yemezler diyorum.
Ama Noeli hiç yaşamadım. O biraz daha aile içi ve özel yaşanıyor. Yine herşey çocuklar için, onları sevindirirken bir kültürü ve dini tanıtmak. Beklenmedik bir şekilde Noel baba geliyor ve çam ağacının altına bırakıp gidiyor hediyelerini. İşte buna 6-7-8-10 yaş grubu inanıyor. Asıl amaç ailece birlikte olmak. Tüm o kapitalizmin bir oyununu bi kenara bırakıyorum.. Evet bu doğru. Evet ekonomiyi canlandırmak amaç. Ama Yılbaşı ikramiyesi denen 13. Maaş diye bir olay var. Aralık ayında çalışanlar çift maaş alabiliyorlar. Yani hem teşvik hem destek var devletten. Insanlar birbirleriyle hediyeleşirken hem mutlu olabiliyor, hem mutlu edebiliyorlar. Güzel anlar değil midir yaşamı güzel kılan? Aralık ayının sevgi ve hoşgörü ayı olduğunu hissederim buralarda.
Gelelim, benim bu yaşımda bile acaba Noel Baba var mıdır düşünceme?
Noel falan kutladığımız yok. Dediğim gibi tatillerinden yararlanırız. Noel ve yılbaşı birleşince uzun tatil olabiliyor. Yılbaşını aile ile geçirmeyi severiz biz. Tatilde olunca bütün kardeşlerle birlikte olmak iyi geliyor. Bu iyi gelen şeyi dahada güzelleştirmek adına hediye çekilişi yaparız her sene. Herkes çektiği kişiye bir hediye alır. İşte bende çektim birini. Ve hediyemi özene bezene hazırladım. Siparişimi verdim. Özel kargo ile normalde 5 iş günü içinde geliyor. Baya erkenden sipariş etmiştim oysa. Ama gelmedi. Paket takibi mümkün internetten. Baktım, birde ne göreyim, güya benim paket gelmiş ama evde kimse olmadığı için geri gitmiş, bilgisi var. Durur muyum? Hemen bunlara bir mail yazdım. Dedim ki, o benim Noel hediyem olacaktı, lütfen onu bana 24 Aralık tarihine kadar yetiştirin, yalvarırım, gibi şeyler yazdım. Hemen otomatik bir mail geliyor. Yaşadığınız bu olumsuzluktan özür dileriz, gibi şeyler. Oraya ne yazarsan yaz aynı cevap geliyor. Bunu anladım. Benim yazdıklarımı okuyan bir insan evladı yoku.
Ama ya gelirse diye, okulların tatil olması nedeniyle bizim oğlanlara sıkı sıkı tembih ediyordum, kulağınız kapıda olsun diye. Paket bir türlü gelmiyordu. Bu geçtiğimiz Perşembe, ayın 24 ü. Yani Noel, arefe gün. Beni ciddiye almış olmalılar, bugün paketiniz ulaşacak diye özel mail yazmışlar. Sevindim. Zaten evde birileri var diye emindim paketin geldiğine.
Eve geldim. Zil çaldı mı? Paketi aldınız mı? dedim.. Evet zil çaldı, aşağıya indiğimde kimse yoktu cevabını alınca, tepemden ayak tırnaklarıma kadar bir sıcaklık bastı bana. Öyle hemen zile basıp gideceklerini düşünmüyorum. Bizimkilerin kıçlarını kaldıramasından kaynaklanmıştı bütün bunlar. Bu kadar duyarsız olamazsınız, biliyorsunuz bu paketi çok beklediğimi, zil çalar çalmaz uçmalıydınız, derken gözlerim doldu. Sonrada tavır aldım, biraz. Benim paket yine geri gitmişti. Arefe gün. 4 günlük bir tatil var. Pazartesi zaten gelmez, Salı Almanya'ya gideceğiz. Ve benim hediyem yetişmeyecek. Üzgünüm, ama yapacak bir şey yok. Artık sonradan gönderecektim, ama giderken götürmeyi istiyordum ben. Hemde çok istiyordum.
25 Aralık. Noelin 1. Günü. Yani öyle bir tatil ki, restoranlar bile kapalı. Bu pazartesiye kadar böyle. Işte noelin birinci günü öğlene doğru kahvaltı masasında oturuyoruz. Ben bizim Gençler'e hala tavırlıyım. Gözlerimi çeviriyorum, bakmıyorum onlara.. Kapı zili çaldı. Tatil günü, bu saatte? Her zamanki gibi kapıya ben gittim. Kapı deliğinden baktım, aşağıda oturan apt. Yöneticisi. Acaba hangi şikayetle geliyor diye açtım kapıyı? Birde ne göreyim? Elinde benim beklediğim paket!! Boynuna atlayasım geldi. Nasıl ya? Bu tatil günü? Bir gün önce gelmiş olsa, çöp atarken karşılaşmıştım, o zaman söylerdi. Yada akşamıma getirirdi zaten. Sordum, ne zaman geldi bu paket diye. Bilmiyorum, biraz önce girişte gördüm dedi. Anlam veremiyorum hala. Acaba Noel Baba gerçekten var mı?
Öte yandan şipariş verdiğim kuruluşun Noel konusunda ne kadar hassas olduklarını hissettim. Bi bayram günü o paket bana nasıl ulaştı?