Sayfalar

2 Nisan 2017 Pazar

Hoş Gelişler Ola, Nisan 2017...

Nisan 2017
Var var. Benim hala umudum var, güzel şeyler olacağına dair. 

Sabah güneşi pencereden sızıp yatağa seriliyor. Kedi gibi kıvrılıp koyun koyuna yatmaya devam ediyorum 
güneşle. Bir kaç tane mesaj düşüyor telefonuma peş peşe. "Onaltı Nisan referandumunu iptal etmiş Tayibağa, hadi geçmiş olsun" yazıyordu ilk mesajda.. Nasıl yaa, diyerek doğruluyorum yatakta. Yurtdışında insanlar 9 Nisandan beri oy kullanıyorlar, insanlarla alay mı ediyor bunlar, şimdiye kadar neden iptal etmemiş o zaman diye  aklımdan bir sürü şey geçiyor. İptaline sevinemiyorum bile. Bugün bizim evin ahalisi konsolosluğa gidip oy kullanacaktı, diyorum kendi kendime. Taki alt alta gelen mesajları okuyana dek. Sonra abimin 1 Nisan şakası yaptığını öğreniyorum. Yine sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum. Fakat şakayı inandırıcı ve bu Nisana yakıştığını düşünüyorum. 

Bir kaç saat sonra eşim arıyor, Deniz ve Taylan gelirken benim siyah ceketimi getirsinler, birde nüfus cüzdanlarını getirsinler derken, abimin yaptığı şakayı eşime yapmayı düşünürken anında uyguluyorum. Tamam getirsinlerde, seçim iptal olmuş, diyorum. Yok o burada değil, Frankfurt'ta bir sandığı iptal etmişler diyor. Hayır, o başka, genel olarak 16 Nisan seçimlerini iptal etmişler, sosyal medya çalkalanıyor, duymadın mı, diyorum. Hadi canım, gerçekten mi, diyor? Evet diyemiyorum, 1 Nisan şakasıymış diyorum. Gülüyor. Oda benim gibi önce inanıyor. 

Evde, gençlere tekrar tekrar hatırlatıyorum, mühürü nereye basacağınızı heyecandan şaşırmayın ha, diyorum. Sonra "karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar" türküsünü söyletmeyin bana diyorum.  Evet'e bascaz işte diye şaka yapıyorlar, şakası bile kötü diye onları uyarmaya devam ediyorum. Beyaza sakın dokunmasın o mühür, ve hemen kapatmayın, tercih damgası karışmasın, kurumasını bekleyin, diye tembihliyorum. Onlar konsolosluğa, ben temizliğe girişiyorum. Balkonda ilk kahvemi içerken, her yıl yeniden yeşeren ağacın hala kuru kaldığı dikkatimi çekiyor. Arsız ve dikbaşlıydı. Kışı geçirir hep yeniden yeşillenirdi. Bazı dallarını kesip kuruyup kurulmadığına bakıyorum, kuru ile yaş arası, ama daha çok kuru gibi olduğunu görüyorum. Üzülüyorum, ama yinede umudumu yitirmiyorum. Belki uyanır, belki yine yeşerir diye umutluyum. Zaten kendi kendine var olmuştu koca saksıda. İki metreye yakındı boyu. Tek maksadı yeşillikti. Su veriyorum habire. 

Havalar çok güzel uzun süredir. Kazma kürek yaktırmadı Mart. Birden bire geldi bahar. Burada bahar Rosengarten tepesinden başlıyor. Kent ile Rosengarten arasındaki bayırda Japon kiraz çiçekleri açıyor, öyle güzellerki, hafta içi fotoğraf makinamı alıp, bir sürü fotoğraf çektiğimi, ve o ağaçların altına uzanıp gökyüzüne baktığım an geliyor aklıma. Ağaçların çiçekleri uçan halı misali mavi gökyüzünde. 

Akşam yemeği olarak patlıcan kebap yapmayı düşünüyorum. İnternetten tarifine bakarken, bizim gençler geliyor. Kullandık oyumuzu, hayırlı olsun, diyorlar. Deniz diyor ki; tutki bu seçim %51 e %49 oldu, neredeyse yarı yarıya, insanların yarısı mutlu, yarısı mutsuz, Ee sonra diyor. Seçim sonuçları adil ise, çoğunluğa saygı duymak lazım, yoksa "ortalık karıştı, düzen bozuldu" türküsünü çığırırız diyorum. Böyle oylamalarda fark çok büyük olmalı diyor. Aynı fikirde olduğumu söylüyorum. Eğer mantıklı ve bilinçli seçmen sandığa giderse oran yüksek olur diye tahmin ediyorum. Biz vatandaşlık görevimizi ve hakkımızı yerine getirdik, şimdi umutla 16 Nisanı bekliyoruz. 

Patlıcan Kebabı için hemen ötemizde olan Türk bakkalına giderken papatyaları görüyorum. Onlarda "Hayır" diye bitmişler topraktan sanki;)) yada ben öyle görmek istedim, bilemiyorum. 

İlk kez yaptığım patlıcan kebabım çok beğeniliyor. Cacık ve pilavda yapıyorum yanına. Yemekten sonra gençler Cumartesi gecesini değerlendirmek üzere çıkarken çorap arıyorlar. Bugün çamaşır günüm. Otuz çift çorap yıkandı kurumaya bırakıldı. Bu sefer birbirini özleyen tek çorapları biriktirdiğim torbayı döküyorum yatağın üzerine. Oradan bir düzine çorap çıkıyor. Kalan tek çorapları yeniden torbasına koymadan önce bir çorapta 16 rakamını görüyorum. Gülümsüyorum. Nisan ayının ilk gününde karşıma çıkmasına bir sürü anlam yüklüyorum. 

Umutsuz olmadım hiç. Güzel olacak herşey diyorum. 

Doğduğum ay diye demiyorum, çok severim Nisan ayını. Bir uyanış, bir diriliş gibidir. Birazda anarşisttir. Kafasına göre takılır. Ama yaz mevsimine Nisandan geçilir.. 

Bir kac fotograf yasadigim kentte bahara dair..






8 yorum:

  1. Evet bence de umut var, sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umutların çoğalmasıda güzel.. bendende sevgiler🌺

      Sil
  2. Ne güzel yazmış, anlatmışsın. Ben o kadar umutlu değilim. İnsanları görünce, hayatın içine karışınca bu insanlardan ne bekliyorum diye düşünüyorum. Umarım yanılırım. Yanılmayı bu kadar çok istediğim başka bir zaman olmamıştı inan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günlük yaşamında birebir sen görüyor ve gözlemliyorsun. İçindesin yani. Bense dışardan bakıyorum. Görmediğim şeyler vardır. En son umut ölür ya, bendekide o işte. Bu seferlik yanılacaksın, görde bak, yoksa🤔 yanılıyor muyum?😀

      Sil
  3. Oylarınız hayırlı olmuştur eminim, inşallah bizde hayırlı sonuçlar elde edeceğiz :))) Fakat şaka iyiymiş, bana da yapsalar ben de inanırdım bir anlığına... Bunların sağı solu belli olmaz diyerek...

    Patlıcan kebap-pilav-cacık üçlüsü nasıl güzel olur öyle ya :)

    Hoşgelmiş Nisan ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen, şakanın inandırıcı olması sağları solları belli olmadığı içindi zaten. Sabah başka bir şey söylüyorlar, akşam tam tersini. Dün hayırcılara terörist diyorlardı, bugün asla öyle demedik diyorlar. La havle!!!!

      Sil
  4. Doğduğun ay mı? Aa, gününü bilmiyorum ama nice yıllara:) gerçekten korkunç ikiye ayrıldık, ülkenin yarısı diğer yarısından nefret ederse sonumuz çok kötü olur:( Papatyalardan hayır çok güzel, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 20 Nisan Doğum günüm. Referandum geride kalmış olacak o gün. Yüzde 90 hayırla😀

      Sil