Sayfalar

7 Mayıs 2016 Cumartesi

Kör Topal, Challenge devam.. 21, 22, 23, 24, 25.


Challenge herkes kör topal devam ediyor bir şekilde. Top yekün birden bitiren iki kişi gördüm. Onun dışında günlük devam edenler bile fire verdi. Ama bitirmeye gayret edenlerdenim. Aslında güzel.. Herkes istediği zaman ve istediği gibi yazabiliyor.. 21. Güne gelmişiz ve geçmişiz bile. 5 soruya cevaplarım.. 

21. Sizi güldüren 5 kelime ya da söz öbeğini listeler misiniz? 
Tabi ki; 😀
1)
Yıllar önce teyzemle bir diyaloğumuz:
Bir gün teyzemdeyim. Balkonda oturuyoruz. Eniştem falanda var. İşte sohbet ediyoruz.  
Teyzem: Bakele, hani bir E. Vardı, o napıyo? ben çok sevdiydim o kadını. 

Ben: şu aralar pek iyi değil.. 

Teyzem: niye gızz?

Ben: eşinin romantik olmayışı, elele yürümemesi gibi şeyler üzüyor onu.. 

Teyzem, löyle bir burun kıvırdı, göz bebeklerini yukarı çevirdi, yanında oturan kocasına dönerek dedi ki; Y. Versene elini!.. Verdi eniştem elini.. " aha tuttum elini, ne var elinde, sıçtum eline" dedi.. 
Bu olay belki 20 yılı aştı, ama çok hala güleriz. Bunu Laz şivesi ve mimiklerle anlatınca elbette çok daha komik oluyor. 

2) önemli bir şey anlatırsın, anlatırsın, karşındaki durur durur der ki; "ne deyysıın?" Çok gülerim.. 

3) " bok üzerinden sineği kaldıramaz" deyimine gülerim. Bizim oralarda beceriksiz insanlar için söylenir.. 

4) 
Biri diğerine telefon açar, yanlış olmuştur. Açan kişi "gapat gapat" der ya, buna çok gülerim. Sanki kendi kapatamıyor:))

5) yıllar önce bir karikatür görmüştüm, hiç unutamam. Ve hep gülerim. Şu; iki kara çarşaflı kadın karşılaşır, birinin sadece gözleri açık, diğerinin gözleri ve burnu. Sadece gözleri açık olan, diğerine der ki; Ooo, Fatma! Bakıyorum yazı getirmişsin!😂
Daha bir sürü varda, 5 le sınırlandırmak gerek. En çok kızkardeşim Serpil'le gülerim. O bizim guldürük makinamız:) ne zaman buraya gelse karın kaslarım gelişirdi gülmekten, yemin ederim.. Onun beni güldürdüğü bir gece erken doğuma gitmişim ben gülmekten!  Sen ne diyon?  Öyle böyle değil. Gülmek bizim işimiz, ağlamayıda iyi biliriz gerçi. O bir damla hep akmak üzere hazırdır zaten.  Belkide soytarılığımız oradan geliyor, o yaş akmasın diye!! Ama ne yaparsan yap, akacağı zaman akıyor. Hani bir deyim var, ilk soruya dahil olabilir, " ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla" ne kadar komik görünsede aslında acıklıdır.:) evet ben bir sidik damlasına bile acıyan biriyim😀 


22. Sahip olduğunuz en kıymetli şey nedir? Neden kıymetli?

Şöyle bir düşünüyorsun bu soru karşısında. Farklı yaş gruplarının farklı cevapları olabilir bu soruya. Ergen olaydım cevabım farklı olurdu. Ee şimdi olgun bir yaş için en önemli şey tabiki sağlığım. Evet, klişe.. Ama geniş düşündüğünde o kadar önemli ki.. Sağlık olmadan ne kadar kaliteli yaşayabilirsin ki? Çok paran olsa bile! 
Sahip olduğum en değerli şey, çocuklarım diyeceğim ama onlarda artık benim değil, evrenin. Kocam mı? Saçma. Nasıl bu benim diyebilirim ki? Herkes kendinin. Bu yüzden bana ait ne var, düşünüyorum? Hiç bir şey gelmiyor aklıma kendimden başka. Ve ben kendimin sahibiyim.. O yüzdem kıymetliyim.. Kendimi severim, bazen itin götünede sokarım, o başka. 

23. Yaparken heyecan duyduğunuz bir şeyden bahseder misiniz?

Yaparken heyacan duyduğum şey?? Hmm en son Sezen konserinde heyecanlanmıştım, biliyorsunuz:) bayada abartmıştım!! 
Ama bugün aklıma şu geldi, biz bir ara ruh çağırmaya başlamıştık. O dönem neredeyse her akşam yapıyorduk bunu. Hiç inanmadığımız bir şeyi yapıp, ve o fincanın harflere gidişini gözlemlemek beni çok heyecanlandırırdı. En çokta kimin ruhunu çağırırdık biliyor musunuz? Deniz Gezmiş'i. Hemen gelirdi. Nerden anlardık? Yakınlarımızı çağırdığımızda fincan çok ağır hareket ederdi, ne zaman Deniz Gezmiş'i çağırsak, sanki bizi bekliyor gibi hızlı hızlı giderdi harflere. Bazen okumakta zorlandık. Çok heyecanlıydı o günler. Her gece sabahlara kadar yapardık bunu. Bir bardak çay isterdi bizden. Ama içemezsin ki, derdik.. Olsun, sembolik olarak dursun derdi. O masada bir bardak çay hep onun için dururdu. Ne günlerdi be?  Yıllar oldu böyle bir şey yapmayalı.. Hakkaten çok heyecanlı oluyordu, o ruhu çağırma hali.. Birazda komik. Sanki hastanede bir doktoru çağırır gibi, " sayın Dr. Bilmemne, lütfen dahiliye, sayın Dr. Bilmemne!!  gibi,"ruhlar aleminden Deniz Gezmiş, ruhlar aleminden Deniz Gezmiş, lütfen gelir misin, geldiysen, evet'e gidermisin?  Diye tekrarlıyorduk ya, o anda bir gülme krizi.. Ve bir anda fincan hareket ediyor ya, nasıl bir ciddiyet, nasıl bir korku çöküyor omuzlara, sonra sohbetle rahatlıyorsun biraz. Çok heyecanlıydı.. Ama bu ruhlar alemini hala çözebilmiş değilim!! O bir enerji ama, hangi enerji? Dinle alakası yok. Beyin gücü ile alakalı. Biz bu beyin gücümüzünden pek yararlanamadık ruh çağırmaktan başka.. 


    24. Şuan okumakta olduğunuz ya da son okuduğunuz kitap nedir?

    İtiraf edeyim, ben bir kitap kurdu değilim. Ama sürekli bir şeyler okurum, ama dile getirecek kadar okumam, maalesef!! Ben daha çok film izlerim. 
    En son okuduğum kitap, arkadaşımın Türkiye'den gelirken getirdiği kitap, "Kırmızı Saçlı Kadın". Şimdilerde ise, yeniden "Mudurnulu Fatma Ninen'nin Günlüğü'nü  okuyorum. Mudurnu şivesini çok seviyorum, zaten Mudurnu'luyum, o şiveye uzak kalmamak adına yeniden okuyorum. 
    Yanibasimim fotografi.. radyo caliyor bi taraftan..
    dinliyorum diger taraftan..
    yaziyorum bu taraftan, okuyorum su taraftan.. 

    25. Favori Disney karakteriniz hangisi? Neden? 

    Benim böyle bir karakterim hiç olmadı. Benim çocukluğumda yoktuki evde tv. Radyo vardı sadece. Orada müzik dışında arkası yarınları veya radyo tiyatrolarını dinlerdim.Sonradan gördüm bu Disney karakterlerini.  Severek izlediğim Tom ve Jerry vardı. Bilmiyorum bunlar Disney karakteri mi?  
    Heidi, Arı Maja, Wicki' idi severek izlediklerim. Çocuklarımın çocukluğunda tekrar onlarla izlemek beni çok mutlu ederdi. Ay bunları yazarken, sanırsın 109 yaşında bir nine gibi hissettim kendimi.. Bu ne ayol? Ben hala Simpson'ları büyük keyifle izleyen biriyim. Diğer soru neydi? Hızımı alamayacağım, geriden geldiğim çelıncı bile bitirebilirim şu an!! 

    Hmmm, diğer sorulara baktım.. Güzel şeyler var. Belki onlarıda bir beş soru halinde çıkarırım. Yada günlük yazarım, bilemiyorum. Ama madem başladım, bitirmem gerek. 

    Radyoda hangi türkü çalıyor şu an? "
    Yüce dağ başında yanar bir ışık, düşmüşem derdine olmuşum aşık. Ağ buğday benizli Zülfü dolaşık, 
    Dividim, kalemim, yazarım...
    ...  
    Aha ben gidiyom, sen hemen ağla, dön ağla, yan ağla... Diyor.. Ve ben hayallere dalıyorum. 

    Diğer sorularda görüşmek üzere.. 

    2 yorum:

    1. Fatma Nine'nin günlüğü ilginç olabilirmiş gibi geldi... Ben onu bir araştırayım nette ^_^

      YanıtlaSil
    2. Mudurnu sivesi ile yazilmis yöresel hikayeler.. Ege sivesine yakin. bu sivelere hakimsen eglenceli gelebilir.

      YanıtlaSil