Sayfalar

19 Şubat 2017 Pazar

Challenge, Balkon Sohbetleri, Çocukluk Eğlenceleri #2



Bu Challenge bi acaip dostum. Samimi olmak adına ne var ne yok dökülüyor ortaya. 

#2. Challenge sorusu, çocukluk eğlencen neydi? Diye soruyor?  

Benim çocukluğum hem köyde, hem bir kasabada geçti. İki taraftada eğlendiğim şeylerden söz edeceğim. 

Yıllarca Almanya'dan (anne baba Almanya'da olduğu için sarı saçlı, ağlayan oyuncak bekledim. Hiç gelmedi. Oralıda olmadım. Çünkü ben bu isteğimi hiç dile getirmedim, sadece bekledim. Bir önceki yazımda zaten evde hiç oyuncağımızın olmadığını söylemiştim. Bu bütün köydeki çocuklar için geçerliydi. 

Köydeki eğlencemiz gündüz saklambaç, tombik, (9 kiremit), yakartop, birdirbir, istop oynamaktı. Ama en çok tombiği severdim. 

Gelincik çiçeklerinden bebek yapardık biz. Henüz açılmamış gelincikleri koparır, içinden hangi renk çıkacağını bilmediğimiz gelincik bebekleri yapardık. Kırmızı çıkarsa çok sevinirdik. Bazen pembe veya beyaz çıkardı. Onlar olmamış gelin bebeklerdi. 
Boncuk diye bir kedimiz vardı. Ninem o kedinin eve girmesine müsade ederdi. Kamplumbağaların üzerinde a noktasından b noktasına gitmeyi severdik. Ağırdı evet, e bizimde zamanımız çoktu. 

Köyde hiç canımız sıkılmazdı. Sıkılsa bile, "sıkı can iyidir, çıkıp gidivermez" diyerek bizi ciddiye bile almazlardı. 

Kışları ise köyde akşam oturmalarına gidilirdi. Büyükler, tarladan tonçtan, bağdan bostandan konuşurken biz çocuklar ayrı odada toplaşır, hayvan-bitki, yüzük, nesivar,  beştaş, gibi şeyler oynardık. 
Birde kibritle oynanan bir oyun vardı. "Hakim-avukat" olabilir mi acaba? 
Şimdi adını tam hatırlamıyorum. Ama bir hakim geçiyordu oyunun adında.  Oyun için sadece bir kibrit kutusu, birde ıslak ve ucuna düğüm atılmış bir elbezi yada havlu gerekliydi.  Kibritin dik tarafına hakim, diğer tarafına başka bir sıfat yazılırdı. 
Bütün çocuklar daire şeklinde otururduk. Sırayla kibriti yere takla attırarak dik durması için atardık. Dik gelmesi zordu biraz. Birde gelsede hakim yazan dik taraf gelmeliydi. Hakim yazısını getiren hakim olur, yan atan veya boş atan birine istediği cezayı verirdi. Ceza, ıslak havlu topuzunu avuca vurmak. Üç kez, beş kez, on kez artık hakimin insafına kalmış. İlk başlarda insaflı vurulan havlu darbeleri oyun kızıştıkça darbelerin şiddetide artardı. Gündüzden kızdığın biri varsa ve sen hakimsen hiç gözünün yaşına bakmazsın vurursun kırbacı, vurursun kırbacı😀 Birde korudukların olurdu. 
Avuçlarımız kıpkırmızı olur, gözlerde yaş döküldü dökülecek, ama yinede direnirdik. Yani hem acı duyar, hem oynamaktan geri kalmazdık. 

Gelelim kasaba hayatındaki oyunlara. İlkokul dönemi başlayınca ananemlere geldim. Çok kalabalıktık orada. Herkes kafasına göre takılıyordu. Benden 5-6 yaş büyük muzip bir teyzem vardı. Aklı başka şeylere çalışırdı.  İlkokulda ben 1. Sınıfa giderken o 3. Sınıfa gidiyordu. Artık kaç dikiş gidiyorduysa😀 ama çok eğlenceli biriydi. İnsanlarla eğlenmeyi çok severdi. 

Hendek'te E5 karayolunun tam kenarında dış briketlerinin sıvası mor bir eve kiracı olarak taşınmıştık. O evi çok severdim. Hala duruyor o ev ama başkaları oturuyor. Kocaman balkonu vardı. Orada türlü türlü muziplikler gelirdi teyzemin aklına.  Bizide alet ederdi. Bizde eğlenirdik o başka😀 

Mesela şöyle; 
Dedim ya E5 karayolu üzeri. Dabılyol ve otobanlar yok o dönem. Bütün şehirlerarası otobüsler oradan geçiyor. Balkonda çekirdek çitleyip yoldan geçen arabalara, otobüslere bakıyoruz. Can sıkıntısından olsa gerek, Teyzem bir gün dediki, bir hediye paketi yapalım, ve yolda düşürmüş gibi yapalım. Bak çok eğlenicez dedi. Peki. Bir şekerleme paketinin içine taş, toprak koyduk, paketi yeniden paketledik, E5 te yolun kenarından giderken tam evden görülebilecek bir yere düşürüverdik. Sonra balkona gelip izledik, o paketi alanı. Bu yetmedi, paketin içini zenginleştirmek istedik. Bu sefer bir paketin içine inek boku, keçi boku gibi şeyler koyduk, güzelce paketledik. Kurdale ile süsledik. Yol kenarında yine düşürüverdik. Sonra balkona gelip beklemeye başladık. Biri geldi, paketi aldı, sağa sola baktı, sonra koynuna koyup gitti. Evde açınca ne hissetti bilmiyorum. Ama böyle muziplikler yapıp güya eğleniyorduk çocukken.  Evde Lego, duplo, masal anlatan, kitap okuyan, Nintendo, PlayStation gibi şeyler olmayınca demekki saçma sapan şeyler geliyor akla:) Çocuktuk ve eğlenmek istiyorduk. Köyde çok eğlenirken, kasabada bir çay bahçesinde Elvan, fruko  veya cola içmek, o zamanlar çok lüks bir şey yapıyor gibi gelsede, demekki boş işlerle uğraşıyormuşuz. Zaten ben o şişeleri köye getirip içine ayran dolduruyordum😀



4 yorum:

  1. Hakim-avukat diye oyun hiç duymamıştım Berfin'ciğim ama gelincik bebeğe bayıldım:) hediye pakedi ha? Ayyyy zavallı adam ne yaptı açınca kim bilir?:)))benzer bir şeyi biz çocukken bir kız arkadaşım yapmıştı çamurlardan pasta yapalım herkes pasta sansın demişti:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten oyunun adını söyleyince banada yabancı geliyor. Muhtemelen başkaydı adı. Kibrit oyunu diyelim.
      Çocuklukta yapılan yaramazlıkların günahı olmaz😀 mühim olan büyünce yapmamak. Büyüklerin sundukları paketleri görüyoruz😀

      Sil
  2. ahahahaaa :)))
    Paketi alanın suratını çok merak ettim ben ama kesin sağlam bir küfüt etmiştir diye düşünüyorum :))
    Bu challenge ı çok sevdim, biraz gecikmeli olsa da haftaya başlarım sanırım ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence küfür yerine bundan bir ders cikarmasi lazimdi, öyle her buldugu seyi almamali, emeksiz yemek olmaz vs. gibi:))
      Yap valla sende, herkes özgürce takiliyor bu challengde.

      Sil