Ekşi maya ile ekmek yapma gibi bi işe giriştim. İnstagramda, YouTube da görüyor, bunu yapmakta ne var, yaparım ki bunu ben diye böbürleniyordum. Elimden her şey gelir alim allah deyip, ekşi mayayı tarif üzerine yaptım geçen hafta. Allahım nasılda kabarıyordu, gözenekleri kocaman kocamandı. Ölçülü un ile her gün aynı saatte beslemek gerekiyormuş. O bir bebekmiş. İsim bile koymak gerekiyormuş. Bende sanatçı ismimi verdim ona “Selva” dedim. Her gün besleyip büyütüyordum, tahta kaşıkla üstelik. Neyse büyüdü büyüdü, kavanoza sığamaz oldu. 5 gün sonra kavanozun hepsini aldım bi kenara içinde biraz bırakarak yeni maya yapıp buzdolabında saklayacaktım. Böylece sürekli mayam olacaktı. Güzel güzel sağlıklı ekmekler yapacaktım. Dün gece, ayırdığım maya ile aldığım en pahalı tam buğdaylı unlu hamuru yoğurdum. Çok uzun süre yoğurulmalıydı. Bunu biliyordum. 15-20 dakika yoğurdum neredeyse. Üstünü örttüm. Güzel güzel uyu ve kabar sabaha kadar dedim. Garip bi şekilde hiç iyi kokmuyordu hamur. Ekşi mayalı ya, ekşi kokacak elbet, diyordum. Sabah kalktım, üzerini açtım bi bakarım ki, hiç kabarmamış. Bi kaç kez sevip okşadım, döküm tencerenin içine aldım, yine bekledim bi kaç saat. Tık yok. Üzerini çizicem keskin bıçakla, çizilmiyor. Ben çizik atıyorum, o kapanıyor. Verdim kızgın fırına. Bi umut pişerken kabarır belki dedim. Ekmek piştikçe güzel kokular yayılacaktı, yayılmadı. Yayılan koku çok kötüydü. Evdekiler ne kokuyor böyle diye mırıldanmaya başladılar. Kedi dedim, kedi kustu biraz önce. Hakkaten kusmuştu. Ama asla kokmuyordu:)
Neyse bir saat sonra çıkardım fırından. Kabarmak bi yana, iyice içine kapanmıştı. Yassı bi şey olmuştu. Bazlama desem bazlama değil, ekmek desem ekmek değil. Belki tadı güzeldir diyede umudumu hiç kaybetmiyorum. Bu arada dağ gibi ütüyü bitirip, ekmeğin kenarından kesmeye yeltendim. Üzerine tereyağı sürüp yemek hep hayalimdi. Volkan Konağ’ın “ekmeğim bahtımdan katı” türküsünü mırıldanırken bıçak elimin başparmağını daha yumuşak bulunca bi hışımla attım bıçağı elimden. Ekmeğin dışı kaya, içi hamurdu. Utanmadan birde o ekmeği Instagrama koydum.
Havalar güzel, günler uzun, çık yürü en iyisi dedim. Bütün bu olanlardan sonra iyi gelir. Suya sabuna dokunmadan (mecazi anlamda, yoksa elimiz su sabun ve kolonya ile bir bütün oldu bu aralar) zaten çok tenha olan ormanda yürüyüşe çıktım. Taktım kulaklıklarımı, Kafa Radyo dinleyerek yürüyordum. Biri yaklaşıyor bana doğru, sanki bi şey soracak gibi. Kulaklığımı çıkarıp, omzumu geriye doğru çekerek fazla yaklaşma der gibi nazikçe tepki verdim. “Geldiğiniz yolda 5 yaşında bir kız çocuğu gördünüz mü” diye sordu. Dikkatimi çeken bi şey görmedim, dedim. İlerde bir aile kızını kaybetmiş, onu arıyorlar, dedi. Tamam daha dikkatli bakarım çevreme o zaman, deyip ayrıldım. Belki bi ses duyarım diye, kulaklıklarımı çıkardım. Daha hızlı yürümeye başladım çevremi gözlemleyerek. İlerde endişeli ve kan ter içinde kalmış bir kadın daha sordu aynı soruyu. Hayır, görmedim ama haberim var, bende arıyorum, eğer bulursam nasıl haber vereyim, veya nereye getireyim diye sordum. Adım, Anna telefonum şu, dedi. Hemen kaydettim. Meryem, Meryem diye sesleniyorlardı. Kızın adı Meryem olmalı dedim. Bende ara ara Meryem diye seslendim ormanın içinde. Sonra Türkçe konuşan bir topluluğa denk geldim. Onlara sordum, şöyle giysili, 5-6 yaşında bi çocuk gördünüz mü diye. Yok, bizde arıyoruz dedi bi kadın. Yanımdaydı, nasıl kayboldu bende bilmiyorum, dedi. Sizin kızınız mı, diye sordum. Evet, dedi. Telefonunuzu alayım, bulursam size ulaşırım dedim. Aksi gibi bugün telefonumuda evde unutmuşum, dedi. Biraz önce Anna diye bir kadın bana telefon numarasını verdi, demeye çalışırken ha evet, Anna’yı arayabilirsiniz, zaten poliside o aradı, dedi. Annenin, Anna’dan daha sakin olması dikkatimi çeksede, kadın şokta herhalde diyerek, aramaya devam ettim. Kaç kere tavaf ettim ormanı hatırlamıyorum.
2 saat sonra anneyi tekrar gördüm, yerde oturuyordu, yanında polis vardı. Polis bana kayıp bi kız arıyoruz, derken, biliyorum diye yanıtladım. Bende arıyorum dedim. Teşekkür etti.
Anne’ye nerde oturuyorsunuz, belki eve gitmiştir, dedim. Evin yolunu ben bile bulamam, bilmem ki dedi. Senin bulamayacağından eminin, dedim içimden.
Çünkü orman büyük, geniş bir alan ama çok çok büyükte değil, biri mutlaka görür, diye düşünüyorum.
Aynı soruyu polise yönelttim. Belkide eve gitmiştir diye. Eve bakmaya gitti diğer arkadaşlarım diye yanıtladı. Tekrar ayrıldım oradan aramak için. Ormanda gitmediğim nokta kalmadı. Artık arayanlarada rastlamıyordum. 3 saatin sonunda polisin olduğu noktaya geri geldim. Kimse yoktu. Eve dönmeyide kabullenemiyordum. Hava aydınlıktı daha. Biraz daha dolaştım. Anna’yı aramak istedim. Ama ya bulunmadıysa, benim telefonumu bi umutla açıp hayal kırıklığına uğramasınlar istiyordum. Biraz daha bekle dedim kendime. Zaman hem hızlı, hem çok uzun geliyordu. Akşam olmasın, hava karamasın istiyordum.
Neden sonra cesaretimi toplayıp, Anna’yı aradım. Kimse çıkmadı. Eve geldim çaresiz. En iyisi WhatsApp tan yazmak diye düşündüm. “Bugün aramalarda bende vardım, çok merak ediyorum, Meryem” diye yazarken yazım bitmeden telefonum çaldı. Anna’ydı arayan. Benim aramama geri dönmüştü. Benim numaram onda olmadığı için tanımıyordu. Beni aramışsınız dedi. Evet, dedim, bugün ormanda vermiştiniz numaranızı, Meryem’i aradık birlikte, Çocuk bulundu mu, çok merak ediyorum? Evet, dedi bulundu. Derin bir ohhhhh çektim. Teşekkür ederim aradığınız için, dedim. Ben teşekkür ederim yardımınız için, dedi. Kapattık. Nerde buldunuz, nasıl olmuş gibi gereksiz sorulara girmedim.
Ama, eminim evine gitmişti kız.
Ekmek olmadı diye üzülmem ne kadarda yersiz geldi.
Fakat eve geldiğimde ekmeğimin yorum bombardımanına uğradığını gördüm😊 Ekşi maya ile ekmek yapımında uzmanlaşan Özlem, hiç üşenmeden bütün püf noktalarını yazmış yorumlara.
“Bunu yapmakta ne var ya” diye böbürlenen ben şapkamı çıkarır, dizimi büker, ve eğilirim.
Perde kapanır.
Ben hazır maya ve normal unla basit ekmek yapabiliyorum ancak:) Ona da yeni başladım. Böylesini beceremezmişim gibi geliyor. Yine de belki bir gün denerim:) Özlem ekşi mayalı ekmeğin ustası. Onun tavsiyeleri ve senin becerinle diğer denemeler daha iyi olacaktır. Ellerine sağlık!
YanıtlaSilHazir maya ile sorun olmuyor, ama inat ettim eksi maya ile yapacagim. Bu sefer Özlemin tarifi ile :)
SilAğzına, emeğine sağlık Server abla.👍🏽👏👏😘
YanıtlaSilSende sagol:)
SilEşim de kalkıştı ekşi maya üretmeye. Sonuç aynı:) Zor iş olmalı.
YanıtlaSilZor degilmis, sadece püf noktalari varmis dikkat edilmesi gereken. Öyle diyorlar:)
SilYine yaparsın demeye devam ediyorum. İlk yaptığım ekmeklerin fotoğrafı olsa da atsam sana. Bakayım belki de vardır. Ben de çık debelendim. Merve Japonya’da pasta öğrendi Cordon Blue’da. Sonra da Paris’e ekmek ve fırıncılık öğrenmeye yine Cordon Blue’ya. Oradan adım adım öğretti bana. Mayam ekşiydi mesela. Onun hızını yavaşlattı. Sakin tam buğday unuyla çoğaltma mayanı. Çok hızlı besleniyor o zaman. Sesin mayanın biraz yavaşlamaya, sakinleşmeye ihtiyacı var. Benim dediğim ölçüde tazele mayanı. Yaparsın sen. Öptüm
YanıtlaSilAhdim olsun ki yapacagim Özlem:)) ilk sana gönderecegim fotografida. Tekrar cok tesekkürler, sabirla bana tarifi yazdigin icin. Kucakliyorum seni:)
SilAh evet biraz uğraşmak gerekiyor.. bir günlük eğitimine gittim, eve götürmemiz için maya da verdiler. Ama cidden onu her gün beslemek gerek, biraz un ve su katıp büyütmek gerek. :) bıraktım ben artık tohumlardan ekmek yapıyorum, zaten glüten kullanmamam gerektiği için de bahane oldu. Sevgiler,
YanıtlaSilDemek Maya Egitimi diye bir sey var?:) Olmali tabi ya, baksaniza sonuc hep hüsran. Egitim Sart:)
Sil:) ben eksik yazmışım.. mayalı ekmek yapım eğitimiydi :)))
SilKız bulunmadı diyeceksiniz diye ödüm koptu. Çok endişe verici bir durum olmuş.
YanıtlaSilEkmek bende normal maya ile bir kaç kere denedim.Sonra hevesim geçti:)
Kizin bulunmasi her seyi unutturdu zaten.
SilSadece beceremeyenin ben olmadigimi bilmek ne güzel:)
pes etme bence denemelere devam et, o ekmek olacak....
YanıtlaSilO kadar!! :)
SilAyyy çok sevindim çocuğun bulunmasına. Aklımdan her türlü korkunç şey geçtiydi:(
YanıtlaSilBerfin'ciğim üzülme canısı, tarifine kabahat buldum ben, kötü bir tarife denk gelmişsin, marketten bildiğin Dr. Oetker maya al, (son kullanma tarihine dikkat et ama sizin oralarda bayat şey satmazlar ben Türkiye gibi düşündüm bir an:))sonra youtube'da bizim ev hanımlarının ekmek tariflerine bak, gözüne kestirdiğini dene bak eminim eminim yaparsın. Tarif kötü olunca sen ne kadar emek versen de olmuyor.
Ben de poğaça, pişi, makarnaya sardım herhalde 100 kilo olurum:)))
Sevgiler
Amaan, hic üzülmedim günün diger yarisinda gelisen olaylar nedeniyle. Neyseki mutlu son oldu.
SilHazir maya ile sorun olmuyor zaten yapmak. Birde böylesini denemek istemistim.
Aslinda kötü tarife denk gelmedim, gayet basarili bir tarifti, o cok bilmis hallerimle ben tarife pek uymadim herhalde. :)
Ben hâlâ inatla ekmek yapmaktan uzak duruyorum. Ama hayalkırıklığını yüreğimde hissettim zira ekmek yapacak olsam bütün hayalim fırından çıktıktan sonra yağ sürüp yemek :) Mayan var, bence bir sonrakine harika ekmek göreceğiz.
YanıtlaSilKüçük kıza çok sevindim.
Sanirim mayamda sorun var:) Her seye yeniden baslamam gerekecek. Denemye devam yani.
Silen cok Kücük kiza sevindim zaten. Yoksa gecem kabus olurdu.
Sen yine ekmeği kabartamamışsın. Ben pişiyi bile kabartamadim😅 Ufaklık bulunmuş ya, varsın kabarmayıversin hamurlarımız🤗💕
YanıtlaSilAynen öyle😊
SilOkudukça gerildim çocuk kaybolması deme bana. en son seyahatimizde koca
YanıtlaSilçocuğu verona'da kaybettik. telefonda yok, 1 saat aradık birbirmizi
sonra oturup ağladm yarım saat cadde de. çok zor durumlar, hele yaşı
küçükse daha da vahim. ekşi maya hakkında hiç bilgim yok, zor olsa gerek
Gercek bir gerilim filmi gibiydi.
SilSelamlar sizleri takipteyim sizde son yazıma yorum yapıp takip ederseniz çok ama çok mutlu olurum :)
YanıtlaSil