Geçen yıl bu zamanlar ortaya çıkan Covid19 virüsünü o zamanlar pek ciddiye almadım. Yine önceki kuş gribi gibi, domuz gribi gibi bi şeydir dedim. Fakat öyle olmadı. Üç ay içinde tüm dünyayı sardı. Ülkeler sınırlarını kapattı, uçaklar durdu, bazı önemli hizmet sektörü dışında hayat durdu. Bu önlemler sonrası yaz aylarında vaka sayıları gerileyince, sınırlar yine açıldı, uçaklar yine uçtu, hayat normale döndü sanıldı. Ama öyle olmadı işte. Bu işin şakası yoktu. Şu an çok daha berbat durumdayız. Artık çok yakınımızdan birilerinin hasta olduğunu, ve hatta ölüm haberlerini alıyoruz. Yoğun bakım servislerinde yer yok. Bir kaç ilaç sektörü aşıyı bulduklarını söylüyorlar. Güvenilir olduğuna dair yaşadığımız ülkelerin sağlık örgütleri onay verirse aşıyı yaptırmayı düşünüyorum. En iyimser halimle bu pandemi 2021 yılının ortalarına doğru azalır, hayat gerçektende biraz olsun normale döner diye tahmin ediyorum. O zamana kadar biraz daha dişimizi sıkıp bu kısıtlamalara tahammül edebiliriz.
Normalde güzel şeyler kısa, kötü şeyler çok uzun gelir insana. Fakat bu 2020 yılı garip bir şekilde çok çabuk geçmedi mi? Bunu şuna bağlıyorum. Bu sene hayatımız hep beklemekle geçti çünkü. İki hafta bekleyelim.. olmadı.. bi üç hafta daha bekleyelim.. bu bayram evimizde kalırsak iki ay sonraki bayramı sevdiklerinizle geçiririz diye bekleyelim.. olmadı... belki Eylül’e kadar biter diye beklemek.. tekrar kısıtlamalara gitmek, hadi bi üç hafta daha, aşı çıktıydı, çıkacaktı, diye diye hep bir umutla beklerken koca bir yılı devirmek üzereyiz. Ve hala bekliyoruz. Bu gidişle 2021 de çok çabuk geçecek. Çok daha zor şartlarda olanları bildiğim için bunada şükür diyorum. Çünkü yok başka çarem.
Tatil yapmadan, İsviçre sınırları dışına çıkmadan sürekli bekledim. Beklerken bari bir şeyler yapayım dedim. Resim yapmanın ve günlük 10 bin adım yürümenin dışında bu sene nerede online eğitim var ben ordaydım. Dans kursu, tiyatro kursu, İngilizce kursu derken en son diksiyon eğitimi almaya başladım. Bir iki seans meditasyon programına da katıldım ama ihtiyacım olmadığını düşündüm. Ben öyle evhamlı, sabırsız, panik biri değilim. Ve zaten küçükken ninemin öğrettiği şeyler bugün “ritüel, spiritüel, ohmm” gibi süslenmiş kelimelerle karşıma çıkınca beni bi gülme tutuyo:) Yada ben pek içselleştiremedim.
Geçenlerde yine böyle bir konu üzerine konuşurken, bir yakınım, “seni ninenin öğretileri sağlam yapmış” dedi. En kötü olay karşısında bile, “eee, noolmuş ööne ooduysa, olusa oosun” hıştınmeyve sende” derdi. “Deli gız gibi ne hopcukluyon, sen gıçınıda yırtsan olanınan, ölene çare yok, su akaa yolunu bulur” derdi sakin sakin. İşte ben böyle öğretilerle yetiştiğimden mi, yoksa zaten yapımda mı var, bilemem. Ama meditasyonun benim için olmadığını anladım
Bunların içinde en çok dans, tiyatro ve diksiyon kurslarını sevdim. Meğer, güzel sanatlara karşı içimde ağır ağır tüten, patlamaya hazır bir volkan varmış da haberim yokmuş:) Du bakalım nerede ve nasıl patlayacağım:)
Aslında hepsi birbirini doğurdu. Dans kursu veren hoca aynı zamanda bir tiyatro grubundaydı. Onun sayesinde tiyatro grubuna dahil oldum. Tiyatro Hocamız bana dudak ve dil tembelliğimin olduğunu söyleyince araştırmalara girdim. YouTube de çok diksiyon videoları var ama, oralardan öğrenilecek gibi değil. Yani en azından benim için. İnteraktif eğitim istiyordum. Arayan buluyormuş hakkaten. İnternette Başkent iletişim bilimleri akademisine rastladım. Eğitimcilerin hemen hemen hepsi tanıdık ünlü isimler. Tiyatro sanatçıları, TRT kökenli haber spikerleri, seslendirme sanatçıları. Baya profesyonel geldi. Fiyatı da gayet normal. Email ile müracat ettim. Hemen geri döndüler. 30 saatlik bir kurs bu. Her Cumartesi-pazar 3 er saatlik online eğitim. Dersler eğlenceli geçiyor. 15 kişilik grupta yurtdışından katılan tek öğrenciyim. 18 saatini geride bıraktık bile. Bakalım bittiğinde konuşmamda bir değişiklik olacak mı? Bence hemen olmayacak, ama öğrendiklerimi sürekli uygularsam olur gibime geliyor. Her şeyde olduğu gibi bunda da süreklilik önemli. Peki şimdiye kadar neler öğrendim?
Türkçenin yazıldığı gibi okunmayan bir dil olduğunu öğrendim. Yumuşak g lerin sadece yazarken var olduğunu, okurken yok olduğunu öğrendim. Diyaframdan nefes almayı, nefesin konuşmak için çok önemli olduğunu, kafa sesi, göğüs sesi, asalak sesler, vurgu, tonlama, ulama ve daha bir sürü şey. Keşke daha uzun süren bir program olsaydı, bitecek diye üzülüyorum.
Tüm bunların yanı sıra çok daha önemli olan bir şey var, o da kelime dağarcığının geniş olması. İşte o bende biraz dar:)
Bugün 4. mumlar yandı. Yani 24 Aralık Noel den önceki son Pazar bugün. Her şey de olduğu gibi Noelde sönük geçiyor. Noel pazarları kuruldu kurulmasına, fakat yiyecek ve içecek yasaktı. Noel pazarı dediğin, sadece süs eşyalarının satıldığı yer değil, şöyle baharatlı sıcak şarapların, kestane ve zencefilli Noel çöreklerinin kokuları buram buram tütmeli. Sıcak şarapsız Noel pazarı mı olur allasen? Gitmedim bile.
Bu mumlar bittiğinde sene de bitmiş olacak. Tarih kitaplarında yer alacak bir yılın içinden geçiyoruz. Ölmez de sağ kalırsak her birimizin farklı hikayeleri olacak ilerde torunlarımıza anlatacağımız.
Bu yazım büyük olasılık 2020 nin son yazısı olacak. Bu nedenle buradan beni okuyan herkese yeni yılda SAĞLIK, SAĞLIK ve SAĞLIK diliyorum. Sağlıklı olursak gerisi bizim elimizde zaten.
Hoşça kal 2020. Biliyorum bu olanların sorumlusu sen değilsin, ama günah keçisi olarak biz seni seçtik.
Bu zor 2020 senesini ne güzel öğrenerek dolu dolu geçirmişsin. Bu yıl bana da çok hızlı geçmiş gibi geldi. Ne tuhaf değil mi? İnşallah 2021 hepimize mutluluk getirir.
YanıtlaSilMadem olan oldu, buradan en iyi nasil cikabilirim mantigi ile hareket ettim hep. Bu ugraslar hep onun icin.
SilUmudumuz 2021. Hepimize iyi gelsin..
Noel ışıl ışıl geçerdi, bu sene hiç bir ışıltısı yok. Bazı yaşlı insanlar süsleme bile yapmadılar nasılsa aileyle görüşemeyeceğiz diye. Biz ev içinde ışıl ışılız ama biraz hüzün de var, çok içerde kendi kendimizeyiz diye..
YanıtlaSilhızlı geçti evet, yaşanmadan.
Bu senede böyle oluversin. Yeni yil icin umutlarimizi yitirmeyelim.
SilNe güzel dolu dolu geçirmişsin bu yılı. Bu bekleyişli ve dingin seneyi fırsata çevirmek her yiğidin harcı olamadı maalesef. Senin adına çok sevindim arkadaşım ♥
YanıtlaSilSağlıklı bir yıl olsun bence de, en büyük dileğim bu sene sağlık ♥
Beklerken dikilmeyim yali kazigi gibi, bisiler yapayim dedim:)) yok ya hersey kendiliginden gelisti. Iyi de oldu.
SilSebocum o zaman sana saglik dolu bir yeni yil diliyorum.
Meditasyon bana göre de değil:) Sanırım yapı meselesi. Olmayınca olmuyor:)
YanıtlaSilKurslardan ne güzel keyif almışsın. Heyecanın yazıdan hissediliyor. Emeklerine sağlık.
2020 böyle geçti gitti. 2021 daha bir güzel gelsin. Yeni yılın kutlu olsun. Sağlık, huzur, neşe diliyorum. sevgiler Berfin.
Seninde yeni yilini simdiden kutlarim. Coronasiz bir yil olmasini diliyorum. Bende buradan sevgilerimi gönderiyorum Sevgili Sezer:)
SilBir zamanlar milli eğitimde bize kaç saatlikti hatırlamıyorum ama diksiyon dersi aldırmıştı. hatta gelen öğretmenimizde Burak Sergen var yılların tiyatrocusu onun öğrencisiymiş. yani
YanıtlaSiloldukça donanımlıydı. derslerde tiyatro,edebiyatta oluyordu. zoraki gittiğim seminerden
çok zevk aldığımı hatırlıyorum.
Kesilikle cok zevkli. Birde profesyonel, isinin ehli insanlarla calismak cok egitici oluyor.
Sil