|
bir persembe masasi.. |
Ben hiç Perşembelerimden bahsetmedim sana sevgili blog. Biz her Perşembe öğleden sonra bir kaç saatimizi birbirimize ayıran, o saatlerde cevreyi dünyayı unutan, sadece bizim olduğumuz dünyada biz istediğimiz kadar dünyayı içimize alan üç kadınız..
Birimiz Almanyalı, birimiz İsviçreli, birimiz Türkiyeli.. Ama biz sadece üç kadınız.. Beyaz yada pembe şarap eşlik eder bize.. Masaya yatırmadık konu bırakmayız.. Problemleri sadece dinlemekle kalmaz çözüm yolları aranır.. Ve uygulanır.. Bir çok problemi birlikte çözdük.. Dedikodularda yaparız ama onlar masada kalır.. Yararlı şeylerde yaparız mesela.. Yapılan iyilikler söylenmez ama, artık zaman aşımına uğradığı için kısaca üzerinden geçebilirim. 2004 tü sanıyorum, bir tsunami felaketi yaşanmıştı.. Biz ne yapabiliriz diye düşündük.. Bir cumartesi sabahı, bir alışveriş merkezi önünde stand açtık.. Çocuklarımızada anlattık. Onlarda eskimemiş küçük bisikletlerini, bazı oyuncaklarını, giysilerini sattılar, bizde waffel yapıp satmıştık.. 700 Fr. gibi bir para toplamiştık.. Postaneye gidip Unicef in o zamanki özel yardım masasına göndermiştik.. Sadece üzülmek yetmiyor bir şey yapmalı mantığındayız üçümüzde.. Kendi başına insan bunları pek yapamıyor, bir elin nesi var, iki elin sesi var gibi. Cesaret alıyor insan arkadaşlarından.
Bel fıtığından amelıyat oldum örneğin 2007 de.. Elisabeth ameliyat hemşiresi.. Benim ameliyatıma girmişti. Zaten titiz çalışıyorlar mutlaka, ama daha bir titiz ve özenli çalışmalarını sağlamıştır.. Ellerimden tutarak herşey daha güzel olacak, unutma haftaya perşembe bizim bahçedeyiz diyerek bana çok büyük moral vermişti. Daha bir sürü bir sürü şeyler.. Yokmu birbirimizde hoşumuza gitmeyen şeyler, var tabiki. Bunları yüzümüze söylecek kadarda cesuruz.. Kimse kimseye bozulmaz.. Bilirizki, "arkadaşlık birbirini herşeyiyle tanıyıp, herşeye rağmen arkadaş kalabilmesidir" olduğunu. Birbirimizden sıkıldığımız zaman uzakta kalabiliriz bir süre. Kimse kimseyi sorgulamaz.. Böyle bir arkadaşlık söz konusu bizde.. Mayıs ayında 4-5 günlük bir İstanbul gezisi planı yapıyoruz.. Bu fikir onlardan geldi.. Tamam dedim.. Bakalım.. Yani biz her Perşembe öğleden sonraları buluşur bir şeyler üreteriz.. Ve bu zaman bize çok iyi gelir..
Elbette ailemiz bizim için çok önemli, ama böyle dostluklar ailenin haricindeki duyguları ekstra besleyen şeyler..
İşte bu Perşembe yine buluşacaktık.. Ama öncesinde benim bir doktor kontrolüm vardı.. Çok önemli bir şey olmamakla birlikte acil olarak aynı gün bir cerrahi müdahale olmam gerektiğini söyledi doktorum.. Ben Elisabeth'in çalıştığı hastaneye sevkedildim.. Fakat onun perşembeleri boş günü.. Ve her Perşembe ne zaman geleceğimi sorar.. Bu Perşembe'de sordu. Dedim, beni artık beyaz şarap kesmiyor birazdan damardan narkoz alıcam:) moment, moment.. Neler oluyor bundan benim neden haberim yok diye girdi araya. İşte anlattım durumu, ben seni 10 dakika sonra arıyorum dedi, telefonu kapatırken. Çalıştığı hastaneyi aramış.. birazdan şu isimli acil bir hasta gelecek.. Benim en yakın arkadaşım, hiç bir şey yiyip içmedi, lütfen onu bekletmeyin, öne alın, çünkü aynı gün çıkmak istiyor demiş.. Beni aradı, şu saatte ameliyata giriyorsun, bir şey yiyip içme, hallettim, iyi ellerdesin, dedi. Yine burnunu soktu yani:)) teşekkür ederim, dedim.. Bunlar insanın hoşuna giden şeyler.. Girdim ve aynı gün çıktım hakikaten.. Seviyorum dostluğumuzu.
Birde uzaktaki yakınlarım var ki.. Uzaktan bile aynı derecede o sevgiyi hissettiriyorlar.. Arkadaşlar, arkadaşlıklar insanı besleyen, güven duygusu veren, yanlız olmadığını hissettiren, ileriye taşıyan, ufkunu açan güzel çok güzel bir duygular, çok büyük zenginlik.. İyiki varsınız siz..
(Bu yazılarımı maalesef Türkçe bilmediğiniz için okuyamıyorsunuz ama ben yinede teşekkür etmek istedim size Elisabeth ve Antonella)
Türkiyeli dostlarım, yakınlarım siz zaten biliyorsunuz kendinizi:))
|
biz iste:)) |
|
buda baska bir persembe masasi.. |