Sayfalar

3 Mayıs 2015 Pazar

Bir Pazar Hikayesi.

Güneş gözlerimde, dokuma tezgahının ritmik sesi kulağımda uyanmıştım o gün. Ninem sabah namazına kalkmış, sonrada dokuma tezgahına geçmiş bez dokuyordu. Sonra o bezler bi çok işlemden geçip, çarşaf, peşkir, içlik vs. olacaktı. Gözlerimi kısarak nerde olduğumu, hangi gün olduğunu düşünüyordum..  Ya cumartesi, ya pazar olmalıydı. Ama hareketsizliğe ve sessizliğe bakılırsa pazar gibiydi. Gerçi okul tatillerinde  günlerin Cumartesi mi, pazartesi mi Perşembe mi, olduğunun hiç önemi yoktuda, çocukluğumda günleri öğrenmeye çalıştığım için önemsiyordum işte. Her zaman yaptığım gibi küçük radyoyu açtım. Yurttan sesler var. Yatağı topladım, yüklüğe dizdim. Güzelce dizdim, çünkü ninem gelişigüzel dizimleri, işleri sevmezdi.. Ninenden bi "aferin" almak oskar almak gibiydi. İbrikten sol elimle su dökerken, sağ elimle yüzümü yıkadım. Su çok soğuktu. Aygazın küçük olan bölümüne çay suyu koydum. Çaydanlığın kaynayan hicaz makamındaki sesi ile çayı demleyip, dışarıya folluğa gittim. Iki sıcak yumurtayı alıp, geri döndüm. Küçük, kara tavaya o iki yumurtayı kırdım. Kocaman güllü sofra bezini serip , sofrayı kurdum, dolavdan ninemin yaptığı sarı renkli, hafif tuzlu tereyağı, peynir ve yoğurtta koydum, birde buruşuk siyah zeytin. Zeytini satın almıştık. 

Sofra hazır olunca, merdivenin aşağısından, dizimi yaslaayıp yukarıya doğru "nineeeee" diye çağirdım. Sesimi beklercesine bir anda kesildi tezgahın sesi.. Zayıf, ve hafif bedeni ile, bir genç kız gibi pıtır pıtır indi merdivenlerden. Iyiki sen varsın, dedi. Tatil bitince yine gideceksiniz ve ben yine yalnız kalacağım dedi. Ninemin bu sözleri işlerdi içime çok. Ne zaman ondan ayrılsam bi kaç gün kendime gelemez, geceleri onu düşünür ağlardım.,Zeytinin yarısını yedim, yarısını bir diğer lokmaya bırakırken yumurtaya ekmek bandım. Bu güzel sözlerin ardından, yumurtaya bandığım ekmeği sofraya döktüğümde kızdı bana.. Kaşık veya çatalı ile alır, tabağın kenarına sıyırır, "bak Almanya'yı dolaşır gelir, ağzıma atarım" dedi.  Yemek adabı çok önemliydi hep. Radyoda bir türkü, "seyyah olup bu alemi gezerim" türküde, sofradaki diyaloglar uyumluydu. Sonra Bahçeye gittik. Fasulye, Salatalık, domates, biber vs. ektiğimiz karıklardaki otları yolduk, çapaladık. Dereden eğilip su içmek gibisi yoktu. Tam derenin üstünde bir beyaz odun, odunun üzerinde karıncalar gidenler sağdan, dönenler soldan.. Yada tam tersi. Bir karıncanın üzerinde taşıdığı kendinden büyük büyük bir buğday tanesi, çok dikkatimi çekmişti. Radyo hep yanımda. Ikindiyi geçmişti zaman. Akşam olmak üzereydi. Sonra haber saatinin sesi girdi. "Dıııııııt, dııııııt, dıııııııııııııııt... TRT haber merkezince hazırlanan haberleri sunuyoruz, önce özetler" haberler pek ilgilendirmiyordu beni. Varsa yoksa şarkı, türkü, akşamları arkası yarın. Ama o gün başka şeyler duyuyor kulaklarım, 1 Mayıs, Kazancı yokuşu, Taksim, eylem, 34 ölü, 100 ün üzerinde  yaralı olduğu.. Bana o anda pek bi şey ifade etmedi. Anlamadım çünkü.  Bazı terimler beynimin bi yerine kilitlendi. 

Aradan yıllar geçti. Almanya'da bi dernekte koro ve folklor çalışmamız var. Grup Yorum'dan bi şarkı kulaklarıma işliyor. O farkında olmadığım günü hatırlatmak ister gibi.  "Şişli meydanında üç kız, biri Çiğdem, biri Nergis, vuruldular güpegündüz, sorarlar bir gün sorarlar" (Ruhi Su) Beynimin bir yerinde kilitli olan terimler bir bir çıktı o gün. Ve yarım kalan puzzle yerleşti. Karşıma çıkan doğru sesleri, doğru görüntüleri, doğru sözleri, doğru kişileri hep o puzzele oturttum. 

Hayat insanın karşısına çıkarıyor herşeyi.. Neyi, kimi, nasıl seçeçeğin sana kalıyor.. 

2 yorum:

  1. Çocukluk anıları ve yaşamın yalın gerçekliği . İnsan, benim başıma gelmez diye düşünmememli er ya da geç gelmez sandığımız;hastalık, ölüm, aşk sevgi. Yaşadığımız sürece bizle beraber. Sevgiyle kalın

    YanıtlaSil
  2. Evet, yaşam herşeyi çıkarıyor karşına.. Mühim olan bi kenarından yakalamak.. Sizde sevgiyle kalın..

    YanıtlaSil