Sayfalar

1 Şubat 2021 Pazartesi

Bayan Susi 90 Yasinda

Bayan Susi ve ben 31.01.2021

Cuma öğleden sonra telefonum çaldı. Ekranda Bayan Susi yazıyordu. Şaşırdım, birazda korktum. Son zamanlarda artık o gözleri çok iyi göremediği için arayamıyor, genelde ben arıyordum. Telefonda sesi çok mutlu geliyordu ve dedi ki; evet iştesin seni çok meşgul etmeyeceğim, ama senin için bi şey aldım, onu gelip alabilir misin? Bugün gelemem, belki yarın ama en geç pazar gelirim, dedim. Fazla da bekleme çünkü çok beklemeyecek bir şey, dedi.


Cumartesi bütün gün yağmur yağdı. Öğleden sonra bayan Susi’ye gitmeye karar verdim. Bi şey götürmek istiyordum ama ne? Aynı gün alişveriş yaptığım Türk bakkalında simit gördüm. Taze ve sıcaktı henüz. Eminim daha önce hiç yemediğine.
(Ninem aklıma geldi simidi alırken. En son ninemi ziyaret ettiğimde, ben hiç külahta dondurma yemedim demişti. Kuzuluk termal tesiste hamamda bi güzel yıkamıştım, saçlarını taramıştım ve dışarda restorana oturmuştuk. Sonra külahta dondurma söylemiştik nineme. Bi eliyle külahı tutarken, diğer eliyle dondurmanın önüne elini siper etmişti utancından.)
Birde aynı gün instagram yemek.com sitesinden görüp ıslak brovni yapmıştım. Tatlı sevdiğini biliyorum. Birde onu koydum sepete, giyindim kuşandım büyükannesini ziyarete giden kırmızı başlıklı kız gibi, Bayan Susi’ye gittim. Kapı her zamanki gibi açıktı. Ben yinede zile basarak girdim içeriye. Bu sefer zili duydu, beni karşıladı. Girer girmez konuşmaya başlar. Her zaman anlatacağı bi şeyleri vardır. 1 dakika bike sessiz kaldığımızı hiç görmedim. Bu sefer ilk girişimde, senin paketini getireyim, balkona koydum soğuk olduğu için deyip balkona yöneldi. Elinde kağıt poşette çok güzel bir hediye paketi verdi. Alla alla dedim, düğün değil bayram değil, bayan Susi beni niye öptü:) ben ona götürmüşüm bir simit, o bana vermiş daha paketinden belli çok daha güzel Bi şey?
Meğer daha önceki ziyaretlerimden konuştuklarımızla aklında kalan bi şey olmuş. O da şu; demiştim ki; bizim yaz aylarında bir resim sergimiz olmuştu, orada aperitif yiyecek ve içecekler vardı, bunlardan biri de İsviçre’nin meşhur “hobelkäse“ rende peyniri vardı. Ama hiç birimizde o rende yoktu, demiştim. Bende var, ne zaman ihtiyacın olursa alabilirsin, demişti. Bende teşekkür etmiştim. Ama ondaki rende çok hoşuma gitmişti. Günümüzde artık o klasik ahşap rende hiç bir yerde yoktu. İçten içe o rendeye taliptim. İçimi okumuş olmalı bu bayan Susi. Nasıl mutlu oldum anlatamam, bunu hissetmek lazım. Nasıl aklında kalmış böyle bi şey, en çok buna şaşırdım. Ve nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim. Kucaklayamadım, öpemedim pandemiden dolayı. Avuçlarımı sıktım, gözlerimi kapattım, çok çok çok mutlu olduğumu, nasıl teşekkür edeceğimi bilemediğimi, söyledim.
O benden mutlu, ben ondan mutlu ışıl Işıl gözlerimizle bakıştık sadece kucaklaşamadan.

Aç şu şarabı içelim, dedi. Tirbuşonu verdi elime. Mantar tıpalı açmak öyle kolay değil 89 yaşındaki bi kadın için. Dedim ki; sen bu şarapları açabiliyor musun? Evet, henüz açabiliyorum ve açabildiğim için demekki bu şarabı içebiliyorum, eğer bir gün açamazsam o zaman şaraba veda etmeliyim:) dedi:) gülümsedim.

Şaraplarımızı tokuşturduk. Birden bire aklıma onun doğum günü geldi. Bunca zamandır tanışıyoruz, doğum gününü bilmiyorum. Madem o bana durup dururken bi hediye yaptı, bende en azından onun doğum gününde bi şeyler yaparım niyetiyle dedim ki; Susi senin doğum günün ne zaman? Garip bi gülümseme kapladı yüzünü. Bunu söylememem lazım, dedi! Yoksa bugün mü diye aklımda şimşekler çaktı. Nasıl ya? Onun doğum günü, hediyeyi alan ben mi? Diye bi sürü düşünceler geçti aklımdan. Sonra, madem sordun o zaman söyliyeyim, yarın dedi. 31 Ocak. Öyle mi?? Diyebildim sadece..

Bugün pazar. 31 Ocak. Bugün telefon açmadan sürpriz yapmak istiyorum Bayan Susi’ye. Ama dün öğrenmişim doğum günü olduğunu. Bugün pazar. Bi şeyler yapmalıyım. Bizim oğlanlara soruyorum açık bi yer var mı diye. Evet, diyorlar, gar açık ve gardaki tüm dükkanlar. Yani çiçekçiler, pastacılar, ve diğerleri.. Öğleden sonra yürüyüş sonrası atlayıp doğru gara gidiyorum. Önce çiçekçiye, diyorum ki, 90 yaşına giren bi kadına çiçek almak istiyorum. Satıcı bana seçenekleri gösteriyor. Kare bir cam içinde canlı ve renkli güller var. 90 yaşında ise kırmızı olmasa daha iyi olur, ama beyaz da olmasın çünkü beyaz gül ölümle anılır, diyor. O öyle deyince aman diyorum beyaz olmasın o zaman, kırmızıda... oysa en canlı onlar görünüyor gözüme. Uçuk pembe olanı alıyorum bu sefer. Sonra Sprügli çikolatacısına gidiyorum. Minik “Luxemburgerli”ler alıyorum. Orada taze yapılıyor ve 3 gün içinde tüketilmesi gerekiyor. Türkçesi “makaron” diye geçiyor. Oranın makaronları efsane.. Tatlıyı sevdiğini biliyorum çünkü.

Saat 16 gibi vardım kapısına. Bu sefer telefon etmedim, güya sürpriz yapacağım. Kapı zilini duymazsa telefon edeceğim. Zile bastım. Hiç ses seda yok. Sonra kapı kolunu aşağı indirip açmayı denedim. Evet, kapı açıldı. Girdim içeri. Mutfak kapısı kapalı. Doğruca salona gittim. Derin uykuda. Kedileri kaçıştı beni görünce. Eğildim, siyah maskemi indirdim, kolunu sıvazlayarak sessizce Susi, Susi diye fısıldadım. Uyanırsa ne ala, uyanmazsa paketimi bırakıp gidecektim. Ama hemen uyandı gülümseyerek. Doğum gününde seninle kadeh tokuşturmaya geldim, dedim. Dün öğrendin dimi, ama bunu unutabilirdin, dedi. Ama unutmadım, unutamadım dedim. Kalktı, yine mutfaktaki minik yuvarlak masaya konuşlandık. Bi saatliğine gidiyorum, bi bakmışım 3 saat geçmiş aradan. Bu hep böyle oluyor.

Nasıl entellektüel bir kadın, konuşurken alıp seni götürüyor yaşadığı yıllara. 20 li yaşlarında yani 1950 li yıllarda sırt çantasıyla deniz yoluyla Amerika’ya gitmiş. Zaten o yıllarda ana dili dışında İngilizce ve Fransızca yı da lisede öğrenmiş. Benim okulum yabancı dile çok önem veriyordu, diyor. Çok mutluyum o lisede okuduğum için, dedi. Hangi lise, okul nerdeydi dedim? Weisenhausplatz, kız lisesi dedi. Şimdi karışık lise oldu dedi. Gülümsedim, biliyor musun bizim çocuklar da o liseden mezun oldu dedim. Çok mutlu oldu.

Düşünüyorum da, ben daha doğmamışım, bayan Susi genç bir kız, üç dil biliyor ve dünyayı gezmiş, eminim elinde dondurması yalaya yalaya, ninem ölümüne yakın hala utanarak ve ilk kez dondurma yemiş 2005 yılında. Yıl olmuş 2021 ben hala ikibuçuk dil. Ve bazı Avrupa ülkeleri ve Türkiye’den dışarı çıkmamışım? İki yıl önce kuzey Afrika Fas gezisini saymazsak!
Eee doğduğun ev kaderindir diye boşuna dememişler, ben doğmuşum Mudurnuda, o doğmuş Bern’de. Ama bi şekilde hayat ağlarını örmüş yıllar sonra yaş farkına rağmen tanış olmuşuz, arkadaş, dost olmuşuz. Bu çok güzel. Ben ona çocukluğumu anlatıyorum, o bana gençliğini. Çok enteresan geliyor birbirimize hayatımız.

Din konusuna giriyoruz. Dine inaniyor musun? diyorum. Hayır, diyor. Dünyada iyilik ve kötülük var. İyi insan olmam için dine ihtiyacım yok, ben sadece iyi bir insan olmaya çalıştım, diyor.
Bu konuda aynı düşündüğüm için kendimi ona daha yakın hissediyorum.

Seviyorum Bayan Susi’yi. Onunla geçirdiğim zamanı, dünya görüşü, tecrübeleri, bilgisi, resim sanatına ilgisi. Çok şey öğreniyorum ondan.

Bugün 90 yaşına girdi. Umarımla daha sağlıklı uzun yıllar yaşar.







14 yorum:

  1. Mutlu yıllar Bayan Susi:)

    YanıtlaSil
  2. Sağlıklı bir ömür diliyorum bayan Susi'ye... Sen ilk anlattığından bu yana kanım ısındı, senin anlatımından belki de ♥
    Öpüyorum ikinizi de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bayan Susi sahane bir kadin da ondan:) Selamlarinizi iletiyorum, tesekür ediyoruz sana canim:)

      Sil
  3. Ayyyyy Susi'yi ziyaret ettik yine hep birlikte! Nasıl iyi geliyor bu yazılar bana bir bilsen. Sanki Susi benim tanıdığım, benim yakınım biri! Nice mutlu yıllarınız olsun... Birlikte!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanirim bu blog Bayan Susi ile anilarima dogru evrilecek:) Kayda deger baska da yaptigim bir sey yok zaten bu günlerde. Bana da cok iyi geliyor onu ziyaret etmek. O artik hepimizin Susi'si:)

      Sil
  4. Ne güzel, ne güzel! Sağlıklı yılları olsun ♥ Bayılıyorum dostluğunuza.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tesekkür edrim Sezer, ben de cok mutluyum onunla dostluguma.

      Sil
  5. ahh yine çok sevdim yazını!

    YanıtlaSil
  6. Mutlu yıllar Bayan Susi, iyi ki varsın.

    YanıtlaSil