Sayfalar

26 Şubat 2015 Perşembe

Din, dil, ırk fasa fiso.. Polis heryerde aynı polis..

Henüz her sey belirsizken, süphe duymak, belli oluncada duyulan
o süphe duygusu yerini utanca birakmasi.. kötü..
Sadece ülke değil, bütün dünya ülkeleri polis devleti olmuş!! Yetkileri çoğalmış, kontroller sıklaşmış. Tamam, halkın huzuru için yapıyorsunda, ama herkesede şüpheyle bakmak neyin nesi? Bu güvensizlik, bu şüphe, herkesi suç unsuru görmekte ne? Tamam, hadi şüphelendin, kontrol ettin, bir şey çıkaramadın, işin bokunu niye çıkarıyorsun? Halkın huzurunu sağlayalım derken ailelerin huzurunu niye kaçırıyorsun?  
Bundan iki hafta önceydi. Bizim gençlerden biri arkadaşları ile konsere, daha sonrada birlikte, onun değimi ile, takılmışlar. Buraya kadar normal. Eve mi hapsolsunlar? 19 yaşında delikanlılar! Gecenin 4 ü falan. Üstelik baba arabası ile. Bize göre buda normal, çünkü biz biliyoruz nerede olduğunu. Tamam polis için normal olmayabilir, bu yaşta bir genç, bu arabayla, "ahır" denilen onlara göre uygunsuz bir yerden, (bütün dünya gençlerinin takildığı bir yer, biraz anarşist, biraz sosyalist, isviçrede gibi bir yerde ne kadar sosyalist olunursa, o kadar yani, bizde biliyoruz kapitalizmin pençesine takılacaklarını, ama birazda olsa insanı duygularının törpülenmesi için oraya gitmelerinde bir sakınca görmüyorum) çıktığı için şüpheli olarak durduruluyor.  Buda normal. Kimlik kontrolü, alkol testi yapılıyor, bir şey çıkmıyor. Spor yaptıkları için zaten alkol almıyorlar, ha hiç akol almıyorlar mı? Alıyorlar, birlikte içiyoruz mesela, veya herhangi güzel bir ortamda, nasıl diyorsunuz "sosyal içici":) ama araba kullanırken asla kullanmıyorlar. Alkol almak istediklerinde zaten arabasız gidiyorlar. Neyse konuyu saptırmayım, polis bir şey çıkmayınca şaşırıyor olmalı, gözlerine işik tutuyor. Göz bebekleri hoşuna gitmiyor bu sefer. Yorgun bakıyorsun, kesin uyuşturucu aldın sen diye suçlayarak, bir hastanenin adli tıp merkezine götürülüyor. Kan ve idrar testi yapılıyor.. Bütün veriler negatif gösterirken, adı konulamayan bir şeyin positif olduğu söylenerek ehliyetine el koyuyorlar. Ertesi gün bize anlatıyor olanları. Önce dinliyoruz, ve ona güvendiğimizi söylüyoruz. Ama içimizde küçükte olsa bi şüphe doğuyor. Bunu hissediyor aslında. O akşam ot içilen bir yerde olduğunu ama kendisi içmediğini söylüyor. "Aslında" inanıyoruz ama o küçük şüpheyi hissediyor olmalı. Dayısı ile yazışıyor. Ona anlatıyor herşeyi. Bana en çokta annem ve babamın inanmaması zoruma gitti, diye dert yaniyor. Dayı beni arıyor, "ben ona güveniyorum", diyor. Bende güveniyorum, ama.. Iste o "ama"yı polisler işliyor beynime. Ulan oğluna mı güveniyorsun, polise mi demezler mi? Yine burada ebeveyn duyguları ağır basıyor, ve diyor ki, ya meraktan denediyse, ya yaptıysa? İşte bizim bütün bu duygularımız ona geçmiş olmalı ki, kırgın gibiydi biraz. 8-10 güne kadar yazılı bilgi gelir size demişler. Artık sustuk, hiç komuşmuyoruz bile bu konuyu. Ama arada bi soruyor, posta gelmedi mi? Ehliyetimi neden göndermiyorlar? Ben bir şey yapmadım... Git gide ona olan güvenim dahada artmaya başlarken, kendi içimde utanmaya başlıyorum.  Sevmiyorum işte bu polisleri, hiç sevmeyeceğimde falan diyor. Sakin ol diyorum. Haklı olduğun ortaya çıkacak elbet diyorum. Bekleyelim. 2,5 hafta sonra bir mektupla, ehliyetini geri iade ediyorlar. Mektupta yazılan şu; adli tıp raporuna göre bütün testler negatif. Ne alkol, ne uyuşturucu bir madde bulunamadı. O yüzden polis raporu gelene kadar geçici olarak ehliyetinizi iade ediyoruz.. ?!?!?!.. Nasıl geçici olarak. Trafik kuralı ihlali yok, alkol yok, uyuşturucu yok, hiç bir şey yok! Ne demek polis raporu gelene kadar geçici süre ehliyetinizi iade ediyoruz? Hayır, daha ne suçu olabilir? Yabancı oluşu mu? Gecenin bi saati araba ile trafikte oluşu mu? Neyle suçlanacak çok merak ediyorum. Aslında biliyorum, bi şey yokmuş, verdiğimiz bu rahatsızlıktan dolayı özür dikeriz diyemiyorlar. Bürokratik yazışmalarla, şuradan gelecek raporu, buradan gelecek olan yazıyı bekliyoruz diyerek zamana yayıp, yumuşatarak kırgınlığımızı kırmak istiyorlar. 

Ne oldu şimdi? Şüphe şüpheyi doğurdu. Halkın huzuru derken, evdeki huzurdan eksik kaldık. Hadi biz duygusal bi tepki verdik, diyelim ki, ailesi ile arası olmayan bir ana baba olsaydı, ve oğlunu suçlayıp, daha kötü müdahaleler yapsaydı? Ve o genç kendisine inanılmadığı için, o deli kanı ile daha asi olma ihtimali doğmaz mıydı? 
Ehliyeti geldiği gün, ona bu haberi ben vermek istedim, bunu birazda ruhum için yapmak istedim. Beni yanağımdan öpersen sana tatlı bi şey vericem. Ehliyetim mi? Dedi. Ehliyet tatlı bi şey mi? Benim için evet dedi. Verdim mektubu, aldı sol eline ehliyetini, yukarı kaldırdı, "işte bu, işte buu, yıhuuuuu, kimseye inandıramadım, dedi. O yükseldikçe ben pısarak suçluluk duygusu hissetim. Ben sana inandım aslında, bunu hissetiremediysem çok özür dilerim dedim. Kucakladım sadece. 
Yani öyle bir şey ki; senin olan bir şeyi tekrar kazandığın için seviniyorsun. Ee kaybedilen duyguların hesabı ne olacak? Ha oğlum uyuşturucu kullanmıyormuş, diye sevineyim mi? Oğlumun onuru, ve kendini ispat çabaları??? 

Çok üzgünüm, oğlumdan şüphe duyduğum için çok üzgünüm. Bunu bana yaşatan polise lanet olsun. Avrupa polisi diyordum, biraz daha farklıdır diyordum. Meğer polis her yerde aynı polis miş! Yabancıysan suçlusun. Esmersen suçlusun, hatta daha esmersen daha suçlusun.. 

Ben inanmıyorum artık, devletlerin, din, dil, ırk ayrımı yapmadığına. Yapıyorlar. Yapılıyor. Irkçılıkla sosyal mücadele sürdülüyor güya. Hep fasa fiso. Hala günümüzde çingeneler dünyanın yüz karası, yahudiler çok kötü, öldürülmeli, zenciler" zaten istenmeyen, kürtler zaten şöyle, ermeniler böyle, Avrupa'da ise, pis Türkler, pis yugolar, onlar, bunlar. Ön yargilar hiç bitmiyor. Bu duygulardan asla arınamıyor devletler, ve bu devletlerin polisleri ve bazı insanları!!

Evet, seviyorum bu ülkede yaşamayı, doğasını, şehrini, eğitim sistemini, sağlık sistemini, falan filan. Bizde bunun bedeli neyse ödüyoruz, vergilerin dokdansekiz çeşidini.  Ama inceden inceden yabancı olduğumuzu hissettirmeleri koyuyor insana. Ha, ülkede olsak başka şeyler koyacaktı. Yani insan olarak hiç bir yerde yaşamamayacak mıyız? Biz nereye aitiz? Kimiz biz? Bizimde bu evrende insanca yaşama hakkımız yok mu? 

Oğlum, bu arada senden tekrar özür dilerim.. 

15 Şubat 2015 Pazar

Bez ve çük..

İşte bütün mesele bu, bu ülkede.. 

Herkes çok yazdı, çizdi, konuştu, anlattı uzun uzun. İşin özeti aslında bu iki şeydir.  Biri bez, diğeri çük. Bu ülkede en çok bu ikisi çok itibar gördü. Bez başörter, bez kıç örter, bez en sonunda ceset örter. Cesedi örten bez herkes için eşittirde, yaşarken öyle değildir. O bez parçaları hayatları böldü, çıkardi, kararttı, söndürdü, bitirdi. Başın açıksa, dinsizlikle suçlanırsın. Dekolte giymişsen, zaten aranıyorsundur ve tacizi hakediyorsundur. Hele kahkaha atmak iffetsizliktir.. Hamile kadın zaten sokakta gezmemeli. İşsizlik sorunuda kadınlar yüzünden artıyor, dizini kırıp evde oturmayıp iş aradıkları için, tecavüzcünün kürtaj yaptırandan daha masum olduğu, tecavüze uğrayanın doğurmasını,  gerekirse devlet bakar, çocuğu niye öldürüyorsunuz anneyi öldürün, diyen bu hükümet ve şu andaki yöneticilerinin sözleridir. "Îmâm ossurursa, cemaat sıçar" Ülkede son 5 yılda eskiye oranla kadın cinayetlerinin 12 kat daha fazla artığı söyleniyor. Öyle sözler kullandılar ki, kadınlar için, hem oylarını kabarttılar hem çüklerini. 

Teyzemin bir lafı var, "var onlarda düğme kada bir çük, nereye sokacakar, bilemeyler" aynen öyle. Bunların hepsi, önünde atlama çubuğu ile koşan biri sanıyor kendini. Ama öyle bir şey ki, atlarken öyle erkekler ki, atladıktan sonra çükleri gibi içine kaçmış, ödleri bokuna karışmış, zavallı, korkak, o korkuyla ne yapacaklarını bilemeyen, öldüren,yakan, kesen, biçen erkekler.. Çüklerinin esiri olmuş erkekler. 

Bu yönetim, bu anlayış, bu yasalar devam ettiği sürece, daha çok canlarımız yanacak. Tabiki dünyanın her yerinde sapık düşünceli insanlar var. Hatta "Amerika'da" da oluyor bu tür şeyler, bu yüzden kapamayacağım çenemi! Ama eğitimsiz, dini öne çıkaran ülkelerde neden daha fazla? Beze tapan çükler varda ondan. 

Ressam: Lisa Pappon

Bugün "kadına uzanan eller kırılsın" diyor. O zaman önce sizin elleriniz kırılsın. Ve çekin artık o pis ellerinizi kadınların başörtüsünden, eteğinden, bedeninden.