Sayfalar

Referandum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Referandum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Nisan 2017 Salı

Hiç Umut Biter mi?

Madem resmi olmayan sonuçlara göre çıkıp balkonlarda boy gösteriyoruz, o zaman bir balkon konuşmasıda benim yapmam lazım blog balkonundan. 

İsviçre referanduma hayır dedi bu arada. Başım dik, alnım ak. Ha yurt dışında oy kullanılsın mı? Hayır! Herkes yaşadığı ülke için yaşadığı ülkede  kullansın oy'unu. 
Ama madem böyle bir hak var, gidip kullanalım dedik. Kullandık. Ben gavur olduğum için kullanamadım, ama 4 kişilik bir aileden 3 hayır oyu kullandık. 3 doğru bir yanlışı götürdü:) 

Buradan sürekli %53 hayır çıkacak diye bir oran verdim. Bunu neden yaptım? 
Numan Kurtulmuş gibi "son derece hukuki, sonnn derece demokratik bir referandum sürecinden geçtiğimizden değil. Tamamen, tahminlerimde genel anlamda yanılmadığım için. Hem el kararım, hem göz kararım, hem beyin kararım aynı oranda işler, ve bu sonuçlar beni bir yere götürür, ona göre söylerim fikrimi. Ne zaman bir Pazar'a gitsem, iki, üç, beş kilo bir ürün seçip tarttırsam, elin ölçü mü abla gram şaşmadı derler, yada hiç günahın yok mu, tam çıktı ölçü derler, bu benim el kararımı ölçer. 

Evde, yemekleri ölçü ile değil göz kararı ile yaparım. Pilav olsun, sarma, dolma olsun. Hiç bir sarma içi artmaz. Sarma ve yapraklar aynı oranda çıkar. 

Bir olay hakkında yorum yaparım, o öyle çıkar. Kahin olduğumdan falan değil, çok yönlü düşünürüm, ölçerim, biçerim, tartarım ortalamasını sağlarım. Bu her zaman tutmayabilir ama genelde böyledir. Yukarıda verdiğim oran tamamen içimden geçendi. Hileleri bile içine katmıştım. Fakat YSK nın son anda hukuk dışı bir işlem yapacağını düşünemedim. Neyse ne? Sonuç değişir mi? 12 günlük yasal itiraz sürecinden bir şey çıkar mı? Hayır Türkiyede değişmez. "Atı alan Üsküdar'ı geçti" dedi. Ha, Avrupadan işte AGİT gibi, AiHM gibi kuruluşları dikkate alır mı? Almaz! Ne dedi bu akşam AGİT e, "sür eşşeği Niğde'ye, Niğdeli vatandaşlarım icabına bakar, yada cevabını verir diye bir şey söyledi. 

Bu AGİT ne olaki dedim. AiHM i yıllardır biliyorumda, AGİT i hakkaten yeni öğrendim. Avrupa Güvenlik işbirliği Teşkilatı, uluslar arası bir organizasyonmuş. 57 devlet üyesi varmış. Türkiyede içinde. Yani bu teşkilatın statüsünü tanımış ve imza atmışsın. Çıkarlarına ters düştüğü için tanımıyorum, görmüyorum, bilmiyorum, sür eşşeği Niğde'ye diyorsun. Sen tanı veya tanıma. O raporuna yazar, notunu düşer, tarihe geçer. Avrupa diktatör dediğindede kızarsın. 

Yalan yok, dün çok heyecanlıydım. Bütün gün akşam olsada sonuçları öğrensek dedim. Çünkü çok inanmıştım, hayır çıkacağına. Hile konusunda b planlarının olacağını hiç düşünmemiştim. Yüzde 60-70 hayır veya evet çıksaydı saygı duyardım. Ama hile ile bile resmi sonuçlar neredeyse yarı yarıyaysa ki, bu gayri resmi olarak yarıdan fazla, nasıl mutlu edeceksin bu oranı? Mutlu etmek şeyinde değil, onuda biliyorum ama, peki neden kazanmışlığın mutsuzluğu var suratlarınızda? Hayır merak etmiyorum. Biliyorum, çünkü zor günler bekliyor. 

Dün, çok çabuk bir şekilde sayılan oylara şaşırdım. Sonra üzüldüm. Bugün toparladım yine. Düşündüm, tam tersi olsaydı yani yüzde 51.4 hayır çıksaydı değişen bir şey olacak mıydı? Olmayacaktı. Yönetim onların elinde. İstedikleri şekilde OHAL uygulayıp istedikleri şekilde yönetiyorlar zaten. Bunlarla girilen her seçim kaybedilir, bunu anladım. Ve skandaldır. 

Her olaya iyi tarafından bakmaya odaklı olan ben, belkide böylesi iyi oldu diyorum artık. Tarih böyledir, bazen tokat atar gidişata. Kendine getirir insanı. Kaybedilen bir şey yok. Cumhuriyet falanda elden gitmiyor. Nasıl onlar hiç bir şeyi tanımıyorsa bende onları tanımıyorum ve meşru bulmuyorum.
Umutlu gençler var. Ve genç nüfusun yarısına yakın bir oranı hayır demiş. Umut onlarda. Umut diğer yüzde 49 da. 
Can çıkmadan umut bitmez. Bitememez. 




16 Nisan 2017 Pazar

Heyecandan Geberecemmm..

Bu karikatürü bir arkadasim gönderdiginde,
 16 Nisanda ben, diye cavap vermistim..
Çok heyecanlıyım çoook. 16 Nisan referandum sonucu beni çok fena heyecanlandırıyor. 
İyiki Paskalya tatilimize denk geldi. Perşembe akşamından beri tatile girdik. Taa Salı'ya kadar. Yani Pazar akşamı geç saatlere kadar referandum sonuçlarını izleyebileceğim. Ve sonuca göre ertesi gün ya mutlaktan uçacağım, ya da mutsuzluktan gebereceğim. O derece yani. 

Bu bir parti seçimi olsaydı eğer,  gerçekten heyecan yapmazdım. Al birini vur ötekine bir hükümet ve muhalefet var. Bu başka bir şey. Abartıyor olabilirim, ama bu bir kurtuluş savaşı gibi bir şey. Cumhuriyete sahip çıkmak bu. Geleceğe sahip çıkmak. Tamam o ülkede yaşamıyor olabilirim, burada keyfim gıcırda olabilir. Ama o ülke beni ilgilendiriyor. Çünkü atalarım o ülkede yaşadı, sevdiklerim orada yaşıyor, ve ben aşığım o ülkeye. Doyduğum yer buras olabilir, ama doğduğum yer orası. Özlediğim yer orası. Çocukluk anılarımın saklı olduğu yer orası. Rüyalarım bile o ülkede geçer benim. 

Bugün beni duygulandıran şey ise, ikameti doğduğu yer olan, ve sadece orada oy kullanabileceği için, şartlarını zorlayıp  700-1000  km uzakta olan öğrenci kızlarımızın sırf oy kullanmak için doğduğu yere gelmeleri oldu. Milli bir seferberlik var sanki. Herkes ülkesine, cumhuriyetine, demokrasisine ve geleceğine sahip çıkmak için bir sınava girecekçesine, Sınava çok sıkı hazırlanmışcasına bir halk var sanki. En azından benim çevremde gözlemlerim bu yönde. O yüzden umutlarım, heyecanım çok yüksek. 

Ha bu arada iki ay önce falandı, işte referandum başlangıcıydı, o zamanlar referandum sonucu için oran vermiştim. %53 hayır çıkar diyordum; ki bu oranın bugün çok daha fazla olması lazım bence. 

Hani çılgın Türkleriz ya biz, ne yapacağımız hiç belli olmaz.. 

Hepimize #hayır lı yarınlar diliyorum. 
Heyecandan nasıl uyuyacağım bu gece bilmiyorum. 


2 Nisan 2017 Pazar

Hoş Gelişler Ola, Nisan 2017...

Nisan 2017
Var var. Benim hala umudum var, güzel şeyler olacağına dair. 

Sabah güneşi pencereden sızıp yatağa seriliyor. Kedi gibi kıvrılıp koyun koyuna yatmaya devam ediyorum 
güneşle. Bir kaç tane mesaj düşüyor telefonuma peş peşe. "Onaltı Nisan referandumunu iptal etmiş Tayibağa, hadi geçmiş olsun" yazıyordu ilk mesajda.. Nasıl yaa, diyerek doğruluyorum yatakta. Yurtdışında insanlar 9 Nisandan beri oy kullanıyorlar, insanlarla alay mı ediyor bunlar, şimdiye kadar neden iptal etmemiş o zaman diye  aklımdan bir sürü şey geçiyor. İptaline sevinemiyorum bile. Bugün bizim evin ahalisi konsolosluğa gidip oy kullanacaktı, diyorum kendi kendime. Taki alt alta gelen mesajları okuyana dek. Sonra abimin 1 Nisan şakası yaptığını öğreniyorum. Yine sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum. Fakat şakayı inandırıcı ve bu Nisana yakıştığını düşünüyorum. 

Bir kaç saat sonra eşim arıyor, Deniz ve Taylan gelirken benim siyah ceketimi getirsinler, birde nüfus cüzdanlarını getirsinler derken, abimin yaptığı şakayı eşime yapmayı düşünürken anında uyguluyorum. Tamam getirsinlerde, seçim iptal olmuş, diyorum. Yok o burada değil, Frankfurt'ta bir sandığı iptal etmişler diyor. Hayır, o başka, genel olarak 16 Nisan seçimlerini iptal etmişler, sosyal medya çalkalanıyor, duymadın mı, diyorum. Hadi canım, gerçekten mi, diyor? Evet diyemiyorum, 1 Nisan şakasıymış diyorum. Gülüyor. Oda benim gibi önce inanıyor. 

Evde, gençlere tekrar tekrar hatırlatıyorum, mühürü nereye basacağınızı heyecandan şaşırmayın ha, diyorum. Sonra "karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar" türküsünü söyletmeyin bana diyorum.  Evet'e bascaz işte diye şaka yapıyorlar, şakası bile kötü diye onları uyarmaya devam ediyorum. Beyaza sakın dokunmasın o mühür, ve hemen kapatmayın, tercih damgası karışmasın, kurumasını bekleyin, diye tembihliyorum. Onlar konsolosluğa, ben temizliğe girişiyorum. Balkonda ilk kahvemi içerken, her yıl yeniden yeşeren ağacın hala kuru kaldığı dikkatimi çekiyor. Arsız ve dikbaşlıydı. Kışı geçirir hep yeniden yeşillenirdi. Bazı dallarını kesip kuruyup kurulmadığına bakıyorum, kuru ile yaş arası, ama daha çok kuru gibi olduğunu görüyorum. Üzülüyorum, ama yinede umudumu yitirmiyorum. Belki uyanır, belki yine yeşerir diye umutluyum. Zaten kendi kendine var olmuştu koca saksıda. İki metreye yakındı boyu. Tek maksadı yeşillikti. Su veriyorum habire. 

Havalar çok güzel uzun süredir. Kazma kürek yaktırmadı Mart. Birden bire geldi bahar. Burada bahar Rosengarten tepesinden başlıyor. Kent ile Rosengarten arasındaki bayırda Japon kiraz çiçekleri açıyor, öyle güzellerki, hafta içi fotoğraf makinamı alıp, bir sürü fotoğraf çektiğimi, ve o ağaçların altına uzanıp gökyüzüne baktığım an geliyor aklıma. Ağaçların çiçekleri uçan halı misali mavi gökyüzünde. 

Akşam yemeği olarak patlıcan kebap yapmayı düşünüyorum. İnternetten tarifine bakarken, bizim gençler geliyor. Kullandık oyumuzu, hayırlı olsun, diyorlar. Deniz diyor ki; tutki bu seçim %51 e %49 oldu, neredeyse yarı yarıya, insanların yarısı mutlu, yarısı mutsuz, Ee sonra diyor. Seçim sonuçları adil ise, çoğunluğa saygı duymak lazım, yoksa "ortalık karıştı, düzen bozuldu" türküsünü çığırırız diyorum. Böyle oylamalarda fark çok büyük olmalı diyor. Aynı fikirde olduğumu söylüyorum. Eğer mantıklı ve bilinçli seçmen sandığa giderse oran yüksek olur diye tahmin ediyorum. Biz vatandaşlık görevimizi ve hakkımızı yerine getirdik, şimdi umutla 16 Nisanı bekliyoruz. 

Patlıcan Kebabı için hemen ötemizde olan Türk bakkalına giderken papatyaları görüyorum. Onlarda "Hayır" diye bitmişler topraktan sanki;)) yada ben öyle görmek istedim, bilemiyorum. 

İlk kez yaptığım patlıcan kebabım çok beğeniliyor. Cacık ve pilavda yapıyorum yanına. Yemekten sonra gençler Cumartesi gecesini değerlendirmek üzere çıkarken çorap arıyorlar. Bugün çamaşır günüm. Otuz çift çorap yıkandı kurumaya bırakıldı. Bu sefer birbirini özleyen tek çorapları biriktirdiğim torbayı döküyorum yatağın üzerine. Oradan bir düzine çorap çıkıyor. Kalan tek çorapları yeniden torbasına koymadan önce bir çorapta 16 rakamını görüyorum. Gülümsüyorum. Nisan ayının ilk gününde karşıma çıkmasına bir sürü anlam yüklüyorum. 

Umutsuz olmadım hiç. Güzel olacak herşey diyorum. 

Doğduğum ay diye demiyorum, çok severim Nisan ayını. Bir uyanış, bir diriliş gibidir. Birazda anarşisttir. Kafasına göre takılır. Ama yaz mevsimine Nisandan geçilir.. 

Bir kac fotograf yasadigim kentte bahara dair..






12 Mart 2017 Pazar

Yeter Artık Bölmeyin. Birazda Toplayın.

Kısaca içimi döküp gidicem. Bugün olanlarla ilgili. Hani şu ikide birde Avrupa kapılarına dayanan politikacilarla ilgili. Adamlar gelmeyin, ülkemizde referandum propagandası yapamazsın diyor, bunlar biz geliriz, hadi sokmayın bizi içeri dünyayı başınıza kaldırırız diyorlar. Yani sırf inatlaşma, bir güç gösterisi, bir sidik yarışı. Sonrada mağduriyeti oynama. Kimileri bunun danışıklı dövüş olduğunu söylüyor. Valla Çavuşoğlunun açıklamalarını dinleyince hak verdim, danışıklı dövüş olmasa bile bir mağduriyetten oy kazanma çabalarına. Milli duygular üzerinden.

Bundan önceki seçimlerde evet geldiler, konuştular. Ben o zamanda yadırgamıştım. Avrupa'da sadece Türkiyeliler yaşamıyor. İtalyanlar var, İspanyollar var, eski Yugoslavya ülkelerinden olanlar var. Hiç bir ülke liderleri, bakanları seçim propangandası için başka ülkeye gittiğini hiç görmediğim gibi, zaten Avrupa ülkelerindede kendi seçimleri için meydanlarda konuştuklarınıda hiç görmedim. Ne seçim otobüsleri, ne ses, ne göz kalabalığı. Tv lerde karşılıklı tartışılır sisayet programlarında, birde her parti kendi seçim bildirgesini da
ğıtır, insanlar okur, gider seçimimi yapar. Birde oy'unun peşinde olmaz kimse durmaz Ne trafolara kedi girer, nede oylar çalınır. Güvenir insanlar, siyasetciler birbirine.

Siz niye geliyorsunuz? Gelmeyin. İletişim çağındayız, ve her gün görüyoruz zaten sizi heryerde. Tv ler sizden geçilmiyor. Buna rağmen biliyoruz #hayır diyeceğimizi. Evet diyenlerde biliyor, hayır diyenlerde. Gelmeyin buralara. Germeyin bizide germeyin. Sizin bu EGO'larınız, o ülkelerde yaşayan bizleri , bölmekten başka bir işe yaramıyor. Ha belki sizin ma
ğdur politikaniza yariyor. Fakat zarari daha büyük. Evetçiler, hayırcılara düşman ediliyor, ve yetmezmiş gibi ve aşırı sağcı nazileri üzerimize salıyorsunuz. Türkiyede bölecek bir şey kalmadı, şimdi Avrupa'ya mı geldi sıra? Böyle bir krizde bir ölen olsa sorumlusu kim olacak? Nisanda bitecek bu seçim, fakat biz burada yaşamaya devam edeceğiz, Türkiyeli olarak ve o döküp kırdıklarınızla. Ya sonra? 
Foto alinti.
Şu ara kendimi anası babası sürekli kavga eden, korkudan bi kenara pısmış bir çocuk gibi hissediyorum.