Sayfalar

Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2017 Perşembe

Yeni Kitabım, Challenge #3

Bugünkü soruda pek bi eğlendim ben. Şakası bile güzeldi. Ay birde gerçek olsa yerlere göklere sığamam herhalde😀

Sonik Hanimin hazırlayıp sunduğu challenge sorularından üçüncüsü; 

Hayatın bir kitap/Film olsa türü ve adı ne olurdu?

"Hayatımı anlatsam roman olur" deriz ya., aha işte fırsat. Koy bakalım adını/türünü, şakacıktanda olsa? Çok kolay gibi görünsede sorular, düşündürmüyor değil hani?

Düşünüyor gibi yapsamda aslında biliyorum, daha janjanlı bir şey bulabilir miyim diye pek düşündüm. Düşündüklerimin hiç biri aklımdakinin önüne geçemedi. Zaten ilk akla gelen her zaman en doğru olanı değil midir?

O da şudur;

"Bereli Heidi"

Her iki anlamda bereli olabilir? Onuda okuyarak veya izleyerek öğrenecekler artık. Türü, kitapsa "roman", film ise sosyal içerikli, komedi/drama olurdu.

Afiş/Kapak bile tasarladım bugün, baaaaaaak😀

7 Mayıs 2016 Cumartesi

Kör Topal, Challenge devam.. 21, 22, 23, 24, 25.


Challenge herkes kör topal devam ediyor bir şekilde. Top yekün birden bitiren iki kişi gördüm. Onun dışında günlük devam edenler bile fire verdi. Ama bitirmeye gayret edenlerdenim. Aslında güzel.. Herkes istediği zaman ve istediği gibi yazabiliyor.. 21. Güne gelmişiz ve geçmişiz bile. 5 soruya cevaplarım.. 

21. Sizi güldüren 5 kelime ya da söz öbeğini listeler misiniz? 
Tabi ki; 😀
1)
Yıllar önce teyzemle bir diyaloğumuz:
Bir gün teyzemdeyim. Balkonda oturuyoruz. Eniştem falanda var. İşte sohbet ediyoruz.  
Teyzem: Bakele, hani bir E. Vardı, o napıyo? ben çok sevdiydim o kadını. 

Ben: şu aralar pek iyi değil.. 

Teyzem: niye gızz?

Ben: eşinin romantik olmayışı, elele yürümemesi gibi şeyler üzüyor onu.. 

Teyzem, löyle bir burun kıvırdı, göz bebeklerini yukarı çevirdi, yanında oturan kocasına dönerek dedi ki; Y. Versene elini!.. Verdi eniştem elini.. " aha tuttum elini, ne var elinde, sıçtum eline" dedi.. 
Bu olay belki 20 yılı aştı, ama çok hala güleriz. Bunu Laz şivesi ve mimiklerle anlatınca elbette çok daha komik oluyor. 

2) önemli bir şey anlatırsın, anlatırsın, karşındaki durur durur der ki; "ne deyysıın?" Çok gülerim.. 

3) " bok üzerinden sineği kaldıramaz" deyimine gülerim. Bizim oralarda beceriksiz insanlar için söylenir.. 

4) 
Biri diğerine telefon açar, yanlış olmuştur. Açan kişi "gapat gapat" der ya, buna çok gülerim. Sanki kendi kapatamıyor:))

5) yıllar önce bir karikatür görmüştüm, hiç unutamam. Ve hep gülerim. Şu; iki kara çarşaflı kadın karşılaşır, birinin sadece gözleri açık, diğerinin gözleri ve burnu. Sadece gözleri açık olan, diğerine der ki; Ooo, Fatma! Bakıyorum yazı getirmişsin!😂
Daha bir sürü varda, 5 le sınırlandırmak gerek. En çok kızkardeşim Serpil'le gülerim. O bizim guldürük makinamız:) ne zaman buraya gelse karın kaslarım gelişirdi gülmekten, yemin ederim.. Onun beni güldürdüğü bir gece erken doğuma gitmişim ben gülmekten!  Sen ne diyon?  Öyle böyle değil. Gülmek bizim işimiz, ağlamayıda iyi biliriz gerçi. O bir damla hep akmak üzere hazırdır zaten.  Belkide soytarılığımız oradan geliyor, o yaş akmasın diye!! Ama ne yaparsan yap, akacağı zaman akıyor. Hani bir deyim var, ilk soruya dahil olabilir, " ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla" ne kadar komik görünsede aslında acıklıdır.:) evet ben bir sidik damlasına bile acıyan biriyim😀 


22. Sahip olduğunuz en kıymetli şey nedir? Neden kıymetli?

Şöyle bir düşünüyorsun bu soru karşısında. Farklı yaş gruplarının farklı cevapları olabilir bu soruya. Ergen olaydım cevabım farklı olurdu. Ee şimdi olgun bir yaş için en önemli şey tabiki sağlığım. Evet, klişe.. Ama geniş düşündüğünde o kadar önemli ki.. Sağlık olmadan ne kadar kaliteli yaşayabilirsin ki? Çok paran olsa bile! 
Sahip olduğum en değerli şey, çocuklarım diyeceğim ama onlarda artık benim değil, evrenin. Kocam mı? Saçma. Nasıl bu benim diyebilirim ki? Herkes kendinin. Bu yüzden bana ait ne var, düşünüyorum? Hiç bir şey gelmiyor aklıma kendimden başka. Ve ben kendimin sahibiyim.. O yüzdem kıymetliyim.. Kendimi severim, bazen itin götünede sokarım, o başka. 

23. Yaparken heyecan duyduğunuz bir şeyden bahseder misiniz?

Yaparken heyacan duyduğum şey?? Hmm en son Sezen konserinde heyecanlanmıştım, biliyorsunuz:) bayada abartmıştım!! 
Ama bugün aklıma şu geldi, biz bir ara ruh çağırmaya başlamıştık. O dönem neredeyse her akşam yapıyorduk bunu. Hiç inanmadığımız bir şeyi yapıp, ve o fincanın harflere gidişini gözlemlemek beni çok heyecanlandırırdı. En çokta kimin ruhunu çağırırdık biliyor musunuz? Deniz Gezmiş'i. Hemen gelirdi. Nerden anlardık? Yakınlarımızı çağırdığımızda fincan çok ağır hareket ederdi, ne zaman Deniz Gezmiş'i çağırsak, sanki bizi bekliyor gibi hızlı hızlı giderdi harflere. Bazen okumakta zorlandık. Çok heyecanlıydı o günler. Her gece sabahlara kadar yapardık bunu. Bir bardak çay isterdi bizden. Ama içemezsin ki, derdik.. Olsun, sembolik olarak dursun derdi. O masada bir bardak çay hep onun için dururdu. Ne günlerdi be?  Yıllar oldu böyle bir şey yapmayalı.. Hakkaten çok heyecanlı oluyordu, o ruhu çağırma hali.. Birazda komik. Sanki hastanede bir doktoru çağırır gibi, " sayın Dr. Bilmemne, lütfen dahiliye, sayın Dr. Bilmemne!!  gibi,"ruhlar aleminden Deniz Gezmiş, ruhlar aleminden Deniz Gezmiş, lütfen gelir misin, geldiysen, evet'e gidermisin?  Diye tekrarlıyorduk ya, o anda bir gülme krizi.. Ve bir anda fincan hareket ediyor ya, nasıl bir ciddiyet, nasıl bir korku çöküyor omuzlara, sonra sohbetle rahatlıyorsun biraz. Çok heyecanlıydı.. Ama bu ruhlar alemini hala çözebilmiş değilim!! O bir enerji ama, hangi enerji? Dinle alakası yok. Beyin gücü ile alakalı. Biz bu beyin gücümüzünden pek yararlanamadık ruh çağırmaktan başka.. 


    24. Şuan okumakta olduğunuz ya da son okuduğunuz kitap nedir?

    İtiraf edeyim, ben bir kitap kurdu değilim. Ama sürekli bir şeyler okurum, ama dile getirecek kadar okumam, maalesef!! Ben daha çok film izlerim. 
    En son okuduğum kitap, arkadaşımın Türkiye'den gelirken getirdiği kitap, "Kırmızı Saçlı Kadın". Şimdilerde ise, yeniden "Mudurnulu Fatma Ninen'nin Günlüğü'nü  okuyorum. Mudurnu şivesini çok seviyorum, zaten Mudurnu'luyum, o şiveye uzak kalmamak adına yeniden okuyorum. 
    Yanibasimim fotografi.. radyo caliyor bi taraftan..
    dinliyorum diger taraftan..
    yaziyorum bu taraftan, okuyorum su taraftan.. 

    25. Favori Disney karakteriniz hangisi? Neden? 

    Benim böyle bir karakterim hiç olmadı. Benim çocukluğumda yoktuki evde tv. Radyo vardı sadece. Orada müzik dışında arkası yarınları veya radyo tiyatrolarını dinlerdim.Sonradan gördüm bu Disney karakterlerini.  Severek izlediğim Tom ve Jerry vardı. Bilmiyorum bunlar Disney karakteri mi?  
    Heidi, Arı Maja, Wicki' idi severek izlediklerim. Çocuklarımın çocukluğunda tekrar onlarla izlemek beni çok mutlu ederdi. Ay bunları yazarken, sanırsın 109 yaşında bir nine gibi hissettim kendimi.. Bu ne ayol? Ben hala Simpson'ları büyük keyifle izleyen biriyim. Diğer soru neydi? Hızımı alamayacağım, geriden geldiğim çelıncı bile bitirebilirim şu an!! 

    Hmmm, diğer sorulara baktım.. Güzel şeyler var. Belki onlarıda bir beş soru halinde çıkarırım. Yada günlük yazarım, bilemiyorum. Ama madem başladım, bitirmem gerek. 

    Radyoda hangi türkü çalıyor şu an? "
    Yüce dağ başında yanar bir ışık, düşmüşem derdine olmuşum aşık. Ağ buğday benizli Zülfü dolaşık, 
    Dividim, kalemim, yazarım...
    ...  
    Aha ben gidiyom, sen hemen ağla, dön ağla, yan ağla... Diyor.. Ve ben hayallere dalıyorum. 

    Diğer sorularda görüşmek üzere.. 

    16 Nisan 2014 Çarşamba

    Imza:Ben / İstanbul tanıtımı





    Bugün "İmza:Ben" kitabının tanıtımı vardı Istanbulda. Katılamadım ben. Bedenen buralarda olsamda ruhen oralarda dolaşıyordum.. Benim canımın diğer yarısı olan Ayça benim yerime oradaydı.. Tüm yetkilerimi ona verdim.. Imza yetkisi bile.. Çalıştığı için gecikmelide olsa gitti.. Bense çok uzaklarda, elimde bir akıllı telefon kaldım twitterlerde, instagramlarda:) #imzaben hashtagı ile bi oraya bakıyordum bi buraya:) bu konularda hakkaten çok akıllı:) tek tükte olsa o hashtagle ilgili yazıları ve resimleri görebiliyordum.

    Sonra Ayça eve geldiğinde bir bir anlattı herşeyi.. Yazar kadınların heyecanını görmüş. O güzel ellerin titrediğini görmüş.. O çok güzel iletişim ve enerjiyi çok yakından hissetmiş.. Imza alabildiği yazarlardan imza almış ve Ayça'dan imza isteyenlerede, kendini tanıtıp benim adıma katıldığımı söylemiş ve oda benim yerime imza atmış. Canım benim.. Buradan tekrar teşekkür ediyorum Ayça'ya. Sevdiğim ve takip ettiğim blogger arkadaşlarımdan imzalar almış. Ve sürpriz olarak, benim yazımın üstüne Doğan Cüceloğlu imzalamış.. Çocuk eğitimi üzerine kitaplarını okuduğum bir yazarın, cocuklarıma yazdığım bir mektubun üzerindeki imzası benim için onur verici bir şey oldu.
    Kitabı hala elime alamadım ama, bu akşam almış kadar oldum.. Imzalı kitabım emin ellerde.. "Birlikte yaptığınız çok güzel bir yolculuk bu, tebrik ederim hepinizi" dedi Ayça..

    Sevgili yol arkadaşlarım, bizler 154 dalı olan kocaman bir ağaç diktik. Birlikte güzel bi iş başardık. Tabi Banu Özkan Tozluyurt ve Esra Aylin Akalın öncülüğünde.. Hepinize teşekkürler..





    12 Nisan 2014 Cumartesi

    "Imza:Ben"



    Şimdiii, nereden başlasam, nasıl yazsam bilemedimki? Ama çok heyecanlandım, çok mutlu oldum, yani bi hoş oldum ben.. 
    Nasıl başladı bütün hikaye? En iyisi oradan başlayayım.. 
    2012 yılından beri belli aralıklarla blog yazılarım oluyor. kendimce bir şeyler yazıyorum.. Sonra blog bloğu açıyor, blog başka kapılar açıyor derken, çok daha kıdemli blog yazarları keşfettim.. Çok daha aktif, çok daha dinamik.. Banu Tozluyurt ve iki arkadaşı bir kitap üçlemesi çıkartmak istemişlerdi. Ben bu kitabin üçüncü ayağına yetiştim. Ilk kitap "Imza:Kızın" ikinci kitap "İmza:Karın" ve sacayağının üçüncüsü ise "Imza:Ben"

    Bu kitapta ise herkes herkese yazabilecekti.. Çocuğuna, arkadaşına, öğretmenine, kardeşine, komşusuna, kendine, çiçeğe, böceğe vs. Bu sonuncu kitapta erkeklerde yazar diye tahmin ediyordum.. Yine 154 kadın yazmış.. Sadece kadın insanlar yazmış. Yazar listesi e-mailime geldiğinde sadece isimleri yazıyordu.. Isimlerinin önüne sıfatları yazılmamıştı.. Oysa hepimizin tanıdığı kadınlarda vardı..?Siyasetten kadınlar, sanattan kadınlar, yazar kadınlar, doktor, avukat, öğretmen kadınlar var, ve onlar sadece kadın, ana, kardeş, komşu, arkadaş yani insani kimliği ile yazmışlar.. Bu hoşuma gitti.. 

    Bu son kitap duyurusu yapıldığında, bende bir şeyler yazmak istedim.. Hemde çok istedim.. Tek sorunum, kime yazacağıma karar veremeyişimdi.. Herkese yazasım vardı. 

    Bu, nasıl ve kimden yana karar vermem gereken zor bir dönmedi.. Gönül isterdiki, arkadaşıma, kızkardeşime, abime, çocuklarıma, bir blog arkadaşıma, yada yada hayatımdaki herhangi birine.. Mümkün değildi tabi.  Eleye eleye iki kişi, hatta üç kişi kalmıştı.. Birine yazsam diğerine haksızlık edecekmişim gibi geldi.. Gönderdim yazılarımı daha doğrusu mektuplarımı.. Sonra bir mail geldi.. Talep çok olduğu için mektuplar seçilecek diye.. Umudumu yitirdiğim anda bir bilgi daha geldi. Kitap destek yayınlarından basıma girmişti. Çok mutluydum.. Kitap bir haftadır kitapçılardaki yerini almış..  Bu tarifsiz bir duygu.. Benimde bir iki sayfaya katkım olmuş olan bir kitap ben öldükten sonrada var olacak duygusu çok güzel..  Teşekkür ediyorum, diğer 153 kadına ve bunun öncülüğünü yapan Banu Özkan Tozluyurt'a ve Esra Aylin Akalın'a.. 

    Hani çocuğun olurda kucağına alamazsın ya, öyle bir şey benim için şu anda.. 

    15 Nisan'da İstanbul'da, 21 Nisan'da İzmir'de kitabin tanıtım gecesi var bütün katkıda bulunan yazar kadınlarla.. Maalesef katılamayacağım. Ama benim yerime İstanbulda yaşayan kardeşim, arkadaşım Ayça gidecek.. Organizasyonun bundan haberi var.. Ayça ile oradaki kitapta yeralan yol arkadaşlarıma selam ve sevgilerimi gönderiyorum.. Ve benim 1 kitap olan telif hakkım Ayça'ya teslim edilecek.. Hepinizin imzasi olursa ne güzel olur. 

    Bu kitabında diğer kitaplar gibi telif hakkı bir yardımlaşma platformuna gidecek.. Bu seferki kitabımız Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı (TÜRGÖKyararına oldu..  Ayrıca bu sesli kitap olarakta mevcut. Bu sesli kitap cd si kitapla birlikte mi, yoksa ayrı mı temin ediliyor, bilmiyorum.  

    Bizler yazarak mum yaktık, TÜRGÖK'e, sizde okuyarak daha fazla aydınlatabilirsiniz o dünyayı..