Radyo dinlemeyi ezelden severim.. Cok severim hemde.. Çocukluğumda evimizde ne bir tv, ne bir teyp, nede plak calar vardi.. Sadece Radyo vardi.. Kırmızı, pilli, kısalıp uzayan anteniyle küçücük bir radyomuz vardı. Elimde radyo ile dolaşırdım sürekli.. O zamanlar sadece TRT vardı.. Büyükçe radyolarda kısa dalgadan polis radyosu, Budapeşte radyosu da dinlenirdi.. Ama ben küçük radyomuzdan sadece TRT dinlemeyi nasil severdim.. TSM, THM, ve hafif batı müziği, sırayla çalardı.. O zamanlardan bir sempatim var türk sanat Müziği'ne. Ne zaman TSM yayını olsa sesini biraz daha açardım radyonun.. Hele bayram sabahlarinda Mustafa Kandirali dinlemek olmazsa olmazlardandi.. Radyo elimde nerelere gitmezdimki? Bahçe sularken, tarlada ekin biçerken.. Ninemin bir tane nazlı ineği verdi.. Sadece kuşluk vakti ve ikindi zamanı otlamayı severdi.. Öğlen sıcağında asla çıkamazdı.. Ve köyün diğer sığırlarına katilmazdi.. Özel, kişiliği olan bir inekti.. Yazları o ineği ikindi zamanı otlatmaya giderken elimde mutlaka o radyo olurdu..
Hiç unutmam, bir gün ilginç bir şey oldu.. Biz abimle o Nazlı ineği otlatmaya götürüyoruz sıra ile.. Ben yanlız gidiyorum, ama abim bensiz gitmiyor.. Tamam birlikte gidelim diyorum, gidiyoruz.. Gider gitmez ben radyo ile birlikte eve kaçıyorum;) bu bir değil, iki değil, bunu alışkanlık haline getirdim, sürekli yapıyorum.. Nasil olsa orda bir inek var, onu bırakıp peşimden gelemez.. Ondan biraz daha hızlıyım, bana yetişemiyor:), Taaa o güne kadar.. Artık nasıl bir hırs ve kin yaptıysa, ben yine aynı yönteme baş vurduğum bir gün, ben kaçarken oda benim peşimden yilmadan koştu.. Bu sefer yakaladı beni.. O güne kadar beni dövmemeyen abim, beni bir güzel dövdü;) neye kızdı anlamadimki? Radyoyu götürdügümemi? Ama abim, benim kadar müzik dinlemezdiki!! Radyo benim hakkımdı.. Hep böyle düşünürdüm ben.. Radyo yüzünden dayak yemiştim.. İlk ve son olmuştu.. Ondan sonra hiç dayak yemedim hiç kimseden..
Radyo ile dostluğum çocukluktan gelir.. Köyümüzdeki ahşap evde bir başka olurdu radyo dinlemek... Akşamları "arkası yarın" olurdu.. Günümüzün dizileri gibi.. Ama radyodan dinlemek, beyninde o seslendirmeleri canlandırmak çok daha doyurucu idi.. Ertesi günü sabırsızlıkla beklerdik.
Yine gece karanlığında, gaz lambası ile oturtulan evimizin penceresinden karsı dagda görünen tek bir ışık olurdu şöyle belli belirsiz.. Hiç gitmedim, hiç görmedim.. Ama hep merak ederdim, kim yaşardı o dağın başında.. Nasil insanlardı onlar.. Acaba onlarda bizi, benim gördüğüm gibimi görürlerdi... Ne zaman şu türküyü dinlesem, "yüce dağ başında yanar bir ışık" ben köydeki pencereden görünen o tek ışıklı dağı hatırlarım.
Radyo ile anılarım çoktur.. Şu anda isviçrede yaşıyorum.. Teknolojinin sunduğu nimetlerden TRT nin app ini indirdim telefonuma.. oda sanal nostaljik görünüyor:))
I-phondan TRT Applikasyonu |
TRT nin bütün kanalları var.. TRT nağme, TRT türkü, TRT fm, TRT 1-2-3-4.. Gündüzleri ve gece yarısından sonra sürekli dinlediğim radyo..
Orada yarışmalar oluyor, türkü adı ve yöresini bilmek gibi vs.. Pazar günleri bir kaç Hafta bu yarışmalara katıldım e posta ile.. Artık umudumu yitirdiğim bir hafta benim adımın açıklanması beni Nasil mutlu etti tahmin edersiniz.. Sonunda bende o nostaljik radyoya kavuşmuştum.. Kendisi küçük, anısı büyük radyoma...
Evet, hayat aksam sefasina güzel güzel:))
Mahmutu yazmamissin:)) ya bu ne kadar güzel bir anlatim,okumasi ne kadar keyifli okudukca bitmesin diye yavaslamaya basliyorum..eline yüregine saglik ablacim..cok ama cokk güzel!!
YanıtlaSilserpil beni costuruyorsun...
SilHayir o olay öyle olmadi,hep kendi dünyandan anlatmissin katilmiyorum...güzel anlatmissin...olay radio degil senin yaptigin beni kandirman....dayagi hak ettin sen;))
YanıtlaSil:] sbi sende kendi dünyandan anlat o zaman. benim bildigim bu..
Sil