Sayfalar

27 Ekim 2013 Pazar

Rheinfall - Rheinau gezim..

Rheinfall-Isvicre
Uzun zamandır yapmak ve gitmek istediğim şeylerden bir tanesini dün yaptığım için ağzım kulaklarımda dolaşıyorum:)) Hep bir gelen olursa onunla giderim diyerek ertelemiştim.. Baktım gelen giden yok, yalnızda giderim ben dedim.. Çocuklar çoktandır takılmıyor zaten bizimle, doğadır, göldür, bahardır, çiçektir, böcektir gezilerine.. Şimdi artık bambaşka ilgi alanları var tabi.. 
Cumartesi sabah erkenden kalktım, gezme olunca kalkarım:) hazırlıklarımı yaptım.. Fotoğraf makinamı aldım, herzamanki gibi birde soğuk pembe şarabı buzlara sardım, akşama kadar ılımasın diye, sabah yaptığım böreklerden de sardım bir kaç tane, saat 11 de geldi siyah atlı prensim.. Sonbaharın belkide son güzel günüydü.. 160 km lik bir yolumuz vardı. Züriche kadar otobandan daha sonra ara yollardan gittik.. Sonbahar en güzel yüzünü gösterdi bize. Her yer bir fotoğraf karesi gibi.. İlginç olan başka bir şey ise o gün kaç kez Almanya'ya girdik çıktık sayamadım bile. Rheinau'ya (isviçreye ait) gitmek için isviçreden çıkıp Almanya'ya giriyorsun, sonra tekrar İsviçreye giriyorsun.. Sonra yine isviçrenin o sınır kentlenden birine giderken yine başka bir sınırdan Almanya'ya girip, tekrar isviçreye. İç içe geçmiş yerler.. Şarap yapmak için üzüm bağı tarlaları.. Bodur ve tek sıra halinde, çok güzel görünüyorlar.. Sanki mezro ile ölçerek dikmişler.. O kıvrımlı yollardan giderken ağaçlar dalları ile süslemişler yolları, renga renk.. Yazın hepsi yeşil görünüyor, ama sonbahardaki renkleri farklı farklı hepisinin. Sarı, kırmızı, turuncu, kahve, soluk yeşil.. Bitmesin bu yollar derken birde bakıyorum tarihi Rheinau' ya geliyoruz.. Ren nehrinin oradaki şelalesine (Rheinfall) gitmek istiyordum.   Park yeri bulmak o kadar kolay olmasada şansımız yaver gitti.. Çantamın içini biliyorsunuz, çantamı aldığım gibi ilerliyoruz.. Nispeten küçük olan bir şatonun bahçesinden girip, küçük merdivenlerle aşağıya iniyoruz.. İndikçe Şelalenin daha bolca akan çağlayanı hemen yanıbaşımızdan akıyor. Küçük platformlar yapmışlar, Çağlayan'ın sağına soluna, hatta ortasına doğru.. Hatta tam ortada bir kayalık var, botla oraya götürülüyor insanlar, ve tam şelalenin ortasında, ayaklarınızın altından deli gibi akan Ren nehrinin tam üzerinde o eşsiz manzaraya şahit oluyorsunuz. Gürül gürül akan suyun hem görüntüsü hem sesi doğa karşısında ne kadarda küçük olduğumuzu anlıyorum.
Bol bol fotoğraf çekiyorum.. Sonra bir köşeye çekiliyoruz, çantamdaki şaraptan iki kadeh dolduruyorum. Hiç konuşmadan sadece o nehirin çığlığını dinliyoruz. Daha doğrusu ben dinliyordum, sonra benim sıyah atlı prensim sesli düşündü galiba, anladığım kadarı ile şöyle bir şeyler mırıldınıyordu; burası rte nin elinde olacaktıki, ne barajlar ne santrallar yapardı buralara, salak ya bu İsviçreliler. bok bilmiyor ya bunlar.. Bu herif kadar doğa düşmanı adam görmedim, gibi şeyler söylüyordu galiba.. Hiiiç yorum yapmadım, duymamazlıktan geldim, bu doğa harikası güzelliğin içinde kirli insanları düşünmek bile istemiyordum.. 
Sonra oradan ayrılıp  Rheinau da aynı nehrin üzerinde Klosterinsel e gittik.. En güzel fotoğrafların çekildiği muhteşem yerler.. Dev gibi ağaçların altında oturup, o deli gibi akan nehir burada çıt çıkarmadan aktığı bile belli olmayan sakinlikte kuğuların ve ördeklerin altına halı gibi serilmişti.. Gözlerim çok güzel şeyler görmüştü benim bugün.. 

Yine Almanyaya gire çıka, gire çıka dönüş younda evde çay hazır olsada içsek diye düşündüm.. 21.30 gibi evde olacağız. Oğullarımdan birine telefon açtım, çay yapabilirmisin dedim? Anne çay nasıl yapılıyor ki dedi? Dedim kalsın.. O saatlerde eve geldiğimizde  ışıklar sönüktü. çocuklarda evde yoktu.. Çay yapılmıştı, üzerindede bir not "afiyet bal olsun,"  :))
O çay gibi güzel bir çay içmiş miydim? Hatırlamıyorum.. 



Çektiğim fotoğraflardan bir sunum:








  


8 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. "Nefes kesici" tanımın yerinde olmuş.. Gercekten öyleydi:)

      Sil
  2. Gerçekten çok güzel kareler. Çayın muhteşem tadını da tahnin ediyorum. Bende biraz önce Ankara'dan geldim.. Yorgunum. Bloglara daldım şimdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bayramdan beri sesin soluğun çıkmıyordu.. Merak etmeye başlamıştım:)) hoş geldin o zaman tekrar evine:))

      Sil
  3. 👍👍👏👏👏
    Citlenbik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eminim güzel ikonlar kondurdun, ama blogda çıkmıyor onlar. Zahmet edip harflere basman gerekiyor, çitlenbiğim:))

      Sil
  4. Harika yerler bayıldım. Benim kız çay demlemesini bilmezdi. Oğlum bilirdi. Çünkü kız lise sona kadar çay içmezdi. Oğlumda 4 veya 5 yaşlarında başlamıştı. Şimdi oğlumun evine gittiğimde annem poşet çay sevmez demleme çay sever diyerek benim için özel çay yapar .Sizin ki de ne lezzetli olmuştur. Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorumu okuyunca tekrar hatırladım o çayın tadını.. Evet çok güzeldi;)) o günde güzeldi.. Güzel yerlerin ardından güzel bir yorgunluk çayı iyi geldi..

      Sil