Sayfalar

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Yaz Tatilim 2015 (1.bölüm Uşak)

24 günlük Türkiye tatilimin güzel yanları olduğu kadar çok güzel olmayan yanlarıda oldu. Birileri bana bol şans dilemiş olmalı, zira yakamı hiç bırakmadı. Hatta bazen öyle abarttı ki: ben bile şaştım.. Bunlara yazılarımda okur tanık olacak zaten. Ama uzun yazılarla sıkmamak adına bölümler halinde yazacağım. Gezi rotam, Uşak, Bozcaada, Çanakkale, İstanbul, Mudurnu, Gebze, İstanbul, Zürih olacak. Ilk bölüm Uşak. 

Ilk olumsuzluk Zürich Havaalanında başladı. 16 Temmuz arefeydi. Öğlen saatlerindeki uçuşum 4 saati aşan bir gecikme ile akşam saatlerine ulaştı. İstanbul aktarmalı İzmir uçağımıda artık yetişmem mümkün değildi. Ama ben gayet rahatım. Teknik bir arıza vardı uçakta ve uçuşa izin verilmiyordu. İyiki arıza gökyüzünde olmadı diye sevinenlerin arasındaydım. Kızıp evine dönenler oldu, sinirlenenler oldu. Elbette çocuklu aileler için bekleme süresi çileli bir şey. Ben yalnız olduğum için rahattım. Nasıl olsa THY bir şekilde ulaştıracaktı. Gittim soğuk bir kadeh beyaz şarap aldım, cam terasa çıktım, sigarada içiliyor, beklemeye koyuldum. Bizim uçağa yapılan müdahaleleri izledim. Sonunda uçak hiç kalkmadı zaten. Bizi diğer uçuş seferine verdiler. O seferin yolcularınıda gece uçağına.. Bu böyle düşen domino taşı gibi diğerini tetikleyince, o yolcuların sinirini izlemek eğlenceliydi. Onlarıda anlıyordum aslında ama, sonuçta teknik arıza bu. Biz bekledik 5 saat, biz 12 saat bekleyeceğimize onların 5 saat beklemesi daha makul değil mi? Hem beklerken yiyecek içerek kuponu dağıtıyorlar bütün yolculara. Zaten bu durum en çok THY nin zararına oluyor, ve istemediği bi durum. Sinirlendiğimde düzelmeyecek bir şey için neden üzüleyim? Neyse biz artık havalandık. Güneşin batışını uçaktan izlemekte başka bir güzel. Benim ruhumda var gerçi, bütün olumsuzluklarda en güzel şeyi görmek ve mutlu olmak. Geceyarısı gibi İstanbul'a ulaştım, akşamki 19.00 İzmir uçağım tabiki beni beklememişti. Gece 1.30 uçağına yerleştirdiler beni. Diğer şehirlere giden aktarmalı yolcuları uçak olmadığı için bir otele yerleştirdiler. Hala kimi burnundan soluyordu, kimi serin kanlı. Sağ salim sevdiklerine ulaştıkları için mutlu olmak yerine neden bu kadar sinirli insanlar anlamıyorum.. Ölüme ulaşmadığına sevinsene.. 

Ben 3.30 gibi Izmirdeki yakınlarıma ulaştığımda beni beklerken uyuyakalmışlardı. Gecenin bi yarısı, hatta sabaha karşı bir Çay demlendi, sohbet muhabbet sabah ettik. Bir saat uzandım, uzanmadım hep birlikte Otobüsle Uşağa yolculuğumuz başladı. Nerdeyse 24 saatir yolculuk halindeydim, ama yorgun hissetmiyordum kendimi. 
Uzun zamandır ilk kez bir bayramda Türkiye'de idim. Bayramların güzel yanı, hep birlikte olmak. Üzüm bağının sardığı bahçe ve balkonda akşamları oturmak en keyif aldığım şeydi. Hemen evin önünden geçen Ankara-İzmir otoyolundan geçen otobüs ve kamyon seslerinin çekirge seslerine karışması. Tabiki sadece çay içmedik, soğuk birada eşlik etti. Hele o çekirdek (çiğdem) kabuklarından sivri sivri dağlara çok güldükte, yüzde çıkan sivilceler çok sinirlendik. Ama her gece çit çit çitlemektende vazgeçmedik. Buda çekirdeğin özelliği değil mi? 

Bir kaç gün sonra bizim gençlerden Taylan geldi Barcelona tatilinden. Deniz ise İsviçre'ye geri döndü, baba ile çalıştı. 
Bütün kuzenlerin birlikte kaynaşması, vakit geçirmesini önemsiyorum. Bayram nedeni ile bu gerçekleşsede, yine iki, üç fire vardı. Biz artık var olanlarla, günübirlik bir gezi yaptık. Bu fikir bana aitti. Yıllardır Ulubey kanyon'unu görmek istiyordum. Dünya'nın ikinci uzun kanyonu olduğunu duymuş ve okumuştum. 1. si Amerika'da imiş. 4 kuzen ve ben, (yenge kadrosundan, ve fotoğrafçı olaraktan) atladık arabaya, pikniklik erzaklarımızda alıp, düştük yollara. Eğlenceli bir yolculuk, güzel bir gün geçirdik. Keşke diğer kuzenlerde olsaydı dediğimiz çok oldu. Sonra piknik, ve ılımış biralar. En berbat şey ılık bira içmek. İçmedim bile. 

Yine oralara yakın bir yerde Clandras Köprüsü'nün olduğunu biliyor ve o Köprüyü görmeyi, fotoğraflamayı çok istiyordum. Sohbetimizin en tatlı anlarını bozup, yola tekrar koyulduk. Levhasız köy yollarından insanlara sorarak yön buluyorduk. Navigasyondan bile gizlenen o güzel tarihi köprü ile adeta saklambaç oynuyorduk. O saklandıkça, biz arıyorduk. Bulduk sonunda. Öyle güzeldi ki..
Geziden fotograflar:

Cam terastan bakis. Böyle göründügüne bakmayin üzerinde yürürken tedirgin olabiliyor insan..

Ulubey Kanyon

8 kuzenden 4 ü

Ulubey Kanyon

Ulubey Kanyon

Ulubey Kanyon

Ulubey Kanyonda 4 kuzen

Taylan

Taylan

Clandras köprüsünde 4 kuzen.


Clandras Köprüsü

kuzen keciler.


Clandras köprüsü ve selalesi

onlar iste..

(Ikinci bölümde Bozcaada macerami yazacagim)




2 yorum:

  1. Taylan'ın fotoğraflarını da koymuşsun valla. İzin veriyor mu oğlanlar fotoğraf işine? Kuzey şimdiden başladı benim fotoğraflarımı koyma demeye. Senin fotoğrafın yok ama hiç. Çeken olmadı mı seni hiç? Öperim seni Server.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) bilmem ona sormuyorumki. Fotograf benim, sayfa benim, yazi benim.. Girmesin o zaman fotograf kadrajima:)) bak ben yokum, neden fotografim yokta ondan. Ya aslinda bi ara onlardada vardi bu fotolara izin vermeme gibi, ama artik yok. Gerci bu yazidan haberleride yok:))

      Sil