Sayfalar

23 Nisan 2016 Cumartesi

23 Nisan, Anilar, Meydan Okuma, Gün (12)


1976-77 öğretim yılı. Atatürk İlkokulu. Sınıfın kızları hep bir örnek  bu elbiseden giyecek. Ananne, dede, dayılar, teyzeler kalabalık bir aileyiz. Anne baba Almanya'da. Sarı badanalı, üç oda bir mutfak bir evde oturuyoruz. Kira 25 lira. Evin önünden bir araç geçse ev titrerdi. Komşuluklar sağlamdı. Tütün fabrikasında çalışan ananemin maaşı ile geçinirdi bütün aile. Birde Almanya'dan bizim için para gelirmiş. Bilmiyorum. Bayram kapıya dayanmış, benim elbisem hala yok. Nasıl üzülüyorum. Basma alınacak, sutaşı denilen zikzak şerit, ceplere, yakaya ve kol manşeti için, ve terziye diktirelicek.. Elbisenin tüm masrafı 20 liraydı, hiç unutmuyorum. Neredeyse bir aylık ev kirasına bedel. Daha ponponlu çorap alınacak, ayakkabı alınacak. Son gün, ananem ne yaptı etti, basmayı aldı, arkadaşı olan terzi Fatmaanıma gittik. Gece orada sabahladığımızı hatırlıyorum. Boynunun iki yanından sarkan mezrosu ve ağzında topladığı toplu iğnelerle sürekli prova alıyordu. Ayakları ile bir öne bir arkaya bastığı Singer makinasının sesinde uyukluyordum. Çok çocuklu bir kadındı Fatmaanım teyze. Benim elbisem sabaha hazırdı. Çok Mutluydum. Çoraplarım ponponlu değil, düz beyazdı. Ayakkabılarımda farklıydı. Olsun elbisem vardı ama. Çıktım şiirimide okudum. Alkışımıda aldım. Beni izlemeye yine ananem gelmişti.. Böyle bir anımı paylaşmak istedim, bu özel günde. 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayram'ı kutlu olsun. Çocuk ve Bayram. Bu iki kelime yan yana ne hoş geliyor kulağa.. Anılarım kadar sıcak..

Yukarda yazdıklarım İG ve face de paylaştıklarım. Blog daha farklı. Burada daha fazla fotoğraf paylaşacağım. Geçen yaz köye gittiğimde fotoğrafladım bu fotoğrafları. Almaya kıyamadım. Yıllardır aynı yerdeler, hiç kaybolmazlar, yerlerinden etmek istemedim fotoğrafda olsa.

O Zaman'lar böyle Bayram'lar için çalışmalar yapılırdı. Emek verilirdi. O gösteriler biz çocukları çok heyecanlandırırdı. Dünyanın hiç bir ülkesinde çocuklara adanmış bir bayram yok. Ama ne gariptir ki, ülkemizin çocukları Bayram'ı olmayan ülkelerin çocuklarından daha mutsuz. Çocuk ve Bayram ne kadar güzel geliyorsa kulağa, çocuk ve tecavüz o kadar çirkin geliyor. Maalesef bu olaylarada artık duya duya tepkisizleştik, diğer yolsuzluklar, hırsızlıklar, ölümler gibi. Şehitleri çok önemsermiş gibi, 23 Nisan etkinliklerini iptal etmiş. Çocuk Bayram'ının kime ne zararı olabilir? Expo 2016 için görkemli bir açılış yaparken, terör ve şehitler anlamını neden kaybediyor diye sorarım. Varya çocukları hiç sevmeyen bir iktidar var. Ne çocuğu, insanları sevmeyen, doğayı sevmeyen, hayvanları sevmeyen. Daha doğrusu Sevgi'yi sevmemeyen iktidar. Zorla giriyorlar hayatımıza. Ya zaten sınırlı sayıda Tr TV kanalı var evimizde. Akşam eve gediğinizde haber saatine denk geliyor. Ne zaman haber izlesem höyküren, bağıran bir zat. Yeter da, ben bu kadar azarı sevmediğim babamdan işitmedim! Sen kimsin ki, her gün TV den beni azarlıyorsun? Seni tanımıyorum, ve saygı duymuyorum.. Bak bunu senden öğrendim😀 ilk kez bu anarşist yanın hoş gibi geldi, ama onuda yanlış yerde yaptın.

Neymiş efendim, Ensar fakfında yaşanan çirkin olaydaki öğretmene 500 küsür yıl hapis cezası verilmiş. Yedik bizde. Herşey göstermelik.

Günün Meydan Okuma Sorusu  var sırada. Buna cevap, at şeyine kelebek konmuş gibi olacak. Bütün sorulara samimi cevap verdiğim için bunuda samimi bir şekilde cevaplayacağım. 

12. İlk arabanız neydi? Peki ya şuan kullandığınız araç?

Gençliğimde kendime ait bir arabam olmadı. Abimle paylaştığımız araçlarımız oldu. Ve o dönemler en sevdiğim Marka Golf'dü. Beyaz çok sevdiğim Golf'ümüz vardı. Ana sadece bana ait değildi. Sonra Mini en sevdiğim araç oldu. Varsa yoksa Mini. Bütün markalar bir yana, mini bir yana. Sonra yıllar sonra Mini sahibi oldum. Bana ait olan. İlki miniydi, ikincisi mini, üçüncüsünde mini. Ve mümkünse hep mini olsun. Bana çok yakıştığını söylüyorlar😀 bencede bana yakışıyor.😀 Deniz ve Taylan bana söz verdiler, ben çok yaşlandığımda bana pembe bir Mini alacaklar 😀 
Birde şöyle bir anım var. Onuda anlatayım. Almanya'ya gittiğimde, hep otomobille gidiyorum, abimin oğlu Ege'ye oyuncak Mini götürdüm. Mini markası anında, "hala arabası" oldu. Nerde Mini görse halasının arabası olan "hala arabasıdır" markası. Yani bilmeyenleriniz varsa, mini markasının yeni adı "hala arabası"

Konuya çocukluğumun yokluğundan girip, Mini'den çıkmak çok garip oldu. Ama hayat şartları İşte. Aradan geçen 40 yıl var. Bu 40 yılda yaşanan göçler var.. Türkiye'den Almanya'ya. Almanya'dan İsviçre'ye. Okul var, çalışmak var. Hayatı göğüslemek var. Durup dururken olmuyor hiç bir şey! 

Benim bütün isteklerim gerçekleşti. Hemen değil belki. Yıllar sonra olsada, ben bunu istemiştim, şükürler olsun, dedim hep. 

Farkındayım her şeyin. Çocukluğumu ve ergenliğimi tam olarak yaşayamasamda, hep Mutlu olmayı seçtim. En eğlenceli taraflarını seçerek yaptım bunu. Kardeşimle hala aynı düşünmediğimiz, "bardağın dolu tarafı" ndan baktım hep. Hala öyleyim. Ergensin, en büyüğü 15 en küçüğü 7 günlük,  dört kardeş hayata meydan oku! Okuduk okuyabildiğimiz kadar. Okuyamadıklarımızda var. Hep biraz eksik değil miyiz? Markalarda topladığımız eksiklikler tamamlamıyor eksik yaşamlarımızı.. Sadece hayata bi şekilde dahil olduğumuzu gösteriyor..

iste o elbiseemle, ponponsuz coraplarimla,
ve naylon ayakkabilarimla siirimi okurken..


Abim ve ben..
eskiden caliskan ögrencilere kirmizi kurdela takilirdi:))

yine o günlerden bir okul, yada bayram etkinligi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder