Sayfalar

18 Ağustos 2013 Pazar

Marmaris- Selimiye -Datça-Knidos

Can Yücel'in Datca siirindeki tarifi gibi, "baska türlü bir sey Datca
Tatilimizin son haftasını yine geçen yılki gibi Selimiyede geçirmek istemiştim.. Aynı yere gitmeyi aslında tercih etmem ama orası başka.. Deniz'i güzel, doğası güzel, insanları güzel.. Hatta ve hatta seneye yine gidersem hiç şaşmayın:) geçen yıl yanlız gitmiştik.. Bu yıl 8 kişiydik.. Seneye 15 kişi getirecem dedim kaldığımız Sarmaşık pansiyona, belki indirim yapar diyerekten ama tutmadı.. Sadece teşekkür etti..

Sözleştiğimiz gibi iki saat aralıklarla birer birer geldik tatil yuvamıza.. Kimimiz Almanydan, kimimiz İstanbuldan kimimiz İzmirden geldik.. Gelir gelmez attık denize kendimizi.. Zaten 5-6 adım falan pansiyondan denize.. Deniz'in hafif ve ses çıkarmaya korkan dalgaları ayaklarımızı okşuyordu.. O sessizliği dinledik bir süre Ayça ile..  Sonrası deniz, güneş, sohbet, çay, kahve, su, bira, yemek, yatmak gibi eylemlerle devam etti..

Ayaklar denizde, gözler ve kulaklarda..
Ertesi gün grup tamamlanmıştı.. Denizde çocuklar gibi oynuyorduk. herşeye gülüyorduk.. Kahkahalarımız ağustos böceklerinden daha sesliydi. Akşamları ise yemekten sonra bir yürüyüş yapıp, büfeden bira alıp yine sahilde oturup sessizce içiyorduk.. radyoyu sessiz dinliyorduk, sohbetlerimiz sessiz oluyordu.. Selimiye sessiz bir yer çünkü, ve o sessizlik bulaşıyordu sanki.. ama ne kadar sessiz olursa o kadar konuşacağı ve güleceği gelir ya insanın, öyleydi..

Bize özel bir tekne turu yaptık..bizim dışımızda kimse yok.. Rahat ve güzeldi ama bazı koylara gitmediği gözümden kaçmadı.. Ben geçen yıldan bildiğim için gitmediği koyları söyledim..
Ama oraların Deniz'i öyle güzel ki, öyle mavi, öyle derin, öyle serin ki.. Hangi koy olursa olsun Deniz'i aynı deniz olduğu için gıkımızı çıkarmadık.. Öğlen yediğimiz Balık çok lezzetliydi.. Bazılarımız ikinciyi istedi.. Şımarıklığımız tavan yapmış, aynı masalarda orurmuyorduk, herkes bir masaya oturmuş daha doğrusu yayılmış  bira keyfi yapıyorduk.. Tatil demek kafaya göre takılmak değilmiydi? Onu yapıyorduk güya:)



Ayca'nin bikinisini parcalayip dilek tuttuk:)) o dilekler tutarmi bilinmez:))

Baska pencerelerden baktik..

Baliklarimiz bir taraftan kizariyordu..
Tatilin dördüncü gününde Ayçanın ve Cansunun tatili bitmiş geri dönüşe geçmişlerdi bile.

Kaldık 6 kişi.. Arefe gününe kadar daha 3 günümüz vardı.. Ayça giderken bize bir araba kiralayın ve Datçaya ve Knidosa gidin dedi.. Knidosta gün batımını izleyin dedi.. Selimiyede araba kiralamak mümkün değil.. Marmaris'e gitmek gerekiyor.. Murat bu görevi üstlendi.. Biz deniz güneş derken o bir gününü bu işler için harcadı.. Sağolsun..
Madem arabamız var, Bozburunada gidelim dedik.. Gidilmesede olurmuş.. Tekne yapımıyla meşhur bir köy.. Her bahçede bir tekne iskeleti var.. Sonra yol üzerinde olan Turunç şelalesini gezdik. Yeşillikler ve devasa ağaçların arasında şirin buz gibi bir şelale..
Turunc Selalesi
Orada bir ayran içtikten sonra yine yolumuz üzerinde olan Kızılkum'a uğradık.. Deniz'in ortasında yürüyorsun.. Rivayete göre dönemin Kralı yıllar süren savaşı kaybeder. Düşmanlar oranın halkını ve Kralı'nı öldürür. Güzelliği ile meşhur ve yüzme bilmeyen prensesi korsanlardan kaçmaya çalışırken eteğindeki kumları denize serptikçe deniz üzerinde bir yol oluşur.. Eteğindeki kumlar bitince ve hava kararıp yolunu kaybedince boğularak ölür.. 
Kizilkumda yürüyüs..
Bizde yolumuzu kaybetmeden yarı yoldan döndük.. Çocuklar jetski yaptıktan sonra rotamızı Datçaya çevirdik.. 55km, ama yolları kıvrımlı olduğu için sanki 155 km gittik.. Arabanın içinde yollar kıvrıldıkça üst üste geliyorduk.. Offlar poffflar çoğaldı arabanın içinde.. 
Ah Ayça ahh, dedik ve kulaklarını çınlantık.. Ah bir duyaydın bizi:)) resmen davul çaldık kulaklarında:) iyiki duymadın.. Az gittik uz gittik, dere tepe düz değil, sağa sola yatarak gittik.. Nihayet Datça'ya ulaştık.. Ama biz bir an önce denize atmak istiyoruz kendimizi.. O kadar çok Bük varki orada.. Bir yere ulaşıyoruz yer yok.. Tekrar arabaya biniyoruz.. Palamutbükünü tavsiye ediyorlar.. Git git bitmiyor o yollar.. Ayçayı tekrar bir anıyoruz:)) Büklere gelesice diyoruz:)) ilk harfini değiştirerek söylediğimizde doğrudur:) karşımıza Haytbükü çıkıyor, gidelim diyoruz.. Yol ayrımına bir girerizki, denize dürbünle baksak belki görürüz.. çoooook uzaklarda.. Dağlardan ve kıvrımlı yollardan geçerek ulaşıyoruz denize.. Karettalar gibi denize atıyoruz kendimizi.. Orada deniz çok dalgalı.. Biraz serinleyince oranın rahat şenzloglarında yarım saat kadar uyuyoruz.. Ama macera bitmiyor.. Daha Knidosa gidicez.. Emir büyük yerden;) gidelimmi gitmeyelimmi derken, madem buraya kadar geldik bir 19 km daha gidelim diyoruz.. Tabi o 19 km bize yine 99 km gibi geliyor.. Biz Ayçayı o gün çok anıyoruz:)) Allah'tan bizi duymuyor.

Knidos hakkinda bilgiler..







Nihayet varıyoruz Knidosa.. Bir antik kent.. Çok yeni sayılır.. 1996-2006 yılları arasında kazılardan sonra ortaya çıkmış bir tarih.. Oldukçada büyük.. Ben ve Serpil şıpıdık tetkiklerimizle gezemiyoruz tepelerini.. Ama Murat ve bizim gençler tırmanıyorlar heryerine.. Biz aşağıda bekliyoruz.. Akşam güneşin batış saatini bekliyoruz.. Bir büfe bile yok orada.. Ama bir restoran var.. Bir ağacın altında bir masada toplanıyoruz.. Buz gibi bira içerken günün bütün yorgunluğu gidiyor üzerimizden.. Çok sakin bir yer.. Sanki başka bir dünyadayız.. İkinci biralar bittiğinde güneş rengini hafif sarıdan kızıla devrederken güneşin battığı yere doğru gidiyoruz.. Daha çok yabancılar var.. Herkes elinde fotoğraf makinası beklemeye koyulmuş.. Sessiz.. Sadece Ağustos böcekleri ötüyor.. Evet o an gelmişti artık.. Hakkaten Ayçanın dediği kadar varmış.  Günün bütün yorgunluğuna değdi.. Güneşi denize batırdık. Muhteşemdi.. Harikaydı..
Keşke Eski Datçayıda gezseydik.. Can Yücel sokağını ve evini göremeden dönmek biraz koydu.. Artık birdahaki sefere diyelim.. 

Ruhu güclendirme yeri, diyorum ben buraya..

Günesi batirdik...
Herseyi batirdik...



7 yorum:

  1. Ne güzel bir tatil yazısı olmuş. Hele senin güzel anlatiminla...

    YanıtlaSil
  2. Canımıniçi,
    keyifle okudum yine. Ah o Ayça yok mu o Ayça... Büklere gelesice :)... Ha ha... Allahım kız yaaaaw. Zahmetli olacağını söylemedi mi size... belki de korkmuştur kız ya vazgeçerlerse diye. Deli şey. Ayol ama değmiş boşver.
    Bu arada '' Kızkumu '' o yerin doğru ismi:).
    optum koccccaaaaaaaman, ohhhhh missss gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) uydurmada üstüme yoktur bilirsin... çuha çiçegine "Açuh" diyen, Kizkumuna Kizilkum demis, cokmu?:))) 1 + 1 = 1 formülü hep gecerli bizim icin..

      Sil
  3. Şimdiii küçük bir düzeltme daha eklemden geçemeyeceğim.
    Bana nasipmiş Serpil, dünden beri bekledim sen yazasın diye :)
    Turunç Şelalesi var mı yok mu bilmiyorum böyle bir Şelale olduğunu da ama ben Marmaris'teki o şelalenin ismini Turgutlu diye hatırlıyorum.
    öptüm, bay bay...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) ben bunlari bilincli yapiyorum.. Bakalim okur ne kadar dikkatli? Yoksa Turunc degil Turgut selalesi oldugunu gayet iyi biliyorum:))

      Sil
  4. Hı hı... Bilmem mi !

    YanıtlaSil