Sayfalar

27 Mart 2014 Perşembe

O pazar, bu pazar mi?

herkes oy kullanmali..
Seçimlere çok az kaldı.. İtiş kakış, zorlu bir dönem geçirdiniz, hala geçirmektesiniz.. Yaklaşık bir aydır ses ve görüntü kirliği ile şikayetleri çok okudum ve tv lerden izledim. Twitterde mivitirde sizinle yattım, sizinle kalktım.. Tapeler, ses kayıtları, 25 Mart bekleyişleri.. Resmen tape arsızı olmuştuk.. Okuduk, bildik, öğrendik.. Ne oldu? Hiç.. Hep daha fazlasını bekledik.. Daha ne olmalıydı onuda bilmiyorum.. Ama 25 Mart açıklaması hiç olmamalıydı iyiydi bence.. 25 Mart'tan sonra daha bir sesi yükseldi.. Nooldu? Fiyasko çıktı dedi. Eeeseeeeyyy, diye diye çattallandı ve kısılmaya başladı.  Ve sanırım ilk kez o gece çok daha iyi uyumuştur.. Aslında korku paçalardan akıyorduda ama bok sürdürmüyordu.. Çok insan toplayarak psikolojik baskı yapmaya çalışıyordu.  Bu aslında Hitlerin yöntemiymiş, öyle dedi, oğullarımdan bir tanesi. 
Aslında bu tapeler ve ses kayıtları ben ve benim gibilerin düşüncelerini pek değiştirmedi, acaba o g. Kılları seviyesine inerse daha iyi olur diye düşündüm ama. Yok.. 8 milyon üyesi varmış.. Paralı üyelerimiş bunlar.. E bu üyeler yanında en az bir kişiyi götürse.. Durum vahim.. 
Cem Yılmaz'ın "Eğitim şart" espirisi çok yerinde.,eğitimsiz insanların oranı çok olan bir ülkede bu olanlar çok normal.. 
Hiç bir zaman Avrupa veya başka gelişmiş ülkeleri örnek göstererek ülkemi küçümsemedim. Evet Türkiye farkli bir ülke, yardımsever, Misafirperver, komşuluk ilişkileri, akşam saatlerinde kapı önünde kadınların dedikodu söyleşileri, birbirlerine sahanda bir yemek, yada aşûre dağıtmaları, mahallenin mert delikanlısı, yaşlısına saygılı, gencine sevimli, çiçekli basma maksili kadınlar, başlarında yine çiçekli yazmalar, yada tam tersi. Tiyatroda, sinemada, milletvekili, doktor, avukat, mühendis kadınlar.. Hepsi ayrı nitelikli hepsi ayrı güzel.  Çok sesli bir koro gibi.. Oradan uzakta olsam çok sevdim, ve tanıdığım Avrupalı tanıdıklarıma kişiliğimle, duruşumla, düşüncelerimle ülkemi temsil ettim.. Çünkü insanlar biraz tanıştıktan sonra, nerden geliyorsunuz sorusuyla karşılaşıyoruz.. Haa benim için çok önemli mi? Yooo.. Insan olmak yetiyor bana. Laf fafi açar, laf g*tü açar derdi ninem.. Nerden nereye geldim. 
Kafam öyle karışıkki toparlayamıyorum..
Şunu diyecektim, çok uzun yıllardır Avrupadayım.. Çok seçimler gördüm.. Ama hiç bir zaman ne ses nede görüntü kirliliği yaşamadım. Herkes partilerin bildirilerini okur, tv lerde dinler, afişlerde vardır. Bunun dişinda bir şey olmaz.. Halk bilinçlidir, gider oyunu kullanır gelir.. Örneğin burada yani İsviçrede'de bu hafta sonu seçimler varmış.. Hiç haberim yok mesela.. Çünkü oy kullanma hakkım da yok.. Hayatımda hiç oy kullanamadım.. Türkiye'den 18 yaşın altında ayrıldım. Yaşadığım ülkede yabancı idim kullanamadım. O ülke vatandaşı oldum, sonra başka bir ülkeye yerleştim.. Hala oy kullanamıyorum.. Bu nasıl kötü bir şey anlatamam size.. Sen bir hiç anlamına geliyorsun.. Ama vergi ödemeye gelince "hiç" değiliz. O zaman vatandaşız.. Oda başka tabi. Keşke bir yerde oy kullanma hakkımız olsaydı.. Örneğin Avrupalı bir insan dünyanın başka bir ülkesinde yaşıyorsa, ülkesinin seçimlerine mektupla katılabiliyor.. Bizde böyle bir şey yok.. O yüzden pek ses çıkaramıyoruz hiç bir yerde.. Bir oy bir ses demektir.. Senin sesin o.. Yaşadığın ülkeye bende varım demek.. Bu çok değerli bir şeydir.  Kendini önemseyen herkes bende varım demeli.. Bunu başkaları için değil, kendi için yapmalı.. Daha sonra konuşabilmek için yapmalı.. 
Özgürce, yüreğini dinleyerek, eli titremeden oy kullanmalı.. Kime olursa olsun, ancak o zaman demokratik bir seçim olabilir.. Ve ancak o zaman, seçim yolsuzluklarının önüne geçilebilir.. Sonuçta seçmen sayısı bellidir., herkes oyunu kullanırsa ve seçmem sayısından daha fazla oy çıkarsa, demek ki bir usulsüzlük vardır.. Sırf bu yüzden bile oy kullanılmalıdır. 

Birde şu var, herkes oy kullanmadan gezi olaylarından sonra olanları bir kez daha gözünün önüne getirsin.. 
Yasaklı bir ülke mi, demokratik bir ülke mi? Ne istediğinize kendiniz karar verin.. 

Haa, tüm bunlardan bana ne dimi? O ülkede yaşamıyorum sonuçta.. Oy kullanamıyorum.. Aslında bir hiçim.  Ama inanın o ülkede yaşıyormuşum gibi hissediyorum kendimi bu iletişim çağında.. Ve bütün dünya insanları ilgilendiriyor beni.. 



4 yorum:

  1. Bahsettiğin mahalle delikanlısı it kopuk sınıfına giriyor artık, kapı önünde oturmalar sırf başkasının kuyusunu kazabilmek için, iyiyken herkes etrafındadır ama sıkışınca yardımına koşacak bir Allahın kulunu bulamazsın, çiçek yazmalı kadınlar o yazmaları fahiş fiyatlara satma peşinde, kap kap yemek aşure dağıtmayı geçtim insanlar kendi boğazlarından kısma derdinde...En azından benim çevremde böyle...Memleketin hali ne yazık ki içler acısı yani!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlara neden olanlara bir dur demek lazım o zaman:)

      Sil
  2. Oy kullansaydın keşke ülkemde.. İyi bir yerlere gideceğine inanıyorum oyunun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son cümleni iki anlamda anlıyorum.. Bu oyunun güzel bir yere gideceğini umalım:)) madem oy kullanamıyorum, dileğim bu olsun:)

      Sil