Sayfalar

28 Mart 2015 Cumartesi

Uçak Kazası, tv ler, habercilik..

Berbat, basit, kötü, arabesk, kaderci, ağlak, reyting delisi bir yayın anlayışı var türk televizyonlarında. Yaşadığım ülke konumu ile, antensiz her eve kablo yöntemiyle istesekte istemesekte, Almanya, Avusturya, İtalya, Fransa tvlerini izleyebiliyoruz. İsviçre'nin sadece 4 kanalı var. Birde İsviçrelilerin evinde tv göremezsin. Küçük ekran gizli saklı bi yerdedir. Bizde ise, salonda ilk tv ben burdayım der kocaman ekranı ile. 

Bu tv kanallarinin bir bedeli var tabi, radyo, televizyon olsun olmasın, ücret ödüyoruz. Bu ikisi yoksa, bilgisayar vardır, oradan dinliyor veya izliyor olabileceğimiz için mutlaka belli bi ücret ödeniyor. Başka özel kanallar istenirse ekstra ücret ödeniyor. Yani türk tv vs. Hal böyle iken, madem ben bir hizmet karşılığı bir ücret ödüyorum, o zaman eleştirme hakkım var diye düşünüyorum.. 

Nerden geldim bu konuya? Bilindiği gibi en son Barcaleno'dan Düsseldof'a giden "Germanwings" uçağı Fransa alplerinde düştü. Bu çok trajik bi olay. Etkilenmemek mümkün değil. Hepimiz uçuyoruz ordan oraya. Hala en güvenilir ulaşım aracı. Istatistiklere göre bir insan 14 milyon kere uçarsa böyle bir faciaya denkgelirmiş güya. Burada istatistiklerinde bi anlamı yok. Loto oynasam tutmaz, ama böyle bir kaza hep olası. Belkide o uçakta ilk kez yolculukta yapanlar vardı. Orada 150 kişinin ailesi, hayatı, ve hikayesi vardı. 
Eğer bu olay bizim ülkemizde olsaydı, bokunu çıkarırdı tv ler. Ağlayan, dövünen, aile bireylerinin gözüne gözüne sokarlardı o kameraları. Zaten çok acı olan bi durumu daha acı bi duruma getirmek için o insanların acısına saygısızca davranıp arabeskleştirirlerdi. Acıdan beslenen bir toplum var ya hani, değil reyting için sineğin gözündeki yağı, götündeki yağı bile çıkarırlardı. 

Yazılı olarak okuduk zaten olayın dramatik boyutunu, öğrencilerin olduğunu, hatta bu öğrencilerin kura ile çekildiğini, kura'nın çıkmadığı öğrencilerin üzülürken, "siz kazandınız" demeleri çok trajik. Neyi kazandılar? Ölümü asla kazanmadılar, ama seçtiler acı bir şekilde. Bizim gençlerden biride 3 hafta sonra sınıf gezisi için İspanya, Valencia'ya gidecek. O Yüzden derinden hissettim o ailelerin acısını. Hepimizin başına gelebilir. 

Asıl söylemek istediğim şu. Tv lerde, ağlayan tek bir yüz bile gösterilmedi. Bu bir saygıdır. Bu bir, dürüst habercilik anlayışıdır. Olay nasıl olmuş, incelemer, ve ne yapılması gerekir, yani olayın duygusal yönünden çok teknik bilgileri verildi, bilir kişiler konuştu. Olan olmuş artık, geriye dönüşü yok, o yüzden dövünmerin tv lerde gösterilmesinin anlamada yok. Bırakın, yakınları son kez o acıyı sessizce yaşasınlar. Çok seyrek olan böyle trajik kazalarda zaten hiç bir zaman, ne mozaiklenmiş kanlı görüntüler, nede ağlayan aile bireyleri asla gösterilmez. 

Bir pilotun depresyon hastalığından söz ediliyor. Bir çok yorum okudum. Lufthansa'nın yan kuruluşu olan Germanwings,in teknik hata değilde pilot hatası olması, işlerine gelecektir diye düşünsemde, iç sesim bunun böyle olmadığını söylüyor. Çünkü, Avrupa'da ve hatta Almanya'da güvenliğin hala en önemli olduğunu düşünüyorum. Yani insan hayatının, kocaman bir konzern olan Lufthansanın yanında bile daha önemli olduğunu düşündüklerini, düşünüyorum. Hak ve hukuğun bilincindeler. 

Böyle teknik bilgiler verilince insan ister istemez ne yapılması gerekir diye düşünüyor.  

Burada aklıma gelen şu. Almanya'da yaşarken bir seyahat Şirketinde çalışıyordum. Sezon dışı bedava uçabiliyorduk. Sene '94. Bir gün İstanbul'a uçarken 19 yolcuyduk. Hostes kokpite girmek isteyen yolcu varsa tek tek alabiliriz diye anons etti. Hemen parmak kaldırdım ilkokul öğrencisi gibi. Girdim kokpite. 3 Pilot vardı. Karanlık bir yerde bir sürü ibre, düğme, telsiz konuşmaları. Araba sürer gibi önlerine bakmıyorlar. Yiyorlar, içiyorlar, sohbet ediyorlar. Seviyor musunuz mesleğinizi diye sorduğumda, Dünya'ya bi daha gelsem yine pilot olmak isterdim, dediğini hiç unutmuyorum. Insan yaptığı işi çok sevmeli. Sonra çıktım kokpitten. 

Birde aklıma şu geldi.. İlk kez uçakla Almanya'ya uçuyorum. Köln Havaalanı'na uçağın tekerleri basar basmaz bir alkış kopmuştu uçak içinde. Tüylerim ayağa kalkmıştı. Yıllar sonra bu azaldı, şimdi hemen hemen hiç yok. Tek tük alkışlayana bile gülerdim, ne varki alkışlayacak, diye. Şimdi farklı düşünüyorum. Herkes şoför olabilir ama herkes pilot olamaz. Ağır şartları var. Gökyüzünde canımız onlara emanet. Ne olur ki alkışlasak. Motivasyonları artar. Mutlu olurlar. 

Bu son uçak kazasında, aklıma gelen şu oldu. Uçak Şirketleri yeni ve güvenli uygulamalar yapmalı. Mesela 3 pilot olmalı. Biri wc ye gittiğinde iki kişi kalmalı kokpitte. Ve birbirlerini tanımamalı. Uzun uçuşlarda 3 pilot, yakın uçuşlarda iki pilot ama tuvalet yasak olmalı, tıpkı tren makinistleri gibi. Aklıma gelen bu.

O uçakta üçüncü bir pilot olsaydı bugün o insanlar yaşıyor olacaktı. 150 insanın hayatı mı? Üçüncü pilotun maaşı mı? Hangisi daha değerli? İşte bütün mesele bu!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder