Sayfalar

12 Nisan 2015 Pazar

Bir pazar öyküsü: Zehraabanın Böreği..

Bizim Köyden..




















Böğün Bazar, yani tetil günü.. Cümertesi Mudurnu bazarı olduğundan cümertesiye Bazar, pazar gününe tetil günü, pazartesiyede bolbazarı (Bolupazarı) günü deriz. Geri galan günleri hiç görmezden geliriz. Bide cüme va işte.. Adamla cümeye gide, urdan biliyoz.

Aycik temizlik yaptım, gaz lambasının fernüslerini bi gaşığın sapına doladığım bez parçasıyla hohlaya hohlaya sildim.. Parıl parıl odula.. Alettirikle kesilip duru, hazır osunla dedim. Yukarı ebdesliğe çıktım, baktım ibrikle boşalmış. 4 ibriği kaptığımınan köyün ortasında şarıl şarıl akan pınara vardım.. Baktım Zehraaba, Pınar'a bakan penceresinde oturup duru.. Bi uğrayın, hal hatır edin, deyerek yanına vardım. Ağşama torunu gelecekmiş, hamır yoğurmuş, yazmış, patatesli böreğini davula gomuş. Ah birde ne gösün, alettirkle gidivemiş, tam orta yerinde.. Gücü gurumuş, sinirleri tepesine çıkmış, aklını fıydırayazmış. Hemen gitmiş fırınevine ataş yakmış, fırının gızmasını beklerken ben gemişin.. Bunnara artık gatiyen güvenmeyon, eyce heyallaha galktı, pek havayelli oldu bunla, kendileri gibi alettiriğinede güven omayo" dedi. O davuluda fıydırıp atacan. Ömrüm yetese, onlarıda Haziranda fıydırıp atacan, dedi.
Ben gene dut yemiş bülbül gibi galagaldım. Bi alettirik kesildi deye ne gücünüzü gurudubatısınız, gurulu düzeniniz vaa, davulda olmazsa, fırınevinde yapasınız, hem eskidende kesilirdi alettirik, dedim.. Dedim emme, dediğime bin pişman oldum.. Açtı ağzını yumdu gözünü, vedi veriştidi.. Benim aklım gıt birez, hepsini aklımda dutamatım, emme en son dediklerini hiç unutmayacan tee Hazirana gada.. "yeni Türkiye, yeni Türkiye diye gıçını yırtabatı, herşey eskisinden beter olacasa, ne annadım ben bu işden, bi dedikleri bi dediklene dutmayo bunların dedi.. Isimleri ak, cisimleri gapgara, birde ampül resmini gullanıyorlar, ampül neyinen yanar, alettiriğinen, ee oda yoğusa nolacak, sönee işte böne." Deyince birden fırınevine yaktığı ataş aklına geldi.. Ah bide ne gösün, ataşıda geçmiş, alafıda.  Bide ona sinirlendi.. "Gödünmü bak" dedi, "onların yapamadıklarını gonuşmak bile zarar, he şu başıma gelen, ağızlım yüzlüm, bi Börek bile yapamayon bunların yüzünden" dedi.

Zehraaba'yı lafa duttum deye, içim bi gısım oldu. Yaptığı börek hiç hora geçmedi diye garnım dakılırken, baktım eminaların fırınevinin bacası tütüp duru. Verin tepsiyi bana dedim, pişiripte getiriverecen. Tepsiyi gaptığımınan o fırınevine gittim. Fakriye aba süngüynen fırını temizleybatı.  "Berekatlı osun" dedim. "Hoşgedin, Bohçacıla gibi gezip durma, ekmek ediyon, şu sahana iki yımırta gır, şu ambarın üstünde duran çıkıdan birez susam dökte, somunları sulakla bakam" dedi.. Nereye vasam azarlandım böğün. Herkes bi ayrıksa omuş. Kim delirtti bunnarı bilmen ben? Neyse sulakladım galan somunları Fakiye aba kürekle fırına verdi. Şu başına gelmedik gamayan, Zehrabanın Börek tepsisinide verdik fırına. Bahçeye iki minder attık, bu sırada Zehraabada gedi, oturduk. Dut ağacının dalında asılı iredyoyuda açtık. Türküler varıdı ne gözel. Happadanak acanslara geçti. Zehraaba ottuğu yerden bi hışımınan galktı, "Olaysız günmü vaa? Hem Haziran'a gada cana imana yetele galan, Bilmekte istemeyon, duymakta istemeyon şu adamın longudusunu, hinci bunu dinleken fırındaki böreğide yakmayam deye, gısıverdim sesini" dedi.. 


(Mudurnu sivesi ile yazilmistir)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder