İlkokul yıllarıydı. Simit alabilmemiz için elimize 1 lira verilirdi. Ya da 50 kuruşa satılan bir keski un helvası için. Hademe teneffüs zilini eliyle çalardı. Hani şu Hababam sınıfındaki Adile Naşit gibi. Bizim hademe erkekti. Sevimliydi. Bütün hademeler sevimliymiş gibi gelir bana.
Hademe ilk teneffüs zilini çalar çalmaz hurraaaaa, bütün çocuklar aynı yöne koşardık. Okul bahçesine gelen simitçinin yanına. Bol susamlı, çıtır çıtır, sıcacık, gevrek simitlerin hem görüntüsü hem kokusu beynimin bir köşesine hiç çıkmayacağı bir yere o zaman yerleşmişti. Simitçi sırtındaki sepetle taşırdı simitlerini. Bazen param yetmez 50 kuruşluk un helvası alırdım. Pek sevdiğim bir şey değildi. Tatlı besinler eskiden beri çok tercih ettiğim şeyler değil. Param ona yettiği için tercih sebebim olurdu.
Yine bir gün teneffüs zili çaldı. Koşarak yine simitçinin yanında aldık soluğu. Simitçiyi gördüğümde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Çünkü karşımda duran simitçi dayımdı. Bana göz kırptı, pssst der gibi işaret etti. Aylarca çalıştığı bu okulda, hiç kimse bilmedi simitçinin dayım olduğunu. Sepetteki simitler bitmeye yakın, en son ben ve abim giderdik. Sepetin dibinde kalan kırılmış, ezilmiş simitleri biz yerdik. Bunlar bir simitten daha fazla olurdu bazen. Hele sepetin dibinde biriken susamları avuçlayıp ağzımıza atışımız! Nasıl bir lezzetti o? Hendek simidiydi.
Bir daha öyle bir simit yemedim ben.
Öyle her simidi yiyemem, çocukluğumdaki simidi ararım hep. O kokuyu, o sıcaklığı, o gevrekliği. Ne çok şey istemişim meğer? Sonra yıllarca simit yiyemeyeceğim bir ülkeye göç ettim.
Türk bakkallarında simitler vardı, ama çocukluğumun simidinin yanından bile geçmeyen, kalın, ağızda çiğnedikçe büyüyen bir hamurdan öteye gidemedi. Hiç simit almadım sonra. Türkiye ziyaretlerimde bazen denk gelirdim, ama her zaman değil. Hele simit sarayları hiç değil.

Ankara simidi varmış galiba, ama hiç yemedim. Ben Ankara'yada hiç gitmedim zaten. Birde İzmir'de denk gelmiştim, gevrek diyorlar, oda çok çocukluğumdaki simide çok benziyordu.
Yarın işe giderken yine uğrayacağım, bakalım simit her gün geliyor mu? O simit geliyor mu? Yoksa simit hep vardı, şu tatsız tuzsuz olanından.
Fiyatı 1.90 Fr. bu arada. Türkiye ile kıyaslarsan çok çok pahalı. Nerdeyse tanesi 7.50 tl gibi bir şey.
Ama burada yaşarken kıyaslama yapmak çok saçma oluyor.
Çünkü burada emeğin bir değeri var. Diğer yüzüne bakmadığım simitler, 1.20 idi. Ama bu başka. Evet, daha pahalı, ama bana yaşattığı çocukluğumun tadını veriyor. Kim yapmışsa çok güzel yapmış. Neden benim aklıma gelmedi ki? Çok pasifim çooook.
Bir simit deyip geçme. Bir simit beni allak bullak etti dün. Simit demek, özlem demek. Memleket demek. Çocukluğum demek. Ama simit gibi simit olacak!!!
İşte bu hafta ben sadece bir simitle duygusal bir ilişki yaşarken, yaşadığım şehirde, Bernde protesto gösterileri varmış. Bugün haberlerde gördüm. Sıra ne zaman İsviçre'ye gelecek diye bekliyordum zaten. Eeeey İsviçre, kıçımın kenarı, sen kimsin demesini.. İşte oldu.