Sene 2009.. Temmuz ayının son haftası.. Ayvalık-Sarımsaklıda kuzenlerle 3-4 gün tatil planlamıştık.
Fikir ve organizasyon benden gelmişti. Kimi kuzenlerle yıllar olmuştu görüşmeyeli.. Her birimizi başka başka yerlere serpmişti hayat.. Artık küçüklügümüzdeki gibi annanne evinde toplanılmaz olmuştu.. Çünkü ne annanne vardı artık, nede evi.. Anne tarafından kalabalık aileyiz aslında.. Kimi ölmüş, kimi küsmüş, kimi uzaklara savrulmuş.. Ancak ve ancak böyle bir organizasyonla bir araya gelebilirdik artık. Hem gelmeliydikte.. Çünkü cocuklarımıza diğer kuşakları tanıtmak adına bir görevdir hatta. Aile olmak böyle bir şeydir.. Akraba olmak böyle bir şeydir.. Ben böyle öğrenmiştim büyüklerimden.. Ninem çok değer verirdi akrabalığa, korunmasını isterdi.. Hatta o baya bir abartır dedesinin kardeşinin çocuklarının torunları ile görüşmemizi isterdi.. El insaf be ninem.. 6-7 kuşak arşivi nüfus dairesinde bile yok.. Hem bir yerde kopar zaten, aile genişledikçe.. O dini yönden bakar, çok sevap derdi.. Ben insani yönden bakıyor ve onun kadar abartmıyorum, yakın akrabalar yani bir iki kuşak.. Hadi bilemedin 3 olsun.. Akrabaları geniş olanlar güçlü olurlar.. Yanlızlaşmazsın.. Akrabalığa, arkadaşlığa ve dostluğa bu yüzden çok önem veririm..
İşte ben böyle bir organizasyona giriştim.. Sağolsun, eşim bir arkadaşının yazlık evini cüzi bir fiyata ayarladı. Bu parayı aramızda bölüştügümüzde dahada ucuza gelmişti:)
Evi ve tarihi ayarladıktan sonra kuzenlerime davetiye gönderdim facebook aracılığı ile:) sagolsunlar zaten görmek istediğim çoğunluk katılmak istediğini belirterek geri döndü.. Toplam 16 kuzeniz.. Ama birbiriyle görüşmek isteyenler 11-12 kuzen. Bunlardan katılmak isteyenler 8-9 kişi.. Ee cocukları olanlarda var.. Allahtan eşlerimizin hepsi anlayışlı çıktı ve katılmadılar:)) biz çoluk çocuk, ve kuzenler 15 kişiydik.. Baya kalabalık sayılırdık..
Bir 24 temmuz sabahı,bizi, İstanbuldan, Çanakkaleden, İspartadan, Almanyadan, İsviçreden, Uşaktan, İzmirden giden bütün yollar Ayvalık Sarimsaklıya götürüyordu.. Anahtar bende olduğu için önce ben gittim çocuklarla.. Saat 12 de evdeydik.. Sabahın erken saatlerinde yollara koyulduğumuz için yorgunduk.. Digerlerini bekleyecektik.. Uyuduk.. İki saat sonra, İnci ve Mine geldiler cocukları ile.. Sıcaktan mahvolmuşlardı.. Tuttuğumuz ev 5. Kat ve asansör yoktu.. Koca bavulu o sıcakta 5. Kata çıkarmak herkesin harcı değildi tabi.. Kan ter içinde, oflaya poflaya girdiler içeri.. Kıpkırmızı olmuşlardı.. Merhaba der demez, bir el yüz yada duş almak istediler.. Gittikleri gibi bir hışımla geri döndüler.. Anam oda ne? Sular kesikti.. Evde su yok!!! Ben bunun farkına varmadım.. Çünkü evde buzdolabında bir şey olmadığı için gelir gelmez dışarda bir şeyler atıştırdık, eve gelip uyuduk.. Tatilimiz olumsuzluklarla başlamıştı.. Evde beklemeyelim, plaja gidelim telefonlarımız var, gelenleri orada bekleyelim dedik..
Gittik.. Denize, kuma, güneşe merhaba dedik.. İki saat sonra diğer kafile ulaşmıştı Sarımsaklıya.. Telefonla tarif ettik nerede olduğumuzu.. Karşılamaya gittiğimde çok büyük bir sürpriz beni bekliyordu.. Anlatayım..
Gelecek olanlar abim, Serpil, Osman, Eylem ve Şima idi.. Geldiler.. Onlarla kucaklaşırken uzaktan gelen Serdarı gördüm.. Çıldırdım resmen. Hayatımda ilk defa sevinçten orada çığlık atıp ve sevinçten hüngür hüngür ağladım.. Tv lerde görürdüm insanların sevinçten agladığını ve inanmazdım. Sevinçten ağlanır mı derdim. Evet, ağlanıyormuş.. Onun gelmesini çok istiyordum ama gelemeyecegini biliyordum.. Sanıyorum 10 seneyi aşkın bir süredir gemiyordu Türkiyeye..Ve bazı kuzenleriyle hiç tanışmıyordu.. Abim gelirken onuda getirmiş, ve benden gizlemişlerdi.. Çok güzel bir andı o an.. Bedenim tir tir titriyordu, abimler bayılacam diye çok korktular;)) kendine gel diye telkinde bulundular.. Ve dakikalarca sarılı kaldık ve onlar bizi bekledi.. Kendime geldiğimde hadi gidelim, İnciler bekliyor dedim. Bu sefer İnci ve Mine'ye bu sürprizi yapalım dedik.. Serpil ve cocuklarla geldik İnci'lerin yanına.. Serpille kucaklaştılar, hasret giderdiler.. Sonra, Serpile dedimki, Osmanın arkasındaki kim? Serpil suratını bükerek dediki, "aman bi sinirlendimki; Osman bir arkadaşınıda takmış peşine"
İnci ve Mine, aa neden? sadece kuzenler demiştik, yabanci birinin ne işi var dediler ve moralleri hafiften bozuldu.. Bir kaç dakika sonra abim, Osman ve Serdar ( güya Osmanın arkadaşı) kurtlar vadisi dizisinin fedaileri gibi arka arkaya dizilmişler, plaja geliyorlar.. Önde abim, sonra Osman, arkadan Serdar.. İnci ve Mine abimle ve Osmanla merhabalaşıp kucaklaştılar.. Serdarla sadece kuru bir tokalaşma.. Yüzüne bile bakmiyorlar.. Bir süre sonra İnci ve Serdar göz göze geldiler.. Derin bir baktı İnci, sonra bana döndü, işaret parmağinı Serdara uzatarak, "Serdar?" dedi.. Kafamı evet anlamında salladım., sonra oda birden kalkti yerinden ve sarıldı Serdara.. Mine'de öyle.. Serdar hepimize sürpriz olmuştu.. Denize girildi hep beraber, sonra Ayvalık tostları yendi.. Gün batımında artık buz gibi Efesler bu buluşmanın şerefine tokuşturulmalıydı.. Eğlenceli, kalabalık grubumuz dikkat çekiyordu.. Ama daha bitmemişti iki kişi daha gelecekti.. Akşama doğru Cansu aradı, Sarımsaklı otogarda beklediğini söyledi.. Osman gidip aldı.. Yine bir selamlaşma, kucaklaşma.. Biz yıllar sonra görüşmüştükte, Serdar ve Cansu ilk kez tanışıyorlardı..
Sonra hep birlikte eve gittik.. Duş alacaktik ama evde su yoktu!! Ana vana belediye tarafindan kilitlenmişti.. Evin sahibi ile konuştuk.. Şaşırdı, kilidi kırabiliyorsanız kırın dedi, ama mümkün olmadı.. Karşı dairenin kapısı açık, ve kimse yoktu içerde.. Henüz inşaat halinde.. Ama o evin suyu vardı da elektriği yoktu.. Bizde de elektrik var, su yoktu:) tuvalet ve duş ihtiyacımızı orada giderdik ilk gün.. Ama soğuk suyla, ve başımızda biri cep telefonununun ışığila bekleyerek.. Eğlenceliydi:) Bu olumsuzluklar bile güldürdü bizi.. Amaç birlikte olmak isteyince gerisi teferruat mıydı neydi? Bi şekilde çözülmüştü sorun.. Akşam yemeğimizide yedikten sonra evimizdeki balkona geri döndük.. Muhabbete orada devam ettik.. 14 kişi olmuştuk.. Ev 1 salon, 2 oda ve mutfak.. Herbirimiz biryerlere kıvrılıp uyuduk..
Ertesi gün tekne turu yapacaktık.. Tekne 30 kişilik.. Yarısı bize aitti.. En eğlenceli gruptuk.. Diğerleri birbirini tanımayan ikili, üçlü gruplardı.. Şarkılar söylendi, oyunlar oynandı, sınırsız balık "Papalina", ve salata yendi.. Papalina, hamsiden küçük ve sadece temmuz ayında ve sadece Ayvalıkta yenen balıkmış. Lezzetliydi..
Cunda adasında 1 saatlik mola vermiştik.. Cunda sokaklarında dolaşırken en son kuzenle karşılaşmıştık.. Biz evde olmadığımız için gündüz Cunda'da geçirmeyi düşünmüştü.. Orada karşılaşmak yine bir sürprizdi hepimiz için.. Bir saatlik zamandan sonra ayrıldık teknemizle iskeleden el sallayarak ve Serkanı arkada bırakarak.. İnci demişti ki; ben böyle ayrılıklara dayanamıyorum, utanmasam ağlayacaktım.. Abimde dediki; niye İnci kardeş, Somalide birakmadık Serkanı, bir saat sonra oda katılacak bize.. Çok gülmüştük.. İnci çok duygusal bir kızdır, ota boka ağlar:)
Akşam eve geldiğimizde, Serkanda gelmişti Vespasıyla.. Ve ev sahibi bir sekilde halletmişti su işini ve artık suyumuz da vardı.. Artık 15 kişiydik, hepimizin duş alıp hazirlanmasi saatler aldığı için bazılarımız yine karşı daireye gidiyordu duş ve diğer ihtiyaçlar için..
Bizde bir jip ve bir vespa vardi.. 15 kişi bu araçlarla sıkış tepiş bir şekilde Ayvaliğa gittik.. Denize sıfır, güzel bir restoranda, uzun bir masada yemek yedik. Ve ben hayatımda ikinci kez rakı içmiştim.. Çok güzel bir akşamdı. Ailelerin büyük masalarda toplanması nasıl güzel bir şey.. Yemekten sonra kalktık, çocukarın da yatma saati geldiği için eve döndük.. Sevgili Mine gönüllü evde kalacağını söyledi.. En küçük çocuk onda olduğu için, ve zaten hep fedakar olduğu için.. Bizim çocuklar daha büyük olduklarından daha rahatız.. Mineyi çocuklarla bırakıp, diğer büyükler plaja gitmek istedik.. Büfeden 30 bira alinca büfeci çok şaşırmıştı;) belliki onun böyle kalabalık ailesi yoktu.. Senelerin verdiği özlemi, sohbet, muhabbet, şarkılar ve kavun içi dondurmayla gidermeye çalıştık:))
Ertesi gün yine Sarımsaklı plajındaydık.. Nerde olduğumuzun önemi yoktu.. Birlikte en ücra bir yerde de olsak eğlenceli olacaktı.. Deniz keyfinden sonra, yine ev, yine duş ve hazırlık.. Bu sefer Cunda'ya gittik.. Ve güzel bir restonanin yarısı yine bizdik. Yine uzun bir masamız vardı.. Fasıl da vardı orada.. Ve biz şu şarkıyı istemiştik. "senede bir gün" ve "bir kızıl goncaya benzer dudağın" İnci içindi bu şarkı..
Sonra yine eve geldik.. Bu sefer çıkmadık dışarı.. Evdeydik hepimiz. Önce balkonda, sonra salonda.. Sonra Nusret dayım geldi, ruhuyla.. Onunla sohbet ettik.. Osman ve Serkan konuştular babalarıyla.. İlginç bir geceydi..
Ertesi gün olmuştu. Zaten 3-4 günlügüne gelmiştik.. Herkes birer, ikişer gittiler.. En son yine ben çıktım evden. Güzel bir 3 gündü.. Herkes mutluydu.. Bütün olumsuzluklara rağmen.. Bunu her 5 yada 10 yılda yapmayı düşündüğümde bana, hayır her yıl yapalım dendi.. Ama adım gibi biliyordum bunun bir daha olamayacağını.. Bu bir ilkti.. Ama son mu bilemem..
Hepimiz çok eğlenmiştik.. Çocuklarımızda.. Hatta bize demişlerdi ki; bizde büyüyünce sizin gibi kuzenler buluşması yapacağız.. Amaçlardan biride buydu zaten.. O zaman ne mutlu bize...
"Susuz Yaz" koymustuk bu buluşmanın adını.. Bir sonrakinin adı olur mu bilmem... Adını geçtim, kendi olur mu hiç bilemem..
Guzeldi bee:)) zor olacagini bilsemde tekrarlanmali..
YanıtlaSilÇitlenbik
Neden olmasin? önemli olan istemek...bunu herkesin icinde hissetmesi ve istemesi ile ilintili.... ADI Susuz olur sulu olur,isminden önce herkesin bunu istemesi.... ve zamanin cok önceden belirlenmesi...insanlarin ona göre kendini hazirlamasi....IBO
YanıtlaSilSELAM SELVER ABLA TEKRAR NEDEN OLMASIN SADECE HATIRALAR KALIYOR GERİYE DEĞERLERİNİ YAZINI OKUYUNCA ANLADIM ÇOK GÜZEL ANLATMIŞSIN DUYGULARINDADA EMİNSİN BUDA GÜZEL
YanıtlaSilAMA VANAYI KIRMAYA ÇALIŞTIĞIMIZI YAZMAMIŞSIN :))))
:)) yazdim.. Vana'yi kirmaya calistigimizi ama mümkün olmadigini yazdim.. yani kisa gectim oralari.. ben daha cok güzel olan seyleri anlatmaya calistim:)) tesekkür ederim yorumun icin..
Sil