Sayfalar

8 Mart 2013 Cuma

İşte buda benim "emekçi kadınım"...


Ressam: Murat Taban
Bu resimdeki kadın bir tütün işçisiydi. Adı Ayşe Emiral'dı.. hanginiz tanıdınız? hiç biriniz!! çünkü tanınmış ünlü biri değildi.. Bu kadın benim anneannemdi:)
Ben bu 8 Mart'ta anneannemi anmak istedim.. Onu yazmak istedim..

Bir anneannenin yada bir babaannenin gözlükle torunlarına örgü ördüğünü düşünün.. Ne sıcak bir resimdir..

Anneannem, burnunun ucundaki o siyah çerçeveli gözlükleri ile bize kazak, hırka, yelek ve patrikler ören bir tatlı kadındı.. Belkide o gözlükler ona ayarlı bile değildi.. hatırlayanlar vardır, eskiden herhangi birine ait bir gözlük için ver bi takayım denirdi, ve takardı o kişi, sonra ellerini uzatıp bir uzaktan bir yakından ellerine bakardı, bayada iyiymiş derdi.. Ve sahipsizse o gözlük onu kullanırlardı.. Acaba onun gözlüğüde öyle mi elde edilmişti, şüpheliyim? Gerçi çalışan bir kadındı, belkide sigortası ödemişti ve ona aitti..

Hayrandım onun örgü örme stiline.. Hani ip şöyle boyuna atılır, şişler ellerin altında değil, üzerinde olur.. Şişler, eller üzerinden dirseklere kadar uzar.. İlmek attıkça işaret parmağı şişe ipi uzatır.. Çok estetik bir görüntüdür.. Anneannemi örgü örerken izlemeyi çok severdim.. Onun gibi örmeyi çok isterdim.. Ama örgü örmeyi ninem (babaannem) öğretti, kendi stili ile.. Ne boynuna doluyorsun, ne parmağına o ipi.. Parmağa dolanmış ipi sevmezdi ninem, " ne o öyle çük gibi parmak havada" derdi:)

Ama dedim ya, anneannem ne parmağına dolardı ipi, nede başka birşey.. Bakmadan örerdi, hem senin yüzüne bakarak konuşur, hem o işaret parmağı ile ipi attıra attıra örerdi..

Ben annenemin ilk kız torunuyum.. Ve birazda torpilliyim hep.. Ama abimde ninemin ilk göz ağrısı.. Erkek torun ya.. Ona toz kondurmazdı.. Babaanneler erkek torunu, anneanneler kız torunu çok seviyorlar, bu kesin:)) ama ben ikisinide çok seviyorum... Çünkü onları anlayabiliyorum..

Anneannem çocuk ruhlu bir kadındı.. Çocukla çocuk, büyükle büyük olurdu..
Sabrı o kadar geniş değildi ama, saman alevi gibi geçiciydi siniride:) o yüzden kızgınlığını kimse ciddiye almazdı.. Mesela rüzgarla kavga ederdi.. Yazın mutfak perdesi rüzgarla esiyorsa, ve o perde yüzüne vuruyorsa sinirlenirdi, ve derdi ki; ey gidi, es desem esmez:))
Veya, aluminyum tencereleri vardı, yanları yamuk, o tencereler eğer aygazın üzerinde durmuyorsa yamuk olmaları nedeniyle, alırdı o tencereleri vururdu yerden yere, sonra pencereden aşağı fırlatıldı:)) sonrada gider alırdı..

Mesela bir şey anlatır, ve sen onu duymadıysan, anlamadıysan, tekrarlatıyorsan eğer, başını sağa sola sallayarak dişlerini sıkarak ve sesini yükselterek anlatırdı ki, güya sinirlenirdi, ve biz sırf o anı yaşamak için tekrar anlattırırdık.. Sonra yine kendi hareketine kendi gülerdi..

O erken yatardı mesela, biz hala uyumadıysak, ve sesliysek, kapıyı aralar, pijamalarının dizleri D şeklini almış öne doğru çıkık, ak saçları yüzüne düşmüş, o kısık ve bizi aşşağıyalarak bakan gözleriyle, bir nefes içine çekerek, "ey gidi, akşam yatmak pilmeysınız, sabah kalkmak, or......." derdi;) sonra bize katılır, horon bile teperdi.. Çok tatlı bir laz kadınıydı ananem:)

Bir anımızı daha yazayım:) Bir gün Çanakkale'de teyzemlere gittik.. Kuzenler falan epey kalabalığız.. Anneannemde yanımızda, halk plajına gittik.. Biz giydik mayoları, bikinileri güneş, deniz, kalabalık cırkıl cırkıl tadını çıkarıyoruz.. Ananem giymiyor tabi mayo falan.. Alışık değil, zor geliyor herhalde.. Gerçi mayosuda hiç olmadı ya, ama olsada giymezdi demeye getiriyorum:) neyse, oda eteğini dizine kadar sıyırdı, kuma gömdü, şemsiyenin altında oturuyor.. Zaman sonra hopörlerden bir anons.. "Üstü giysili bayan, lütfen plajı terkedin yada mayo giyin"!! Biz tabi duymuyoruz.. İkinci ve üçüncü anonstan sonra ki dialoglar:
teyzem:anne bak sana diyo..
Ananem: ne dey??
Teyzem: üstü giysili bayan plaji terkedin diyo!!
Ananem: aman, afkuruy o be!!
Dizlerim ağrıy, ha böyle sicak kum iyi geliy romatizmalarıma, öyle derim pen ona :))
Sonra kaldıkmı, gittikmi hatırlamıyorum.. Ama garip gelmişti bana, ne olurdu ki, o kadın orada otursaydı.. Güya "halk plajı"

Tüm bunlar onun emekli olduktan sonraki halleriydi.. Ama onu öncesinide biliyorum ben.. Çünkü çocukluğumuz ananne ve babaanne yanında geçmiş.. Her ikiside farklı, her ikiside güçlü kadınlardı benim gözümde..

Hani literatüre girmiş, dünyaca ünlü emekçi kadınlar vardır. Ama bazılarının adı hiç yoktur.. Tıpkı 8 Mart'ı tarihe geçiren 40 bin tekstil işçisinin greve gitmesi, ama 129 kadın işçinin yanarak can vermesi gibi.. Kimdi o kadınlar? Asıl acıyı onlar çekmedilermi? Onların adı yok.. Ama birileri bu işe önayak oldular ve tarihe geçirdiler.. Clara Zetkin, Rosa Luxemburg gibi.. Elbette çok önemli kişilikler.. Ya diğer emekçi kadınlar? Elbette onlarda kişilikliydiler.. En az Zetkin, ve Luxemburg gibi.. Yada Frida Kahlo? Evet çok acı bir hayat hikayesi var.. Geçenlerde arkadaşımda aynı şeyi söylemişti.. Yani biz burnumuzun ucundaki bir kadının acılarını göremiyorsak ve paylaşamıyorsak, çok uzaklardaki kadının acısını, yaşamını hissetmek iki yüzlülük değilmi? Çok doğru.. Elbette onları anlamak güzel şey, ama yakınımızdakilerin duygularınıda hissederek, görerek ve bilerek..

Demem o ki, ananem dünyaca tanınmasada, emektar bir kadındı.. benim gözümde dev gibiydi.. Elleri büyük büyüktü. O cüsseli bedenin içinde pamuk bir yürek..
Evet, emekçi bir kadındı üstelik.. İki katlı, sarı bir evin ikinci katında yaşıyorduk.. Anne-baba Almanya'da bilindiği üzere, bizde abim ve ben Hendek'te ananne, dede, teyzeler, dayılar birlikte kalabalık bir ailede yaşıyorduk.. 8 kişilik bir evin tek çalışanıydı anannem.. Hemde bir tütün fabrikasında.. Ve ilginçtir onun dışında evde herkes sigara içerdi.. Abim ve ben bile o yaşlarımızda ilk denemelerimizi yapıyorduk.. Alpay'ın "fabrika kızı" diye bir şarkısı vardır. Sözleri derindir; "fabrikada tütün sarar, sanki kendi içer gibi, sararkende hayal kurar bütün insanlar gibi.. Bir evi olsun ister, birde içmeyen kocası.. Tanrı ne verirse geçinir gider, yeterki mutlu olsun yuvası.." diye sürer gider şarkı.. Onu hatırlarım hep bu şarkıda. Sanki ona yazılmış gibidir.. fabrikada tütün sardı, sigaradan nefret etmesine rağmen, nasıl hayaller kurardı o tütünleri sararken bilinmez ama, onun ne bir evi oldu, nede içmeyen bir kocası...

Hayat ananneme hiçte nazik davranmadı.. Üç evladı ve bir torunu kendisinden önce veda etmişti bu dünyaya.. Evlat acısını yüreğinde nasıl taşıdı acaba? Büyük kızının, yani annemin bir kış günü Almanya'dan ansızın gelen tabutuyla karşılaşmasını nasıl kaldırdı o ana yüreği? Ben o zamanlar bunları düşünemeyecek kadar küçüktüm.. Ama şimdi düşündüğümde o nasıl bir güç, kudret ve kuvvetir ki, bu acılara göğüs germiş.. Acaba gerebilmiş midir??
Ana-kiz tarhana yaparken.. belliki Almanya'ya giden bavullara konacak..
En azından hayata küsmemişti.. gülebiliyordu.. Hayatın devam ettiğini biliyordu.. Evet hassastı, göz pınarları hep bir bahane arar gibiydi akmak için.. Ağlayarak yıkamış olabilir miydi o yüreğinde taşıdığı acıları??
Belkide torunlarında gördü o kaybettiği çocuklarını.. Mesela beni ne zaman görse, anneme benzeterek severdi, ellerimi annemin ellerine çok benzetir beni gördüğünde ellerimi hep ellerinin arasına aldırdı ve öperdi onları.. Sırf o yüzden bende estetik, ince ve uzun olmayan ellerimi çok severim mesela..

Ananemle ilgili çocukluk anılarım var benim aklıma geldiğinde beni gülümsten.. Şöyle ki;

Tütün fabrikasında çalışan kadınlar hep aynı giyinirdi.. Krem yada külrengi uzun pardüsülü kadınlar.. Tütünün ziftinden korunmak için olabilir, bilemiyorum? Akşam saat 5 te paydos edilirdi.. Abim ve ben ananemi karşılamaya giderdik.. İstisnasız hergün.. Ve hep aynı yerde karşılaşırdık.. Ona yaklaşınca kollarını açardı, ve biz koşarak ona sarılırdık.. Bilirdik ki, cebinde yine leblebi tozu var.. Hergün leblebi tozu getirirdi bize.. Şimdi yok galiba öyle bir şey.. Eskiden olurdu, şöyle 100-150 gramlık poşetlerin içinde. Sonra o poşetteki tozu ağzımıza doldururup konuşmaya çalışırdık, konuştukça ağzımızdan çıkan harflere göre püskürdü o tozlar havaya. Biz buna bayılırdık.. Bazende poşete su akıtırdık çeşmeden, o leblebi tozu olurdu çamur gibi.. Onuda yine ağzımıza boşaltır en çabuk kim yutacak yarışması yapardık:))

Birde hiç unutmam, okullarda yıl sonu müsamereleri olurdu.. Ve beni öğretmenim mutlaka dahil ederdi. Ya bir küçük tiyatroya ya bir şiir okumaya, yada bir halk oyunlarına.. O yıl ben bir şiir ve bir oyunda oynayacağım.. Kızlar tek tip bir elbise giyecek.. Aynı basmadan, kenarları su taşı, pon pon çoraplar, ve o döneme ait bir ayakkabı. Müsamereye iki gün kalmış, benim kiyafet hazır değil.. Güya anne baba Almanya'da, herkes zengin sanıyor beni.. Durum hiçte öyle değil.. Dedim ya 8 kişilik ailede çalışan tek bir kadın, üstelik kiralık bir ev..
Canım ananem arkadaşından bir borç alarak son anda o basmayı aldı yine terzi bir arkadaşına diktirdi, gece yarılarına kadar, pon ponlu çoraplarımıda aldı, ama ayakkabıya parası yetmedi.. Naylon, kenardan kıskaçlı bir ayakkabı ile çıkan tek öğrenciydim.. Ananem izlemeye gelen tek yakımımdı.. Haa birde Abi'm.. Abi, eğer okuyorsan bu yazıyı hatırlıyorsun değil mi? O döneme ve o müsamereden resimler var ama köydeki resim kutusunun içinde. Kim giderse o resimlerin fotosunu çeksin, ama resimler orada kalsın.. Yıllardır oradalar, oradada kalsınlar.. Herşey yerinde güzeldir..

Ananem sadece fabrikada üretmememişti, 7 çocuğu ve 17 torunu olarakta epey üretkenmiş.. Bilemiyorum kaç torunu bu yazıdan haberdar olur, ve bana katılır yada katılmaz.. Benim gözümdeki ve gönlümdeki yürekli anannem bu..

Anneannem, senin aracılığınla önce sana sonra anneme sonra nineme ve tüm dünya emekçi kadınlara selam olsun!!! Gününüz kutlu olsun... Mekanınız cennet olsun...
Anneannemin torunlarinin yarisi..




12 yorum:

  1. ilk okuyan ben oldum abla.bir solukda okudum gözlerimin önünden geçti o günler.Önce şunu diyeyim gözlükler ananemin, kendinin sigortası oldugu içi dr a gidip alınıyordu.Ananem herşeyle kavga eder:) bende anlatayım yaz tatili biz ordayız.nedendir bilmiyorum o kadar oturacak yer varken ananenem sandalyeye oturmak için hazırlanıyor tam oturmuşken sanlayenin iç minderi kırılıyor ve ananenm içinde kalıyor bize çok komik gelmişti ama ananenm çok kızmıştı aldı o sandalyeyi 3. kattan aşagı attı
    daha hırsını alamadı o da indi aşagı aldı baltayı ver etti o sandalyeye:)) hem vuruyor hem söyleniyor.Ananem çok çekmiş bir kadın ama bir o kadarda komik.şimdi hiç birimiz onun gösterdgi kadar fedakarlık gösterirmiydik bilmiyorum.ama o güçlü bir kadın çocuklarına yetmeye çalışan bir anne, parasını kazanmaya çalışan bir emekçi, rahmetli kocasının resminin karşısına geçip beni bırakıp nereye gittin diye sitem edecek kadar kocasına aşık bir kadındı.mekanın nur dolsun ANANEM.seni çok özlüyoruz.biz kadınların günümüz kutlu olsun.bu arada eline saglık abla

    YanıtlaSil
  2. Bu arada murata da teşekkürler eline saglık muratcım resim harika

    YanıtlaSil
  3. Ellerine saglik Server abla. YIne cok guzel bir yazi yazmissin. Emekci Anadolu kadinlarinin huznu, gucu ve guzelligi karsisinda insan duygulaniyor. Benimde iki koca cinar emekci kadinim var koyde. Babaannem ve ananem. Hepsi birbirine bu kadarmi benzer. Hayata ve insanlara dair cok sey ogrendim bende onlardan. Henuz ikiside hayattayken onlarinda kadinlar gununu kutlamak isterdim opup kucalayip ama emekci olduklarinin pek ayirdinda degiller gibi. Umurlarindada degil bu ya neyse:-) Gerci babaannem 99 yada 2000 yilinda istanbulda 8 mart afislerine konu olmustu habersiz. Hangi sivil toplum orgutunun hazirladigi afislerdi hatirlamiyorum ama hos bir aniydi. Bu arada resmi biraz hizli yaptigim icin simdi goruyorum kusurlarini. Begendiyseniz ne ala.

    YanıtlaSil
  4. İnci, güzel bir anınla sende eşlik ettin yazıya.. Sandalye hikayesini bilmiyordum.. Ama tahmin edebiliyorum.. Ve evet, ananem kocasına aşık bir kadındı.. Belkide bunca aciları o yüzden göğüsleyebildi..

    Murat; çizdiğin resmi çok beğendik tabiki.. Ayrıca senin yazında mükemmel.. Evet, onlar 8 Mart'ın farkında bile değiller.. Olsun.. Yürekli kadınlar olmaları ve bizim onların kıymetini bilmemiz belkide önemli olan.

    YanıtlaSil
  5. Ananem,
    Evet bu Anadolu kadınlarının ne kadar birbirlerine benzediğinin resmidir,bu ülkede yaşayan emekçi kadınların kaderleri ne kadar birbirine benzediğinin resmidir. Ananemi tütün kokularında hatırlarım,leblebi tozunda hatırlarım,tek başına yaşam mücadelesinde hatırlarım,çaresizliğini isyanlarında hatırlarım, çocuklarına yetişmek için hepisine adil bir Anneyi hatırlarım,torunların kalabalıklığına rağmen,yetmezliğine,sinirlenmesine rağmen gönlünü almasını bilen bir ananem hatırlarım! Tüm yaşanmışlıklara rağmen içinde ki sevgiyi kaybetmeyen ananeyi hatırlarım! Gözlüğünün ucundan bakışı hatırlarım! Bu listeyi uzatabiliriz! Tüm Anadolu kadının yaşadığını bu emekçi kadınların aynı kaderi paylaştığını görüyoruz! Bu anlamda kardeşime çok teşekkür ediyorum! Anıları tazelediği için,tadlar bıraktığı için,tütün kokusunu,leblebi tozunun ağızdolu tadını yaşattığı için çok teşekkürler ,emeğine eline sağlık! Murat kardeşin elinede sağlık renk kattığı için....Ananem rahat uyu! Seni saygıyla bu Dünya Emekci Kadınlar gününde anıyorum! Emeklerine saygı ve sevgiyle......

    YanıtlaSil
  6. Canımıniçi, önce ellerine saglık.
    bu yazıyı okumak için yine hazırlık yaptım. Kahvemi aldım. Kulaklarımı dışarıya kapattım ve kahramanlarla başbaşa kaldım. Kah güldüm, kah ağladım. Anlatımlarınızdan da tanıdığım Ayşe Emiral'a daha da yaklaştım. Evet, sanırım o kadınlar hiç yorulmadılar, bıkmadılar, pes etmediler, sevdiler, ürettiler ve paylaştılar. Bunu yaptıkça da mutlu oldular ve her şekilde yaşama devam ettiler, tüm kayıplarına rağmen. Bence mutlu olabilmelerinin kaynağı da buydu. Üretmek ve sorgusuz sualsiz paylaşmak.
    Okurken yazınla hepimizin kendimizden bir şeyler bulduğumuzu da düşündüm. Ne kadar çoklar dedim kendi kendime. Evet, hepimizin hayatında onlardan bi dolu var. Mutluyum, onları tanıma ve yaşama şansını yakaladığım için.

    Tekrar; dünya emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun...

    (Emekçi demeyince sanki adreste bir eksiklik var gibi geliyor :). O kadar magazinel oldu ki herşey, bunu da çula, çaputa, pırlantaya bağlamadan sahip çıkmalı)
    AyçA


    YanıtlaSil
  7. Muratcıgım, ellerine sağlık...
    Kalimera :)

    YanıtlaSil
  8. çok güzel bir yazı olmuş bu. benim de anneannemi yazasım geldi.eline sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tesekkür edrim.. evet yaz yaz yaz.. sende yaz.. günün anisina.. hatta emrediyorum yazmani.. zira cok güzel yaziyorsun..

      Sil
  9. Eli öpülesi tüm anneannelerin ve bütün kadınların günü kutlu olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eli öpülesi eller onlar. Evet çok doğru..

      Sil
  10. Sevgili Server,
    Harika bir yazı.Beni ağlattı.:)Ellerine sağlık.
    zen_free

    YanıtlaSil