Çok severim Türk sanat müziğini.. Halk müziğinide severim.. Ama TSM başka.. Her cümlesi bir duyguyu imalı anlatır, bir şarkı sözü bir ömür, bir kitap olur..
Başlığa attığım şarkı sözü, benim bu akşam duygularımı anlatan en güzel ifade biçimi. Geçen hafta Wohlensee'de çektiğim bu fotoğrafla güzel bir uyum sağladığını düşünüyorum..
Neden mi?
Yıllar önce tamda bugün tutmuş annemin doğum sancısı.. Ve ben doğmuşum.. Karanlık bir odada, gaz lambasının fitili pır pır yanarken. Bir ebe bile yoktu muhtemelen.. Köydeki tecrübeli kadınlar vardı herhalde.. Allah'tan bir terslik çıkmamışta ve ben tesadüfen yaşamışım. Benim doğum günüm çok önemli mi, değil mi bilmiyorum açıkçası.. Köydeki diğer çocuklar gibi, bizim her günümüz aynıydı.. Değil yıllar, aylar bile mevsimden ibaretti.. Ilkbahar, yaz, sonbahar, kış. Yaz aylarından bir tek Temmuz'u bilir ve severdim.. Çünkü o ayda annem ve babam gelirdi Almanya'dan. Onun dışında değil aylar, günler bile sadece cumartesiden ibaretti. O gün herkes şehere (kasabaya) pazara giderdi.. Gelirkende bize ya şeker yada ciklet getirdikleri için mutlu olurduk.. Birde kışın iğde getirlerdi.. Çok severdim. Onun dışında Pazartesi'nin, salı'nın, perşembe'nin hiç önemi yoktu.. Hatta saatlerin bile. Zaman kavramı vakitlerden ibaretti.. Sabah, kuşluk vakti, öğlen, ikindi, akşam ve yatsı olarak.. Böyle bir zaman kavramında doğum gününün nasıl bir önemi olabilir ki? Çoğumuz büyüklerimize ben hangi gün doğdum bile değil, ne zaman doğdum sorusuna pancar ekilirken, bostan bozulurken, harman zamanı, zemheri gibi zaman birimleri verilirdi.. Ee gelde doğum günü kutla.. Bu birazda çocukluktan gelen, yaşanan, yaşatılan ve öğrenilen birşey.. Çocukluğumda hiç bilmedim ben doğum günümü. Yaşım sorulduğunda yedisinden gün aldı, onikisinden gün aldı gibi şeyler söylenirdi.. Hep bir yaştan gün aldığımız söylenirdi.. Asıl yaşımı hiç bilemedim ben..
Avrupa'da insanlar yaşlarını çok önemsiyor, doğduğu günleri falan çok önemli.. Davetlere falan gidiyorum. 18. yaşımı kutlayım bari dedim.. Ehliyetimide 3 gün kala almışım.. Kendimi bir önemsiyorum bir önemsiyorum.. Süper hazırlandım.. Herşey güzel olacak diye umud ediyorum... Hiç böyle şeylere alışık olmayan baba alışık olduğumuz bir tavır sergileyince, iki kat aşağıda oturan bir Alman arkadaşım bütün davetli arkadaşlarlarıma evini açmıştı. Eğlenceye orada devam etmiştik. Böylece 18. Doğum günüm her anlamda unutulmaz olmuştu.. Ondan sonra ben hiç doğum günü kutlamadım. Her günüm aynı benim.. Sonradan öğrendiğimiz bir şeyi kutlama derin hisler uyandırmıyor bende. Bu yaşlardan sonra hele hiç bir önemi yok kaç yaşındayım, ve kaçıncı yaşımdan kaç gün almışım. Yaşamdan bir yıl daha aldım diye mutluyum artık.
Biraz önce su içmeye kalkan oğullarımdan, Taylan'ın doğum günü kutlaması, en etkileyici olanıydı.. "Şu sigarayı bıraksanda seni daha fazla yaşayabilsem" dedi.. Sustum.. Altta kalmamak adına, ben çok yaşlanmak istemiyorum zaten diye bir şeyler zırvaladım.. Sonra o sustu..
Kendi çevrem dışında varlığımın pek bir önemi yok aslında.. Insanlık için bir buluş yapmadım.. Bir iz bırakmadım ben. Iki can verdim verdim sadece.. Mum gibi kendi çevremi aydınlattım ve birazcıkta ısıttım belki..
Bir anne pastası ile kutlayamadığım doğum gününü hiç benimseyemedim ben belkide , hep eğreti kaldı..
Ama yaşamaktan mutluyum. Olduğum gibi olmaktanda. Annem iyiki doğurmuş beni. Ben asıl ona teşekkür ediyorum bugün..
(blogspot 19 Nisani göstersede 20 Nisan cokan oldu bile)
Neden karamsarsınız? İyi ki varsınız ,anneniz iyi ki doğurmuş bu güzel satırları yazan kişiyi. Daha nice yaşlara
YanıtlaSilve yıllara. Her şey gönlünüzce olsun.
Karamsar mı olmuş? Aslında hiç karamsar olmadım.. Hep güzel yaklaşırım yaşama.. Sadece şımaramam ben.. Herşey benim etfarımda dönmüyor, bunu ifade edemedim sanırım.
SilGüzel yorumunuz beni mutlu etti mesela.. Teşekkür ediyorum güzel dilekleriniz için..
Bence de annen iyi ki doğurmuş seni. Sen olmasaydın duygu yüklü iyi bir kadın eksik kalırdı bu düyada.
YanıtlaSilDimi ama?:)) neyse bugün birazcık şımarayım o zaman..
Sil