Sayfalar

2 Eylül 2014 Salı

Işin bokunu çıkarmamak lazım..




Adalara Fayton yakisiyor.
Dün haberlerde izlemiştim.. Adalarda Faytonlar kaldırılacakmış. Gerekçe; hayvanlara eziyet ediliyormuş, sözde! Hatta bayılan atların görüntüleride vardı.. Insanları etkilemek çok kolay tabi, bir çoğunun kendi düşüncesi olmadığından birileri hep bir taş atar o kuyuya.. Bunu duyan Hak ve özgürlük savunucuları, hayvan halkları savunucuları, sivil toplum örgütleri  vs. Tamam duyarlı olmak güzel. Yanlış bir şeye karşı duruşta güzel. Ama bilinçli karşı durmak, haklı karşı durmak en güzelidir. En son ve en güzel örneği "gezi parkı" dır.. 

Bilmiyorum, İstanbul büyük şehir belediyesi mi, yoksa adalar Belediyesi mi, nasıl bir rant peşine düşmüşlerse, birden bire Adalardaki faytonlara göz dikip, sanki, hep insan, hayvan, doğa haklarına sahip çıkarmış gibi medyaya, atların çektiği eziyeti göstererek dikkat çekmeye başladı. Bunuda öyle güzel, öyle damardan girerek manipule ettilerki, bu sözünü ettiğim savunucularda halay başı olup şöyle bir zılgıt çektiler;  "Yazın 40 derece sıcağın altında, kocaman arabayı ve arabada oturanları çekmek zorunda olan, aç aç çalıştırılan, susuzluktan yollarda bayılan, kırbaçlanan, tekmelenen, dili kesilen, tüm yaz sömürüldükten sonra kışın soğuğa terk edilen atlara yaşatılan zulüm adaları kirletmektedir" diyerek döküldüler sokaklara. 

Şimdi, bazı şeylerinde ne suyunu nede bokunu çıkarmamak gerek. Yani abartmamak gerek. 

Suyunu deyince, en son önemli bir hastalığa (ALS)  çekmek için yapılan meydan okuma eylemi bir showa dönüştü.. Oysa diğer ülkelerde bilinçli ve farklı yapıldı bu iş. Ülkemin aktivistleride, solcularıda, entelleride bir değişik.. Biri yazmıştı, twitterde. Herkes buzlu suyu kayasından aşağıya dökünce "işin suyunu çıkardılar" diye. Evet, bencede öyle olmuştu.
Şimdide, Adalardaki atlar ve faytonlar için diyorum, Işin bokunu çıkarmayın. Ha birde o var, argümanların içinde. Atlar bokları ile kirletiyormuş Adaları.. Hadi canım? 
Doğru, motorlu taşıt taşıt gelince ortalık at boku kokmayacak? Senin hissetmediğin ama çok daha etkileyici kokular olacak. Evet, sen atlara binmeyerek kurtaracaksın dünyayı, ama sana bindiklerinin farkında bile olmayacaksın. Yiyeyim senin aktivistliğini ve karşı duruşunu. 

Burada, yani Isviçre'de fayton kullanılan yerler var.. Yazın göl kenarında, kışın dağlarda kızaklarla. Ama atların bakımı tam teşekküllü. 

En son bu sene 19 Mayıs ta arkadaşlarımla birlikte gitmiştik Büyükada'ya.. Öyle bir kalabalık görmedim. Bayram dolayısı ile sanıyorum öyle kalabalıktı. Fayton kuyruğu çoktu. Yürüyerek gittik önce.. Ayayorgi kilisesine çıkmak için kilometrelerce yürüyorsun, ve çok uzun o yol. İsviçreli arkadaşlarım bayıldı faytonlara. Bende öyle.  Bazı şeyler olduğu gibi kalmalı. Fayton yakışıyor Adalara. Bence bu hayvan koruma dernekleri, o hayvanların daha iyi şartlarda yaşaması ve çalışması için bir şeyler yapmalı. Çünkü atlar, kedi, köpek, hamster gibi evde beslenen süs hayvanları değil. Onlar yararlanılacak hayvanlar.. O hayvanların yaşam koşulları için ayaklanmalı bence. Nal bakımı mesela, öğlen sıcağında çıkarmamak mesela, yemi, suyu, bakımı vs. Evet, hayvana eziyete karşıyım, ama dediğim gibi işin bokunu çıkarmamak lazım. 

4 yorum:

  1. Bu konuda seninle aynı fikirdeyim. Bu hafta başında bir arkadaşımın adadaki evine gittik. Yıllardır gitmek istedik de, bir türlü kısmet olmamıştı. Çok güzel geçti günümüz. Adada faytonla gezdik. Kuzey bayıldı olaya. Atlar ne yazık ki bakımlı değildi. Bakımlıdan kastım, gürbüz, güçlü kuvvetli gözükmüyorlardı. Yapılması gerekenin senin dediklerinle aynı olması gerektiğini düşünüyorum. Hayvanların bakımı yapılmı, düzenli kontrollerden geçirilmeli, barınakları olmalı. Ama nerdeee? İnsanların yeterli saygıyı, sevgiyi görmediği, doğru düzgün haklarının olmadığı bir ülkede hayvanların haklarının olmasını hayal etmek zor geliyor.
    Mesela İstanbul'da kediler tüm şehri gezsp etmiş durumdalar. Geçenlerde Nişantaşı'nda Backhaus adlı bistroda eşimle oturup yemek yiyelim dedik. Ne mümkün! her masanın altında üçer tane kedi vardı. Ben kediden korkarım. Çocukluğuma ait adlandıramadığım bir sebebe dayalı bir korku sanırım. İnsanların hayvanları ya da kedileri sevip okşamalarını anlıyorum. Ama kediden korkan bir insan olarak da, benim de kediden korkma hakkımın olmasını insanların anlamasını bekliyorum.
    Ne doluymuşum :)
    Hayvanları da sevelim insanları da diyerek, öpüyorum seni.

    YanıtlaSil
  2. Hic kediden korkulur mu? demiyecegim elbette:) ve anliyorum seni. Burada, bir gazetede Istanbul hakkinda bir yazi okumustum. Baslik "kediler sehri Istanbul" du. O güzel tarafindan bakip anlatmisti. Yani Istanbula yakisiyordu kediler:))

    YanıtlaSil
  3. Atların çok zor şartlarda çalıştırıldığı muhakkak. Ne zaman Ada'ya gitsem onların gözlerine bakamam içim acır. Ama bu değil ki faytonlar kaldırılsın. Atların bakımıyla ilgili düzenlemeler getirilsi, denetlensin. Onlarsız Ada eksik kalır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin atlara özel başka bir bağın vardı sanki, öyle hatırlıyorum.. Sen bile aynı fikirdeysen demekki yanliş değil fikirlerim:) o atlara düzenli bakım şart evet. Faytonları kaldırmak sorunu çözmüyor. Daha sonra ne olacak o atlara? Doğaya mı bırakılacak? Doğada yaşayabilen bir at türü mü onlar? Bu konuda hakkaten bilgim yok. Tek bildiğim, hayvanlara iyi bakılması, biz onlardan onlarda bizden memnun olmamız.

      Sil