Sayfalar

22 Mart 2017 Çarşamba

Güle Güle Tayfun Talipoğlu..


Takvimler bahar başlangıcını söylesede gri bir Salı sabahına uyandırdı telefon zilim. On dakika sonra yeniden çalmasını söylerken parmaklarım, gözüm ekrandaki mesajlara ilişti. Gözlüksüz kısık gözlerimle okumaya çalıyorum ama mümkün değil. Fakat fotoğraflardan kimin olduğu çok belli. Tayfun Talipoğlu. Hayırdır inşallah, ne oldu ki? Diyorum.. Alttaki yazıları okuyamadığım için bi yandan seviniyorum, bi yandan o aklıma bile getirmek istemediğim şeyi sokuyor aklıma gaipten birileri.  Gözlüğümü takıp ölüm haberini okuduğumda içime bi burukluk girdiğini saklayamam. Çünkü, o güzel insan, hepimizin ailesinden biri gibi gelirdi bana. Abi gibi, arkadaş gibi, komşu gibi, kardeş gibi, yoldaş gibi, dost gibi. 

Ne çok severdim Bam Teli, yol hikayelerini. Bir iş, bir insana bu kadar mı  yakışırdı? Çok severdim ve aynı zamanda pozitif anlamda çok kıskanırdım. Böyle bi işi yapmayı hayal ederdim hep. Hayalde kalacağını bile bile. Hiç onun gibi olunur mu? Bir idol olabilirdi sadece. İşini iyi yapan insanları çok severim. 

Onun bu Bam Teli, yol hikayelerinde,  memleket hasretimi giderdiğimi zannederken, yayın bitikten sonra daha çok özlediğimi hissederdim ülkeyi. Onunla gittim hep, Kars'a, Erzurum'a, Malatya'ya, Urfa'ya, Antakya'ya, Muş'a, Van'a, Ankara'ya, Afyon'a.. Onunla gezdim Anadolu'yu.. İnsanları küçümsemeyen, farklı görüşte, dinde, ırkta, veya siyasette olana hep saygısı ve hoşgörüsü vardı. Hele çocuklarla yaptığı söyleşilerinde, eğilir ve çocukların göz seviyesine inerdi. Çocukları kucakladığında o sevgisi yorgun gözlerinden bile belli olurdu. Bu ince detaylar çok önemlidir ve kişi hakkındaki düşüncelerimi belirgin eder. 

Sonra sesi. Kendine has, kulağa çok hoş gelen bir sesi vardı. Şiir gibi konuşurdu. Sanki konuşurken şiir okurdu. Böyle iç içe geçmiş bir güzelliği, bir özelliği vardı Tayfun Talipoğlu'nun. 

Bugün, bütün gün buruktum . Bahar başlangıcıydı halbuki. Nevruz'du. Şiir günüydü. Böyle bir güzel günde gidilir mi? Diyorum bi taraftan, özellikle mi seçtin, şiir gününde, hüzünlü bir şiir gibi göç etmeyi? Diyorum diğer taraftan.  Hiç yakıştı mı diyemeyeceğim! Ölüm hiç zamana yakışmazda, gün yakışsada, yıl olarak yakışmadı. Çooooook, çoooook, çoook erken oldu. 

Keşke sürekli, "yolcu yolunda gerek, memleket şartları çetin, ben artık gideyim" demeseydin. İnsan kırk kere ne derse o olurmuş ya, sen belki dörtyüz kez söyledin, belki daha fazla.. Keşke olmayaydı böyle. 

Lakin, gittin işte. Geride güzel şeyler bırakarak. Biz bile böyle üzülüyorsak, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum.

Güle güle Tayfun Talipoğlu👋👋👋 


8 yorum:

  1. Evet, hiç beklemediğimiz bir şeydi bu ölüm haberi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ölümün, kaşla göz arasında bir yerde olduğunu yeniden hatırlamış olduk.. Yine unutacağımızı bile bile, belkide böylesi yaşanılır kılıyor bizi..

      Sil
  2. Ben de nasıl üzüldüm. İyi insanlar hep gidiyor. Çok erken gidiyor. Giderken insanların kalbinde bir iz bırakmak da ayrı bir şey elbette :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Bu insanları kaybettikce, ben ülkemizin yoksullastıgını düşünüyorum... Yerine nitelikli insanlar koyamıyoruz." Dedi bir arkadaşım. Bunun için üzülüyoruz belkide.

      Sil
  3. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Özlem arkadaşıma katılıyorum hep iyi insanlar gidiyor bu aralar yahu:((kötüler gitsin...memleketin içine edenler gitsin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, işe yaramaz bir dolu adam varken. Bir dolu insan varken güzel insanların gitmesi, üzücü. Sagduyu ve insana yakın insanların ölmesine üzülüyor insan...

      Sil
  4. Güle güle :(

    YanıtlaSil