Insanlara genelde aynı yaklaşırım.. Ilk tanışmalarda o tanıma süresini koyarım. Ve ilk görüşte o samimi mi, ukala mı, kibirli mi, şımarık mı, insancıl mı, saygılı mı, sıkıcı mı, neşeli mi, arkadaş olabilir miyim, olamaz mıyım konusunda az çok bir fikir sahibi olurum.. Ve o ilk izlenim neyse genelde doğru çıksada, önyargılı olmama adına biraz daha zaman tanırım.. Buda olmazsa uzak durmaya çalışırım. Herkes herkesi sevecek diye bir kural yok.. Hepimizin hayatında buna benzer ilişkiler yokmu?
12 yıl önceydi.. İsviçreye taşındım.. Çocuklar o zamanlar küçük, oyun parkında diğer annelerle tanışma fırsatı yakalıyorum.. Çocuğa ilgisi, davranışı, konuşmaları, insanı ele veriyor.. Sadece birini yakın buluyorum kendime.. Ve yanılmıyorum.. Her Perşembe buluştuğumuz kadınlardan biri Elisabeth bu.. O zamanlara dayanır arkadaşlığımız. Hatta o zamanlar o Perşembe kadınlarından Antonella da o zamanlardan tanıdığım biriydi.. Sonra o taşındı, bir ara uzak kaldık ama şimdi her Perşembe buluşuyoruz..
O zamanlar birde Elisabeth in eski arkadaşları vardı.. Bazı özel günlerde davet üzerine bu diğer arkadaşları ile tanışmalar oluyor. İşte Elisabeth'in böyle bir davetlileri arasında bir kadını hiç sevmemiştim.. Asla samimi hatta arkadaş olabileceğim bir insan değildi.. Sanarsın İngiliz kraliyet ailesinde büyümüş.. Bir ukala, bir kibir, bir tepeden bakmalar.. O akşamlardan birinde beni azarladığı da olmuştur.. Bunu Elisabeth'e anlattım. Oda anladı beni. O günden sonra kadına uzak davranırım. Elisabeth de karşılaşırsak ben giderim.. Elisabeth te bunu bilir.. Onlar eski arkadaş, paylaşımları çok farklı olabilir, bana kötü olabilir ama diğerlerine iyi olabilir. Ama zamanla Elisabeth de şikayetlere başladı bu kadın hakkında.. Daha yenimi anladın demiyorum, sadece beden dilimle ağzımı bi yana kaydırarak, bi kaşımı da kaldırarak, burmumla bir nefes vererek bunu anlatıyorum.. O da anlıyor.. Neyse uzatmayayım.. Sonuçta kadın istenmeyen ve sevilmeyen biri oldu.. Kendi arkadaşı tarafından bile..
Biz 3 kadının Perşembe buluşmalarımızı biliyorsunuz.. Bu hafta yaşadığımız enteresan bir olayı anlatmak istiyorum.. Biz yine saat 3 gibi buluştuk.. Kompleksiz, stressiz, her konuda herkes fikrini açıkça söyleyen, diğerinin aklına yatmıyorsa, hayır ben böyle düşünüyorum diyen, birinin problemi olduğunda, çözüme gidilen, her konuda rahatlıkla konuşan, dinden, ırktan, hastalıklardan, seksten, dünyadan, ölümden, filmden, kitaptan, yemeklerden yaşama dair ne varsa konuşabilen insanlarız.. "Van için şefkatle ilmek ilmek örüyoruz" projesinden bir kere bahsettim.. Bizde varız dediler hemen.. Ve onlarda sessiz katıldılar bu projeye.. Neyse bir türlü konuya giremedim. Asıl konu başka..
Bu Perşembe buluşmamızın sonlarına doğru telefonum çaldı.. Işi gereği gecikeceğini söyleyen eşimdi. Bunu orada söylemiş bulundum.. Bunu duyan Elisabeth o zaman bu akşam burada yemek yiyoruz birlikte dedi. Hem ikizlerin doğum günününü kutlama fırsatı bulurum, dedi.. Bilmiyorum dedim, onlara telefon açmam lazım, başka programları yoksa tamam yapabiliriz dedim.. Bizim gençleri aradım, spora gidiceğiz ama sonra geliriz, dediler.. Elisabeth'in çocukları ile çocukluk arkadaşları, ama çok sık görüşmüyorlar, böyle akşamlardan da mutlu oluyorlar.. Neyse karar verildi, o akşam orada birlikte yemek yapıp yiyeceğiz. Uzak Doğu yemekleri.. Körili yemekler yani.. Antonella bize güzel bir akşam dileyip gitti.. Hep birlikte bu soğukta balkonda oturduğumuz için montlar üzerimizde hala.. Antonella'yı gönderdik.. Bizde üzerimizdeki montları çıkardık.. Yemek yapmak için mutfağa geçtik.. Mutfak penceresinden bir kararltı gördüm. Bir bakarız ki, o istenmeyen kadın.. "Ach du scheisse!!" diyebildik sadece.. Neyse geldi artık kadın..
Kuru kuru tokalaştık.. Kadında benden hazetmez.. Duygular karşılıklı yani.. Bende çıkıyordum zaten dedim.. O varsa ben yokumdur.. Elisabeth bunu bilir.. Ben zaten uzun zamandır oradaydım. Her ne kadar planımız bozulsada benim için çokta önemli değildi.. Zaten ani karar vermiştik, ve her an her şey olabilirdi.. Ve onlarda birlikte olabilirdi.. Ama o andan itibaren Elisabeth'le sadece gözlerimizle konuşuyoruz.. Ben montumu giyerken, birlikte gidecektik ya alışverişe dedi. Bisikletim yok, sen götürecektin ya giderken, dedi. Bunu duyan arkadaşı ben zaten yakındaki hastaneye gelmiştim, geçerken uğradım dedi.. 10 dakika içinde kadının gelmesi ile gitmesi bir oldu.. Birlikte çıktık evden. O kadın bir yöne, biz diğer yöne gittik.. Arabaya binene kadar hala bozuntuya vermiyoruz. Arabaya bindik, ben bir koptum.. Gülmekten kendimizi alamıyoruz. Nereye gidelim, dedim. Bilmem, dedi.. Ama bunu yapmak zorundaydım, dedi.. O zaman şarap almaya gidelim dedim.. Ve gittik.. Elisabeth'in eşi ve çocukları da istemezlermiş kadını.. Yani sadece ben değil, hiç kimse hazetmiyor kadından.. Elisabeth in 40 yıllık arkadaşlığı var kadınla.. Ingilterede ve Almanya'da birlikte okumuşlar. Ikili arkadaşlıkları çok farklı olabilir.. Bunu anlayabilirim.. Başkaları ile birlikte olunca kadın değişiyormuş, öyle diyor Elisabeth..
Şarap alıp eve geldik.. Mutfağa girdik.. Yemek yapmaya girişmiştik ki, mutfak penceresinde kimi göreyim?? Evet, o kadın!! Bir şey unutmuş ve geri dönmüş:)) Evet muzipliğim tutmuştu aynı şakayı Elisabeth'e yaptım:)) çok güldük.. Şakaydı, gelmedi tabiki.. Eğlenceli bir şekilde yemekler yaptık, sonra keyıfle yedik.. Masada bu olanları ballandıra ballandıra anlattım..
Şimdi bu olayda kötü taraf biz görünsekte işin aslı öyle değil.. O yüzden geçmişten başlayarak anlattım.. Bu noktaya gelmesinde o kadının büyük payı var. Daha anlatmadığım çok olay var..
"İnsan ne zorla sevilir, ne de zorla sevgisinden vaz gecilir. İnsan kendi yaratır tüm bunları." Dedi bir arkadaşım.. Evet, çok doğru.. Arkadaşlıkta, samimiyet, güven, anlayış çok önemli.. Arkadaşlık sorgulanmaz, benimle neden ilgilenmiyorsun denmez, bana neden cevap vermiyorsun denmez, beni neden sevmiyorsun hiç denmez.. Bunlar kendiliğinden gelişen şeylerdir.. Sevgi zorlamaya gelmez.. Zorlandığı zaman 40 yıllık arkadaşını bile kaybedebilirsin.. Arkadaşlıklar çok özeldir.. Bazen kardeşten ötedir. Bunun bilincinde olmak gerekir.. Sorumluluk duymak gerekir. Ne kadar samimi olursan ol, belli bir saygı gerekir.. Özgürce olmalı arkadaşlıklar..
12 yıl önceydi.. İsviçreye taşındım.. Çocuklar o zamanlar küçük, oyun parkında diğer annelerle tanışma fırsatı yakalıyorum.. Çocuğa ilgisi, davranışı, konuşmaları, insanı ele veriyor.. Sadece birini yakın buluyorum kendime.. Ve yanılmıyorum.. Her Perşembe buluştuğumuz kadınlardan biri Elisabeth bu.. O zamanlara dayanır arkadaşlığımız. Hatta o zamanlar o Perşembe kadınlarından Antonella da o zamanlardan tanıdığım biriydi.. Sonra o taşındı, bir ara uzak kaldık ama şimdi her Perşembe buluşuyoruz..
O zamanlar birde Elisabeth in eski arkadaşları vardı.. Bazı özel günlerde davet üzerine bu diğer arkadaşları ile tanışmalar oluyor. İşte Elisabeth'in böyle bir davetlileri arasında bir kadını hiç sevmemiştim.. Asla samimi hatta arkadaş olabileceğim bir insan değildi.. Sanarsın İngiliz kraliyet ailesinde büyümüş.. Bir ukala, bir kibir, bir tepeden bakmalar.. O akşamlardan birinde beni azarladığı da olmuştur.. Bunu Elisabeth'e anlattım. Oda anladı beni. O günden sonra kadına uzak davranırım. Elisabeth de karşılaşırsak ben giderim.. Elisabeth te bunu bilir.. Onlar eski arkadaş, paylaşımları çok farklı olabilir, bana kötü olabilir ama diğerlerine iyi olabilir. Ama zamanla Elisabeth de şikayetlere başladı bu kadın hakkında.. Daha yenimi anladın demiyorum, sadece beden dilimle ağzımı bi yana kaydırarak, bi kaşımı da kaldırarak, burmumla bir nefes vererek bunu anlatıyorum.. O da anlıyor.. Neyse uzatmayayım.. Sonuçta kadın istenmeyen ve sevilmeyen biri oldu.. Kendi arkadaşı tarafından bile..
Biz 3 kadının Perşembe buluşmalarımızı biliyorsunuz.. Bu hafta yaşadığımız enteresan bir olayı anlatmak istiyorum.. Biz yine saat 3 gibi buluştuk.. Kompleksiz, stressiz, her konuda herkes fikrini açıkça söyleyen, diğerinin aklına yatmıyorsa, hayır ben böyle düşünüyorum diyen, birinin problemi olduğunda, çözüme gidilen, her konuda rahatlıkla konuşan, dinden, ırktan, hastalıklardan, seksten, dünyadan, ölümden, filmden, kitaptan, yemeklerden yaşama dair ne varsa konuşabilen insanlarız.. "Van için şefkatle ilmek ilmek örüyoruz" projesinden bir kere bahsettim.. Bizde varız dediler hemen.. Ve onlarda sessiz katıldılar bu projeye.. Neyse bir türlü konuya giremedim. Asıl konu başka..
Bu Perşembe buluşmamızın sonlarına doğru telefonum çaldı.. Işi gereği gecikeceğini söyleyen eşimdi. Bunu orada söylemiş bulundum.. Bunu duyan Elisabeth o zaman bu akşam burada yemek yiyoruz birlikte dedi. Hem ikizlerin doğum günününü kutlama fırsatı bulurum, dedi.. Bilmiyorum dedim, onlara telefon açmam lazım, başka programları yoksa tamam yapabiliriz dedim.. Bizim gençleri aradım, spora gidiceğiz ama sonra geliriz, dediler.. Elisabeth'in çocukları ile çocukluk arkadaşları, ama çok sık görüşmüyorlar, böyle akşamlardan da mutlu oluyorlar.. Neyse karar verildi, o akşam orada birlikte yemek yapıp yiyeceğiz. Uzak Doğu yemekleri.. Körili yemekler yani.. Antonella bize güzel bir akşam dileyip gitti.. Hep birlikte bu soğukta balkonda oturduğumuz için montlar üzerimizde hala.. Antonella'yı gönderdik.. Bizde üzerimizdeki montları çıkardık.. Yemek yapmak için mutfağa geçtik.. Mutfak penceresinden bir kararltı gördüm. Bir bakarız ki, o istenmeyen kadın.. "Ach du scheisse!!" diyebildik sadece.. Neyse geldi artık kadın..
Kuru kuru tokalaştık.. Kadında benden hazetmez.. Duygular karşılıklı yani.. Bende çıkıyordum zaten dedim.. O varsa ben yokumdur.. Elisabeth bunu bilir.. Ben zaten uzun zamandır oradaydım. Her ne kadar planımız bozulsada benim için çokta önemli değildi.. Zaten ani karar vermiştik, ve her an her şey olabilirdi.. Ve onlarda birlikte olabilirdi.. Ama o andan itibaren Elisabeth'le sadece gözlerimizle konuşuyoruz.. Ben montumu giyerken, birlikte gidecektik ya alışverişe dedi. Bisikletim yok, sen götürecektin ya giderken, dedi. Bunu duyan arkadaşı ben zaten yakındaki hastaneye gelmiştim, geçerken uğradım dedi.. 10 dakika içinde kadının gelmesi ile gitmesi bir oldu.. Birlikte çıktık evden. O kadın bir yöne, biz diğer yöne gittik.. Arabaya binene kadar hala bozuntuya vermiyoruz. Arabaya bindik, ben bir koptum.. Gülmekten kendimizi alamıyoruz. Nereye gidelim, dedim. Bilmem, dedi.. Ama bunu yapmak zorundaydım, dedi.. O zaman şarap almaya gidelim dedim.. Ve gittik.. Elisabeth'in eşi ve çocukları da istemezlermiş kadını.. Yani sadece ben değil, hiç kimse hazetmiyor kadından.. Elisabeth in 40 yıllık arkadaşlığı var kadınla.. Ingilterede ve Almanya'da birlikte okumuşlar. Ikili arkadaşlıkları çok farklı olabilir.. Bunu anlayabilirim.. Başkaları ile birlikte olunca kadın değişiyormuş, öyle diyor Elisabeth..
Şarap alıp eve geldik.. Mutfağa girdik.. Yemek yapmaya girişmiştik ki, mutfak penceresinde kimi göreyim?? Evet, o kadın!! Bir şey unutmuş ve geri dönmüş:)) Evet muzipliğim tutmuştu aynı şakayı Elisabeth'e yaptım:)) çok güldük.. Şakaydı, gelmedi tabiki.. Eğlenceli bir şekilde yemekler yaptık, sonra keyıfle yedik.. Masada bu olanları ballandıra ballandıra anlattım..
Şimdi bu olayda kötü taraf biz görünsekte işin aslı öyle değil.. O yüzden geçmişten başlayarak anlattım.. Bu noktaya gelmesinde o kadının büyük payı var. Daha anlatmadığım çok olay var..
"İnsan ne zorla sevilir, ne de zorla sevgisinden vaz gecilir. İnsan kendi yaratır tüm bunları." Dedi bir arkadaşım.. Evet, çok doğru.. Arkadaşlıkta, samimiyet, güven, anlayış çok önemli.. Arkadaşlık sorgulanmaz, benimle neden ilgilenmiyorsun denmez, bana neden cevap vermiyorsun denmez, beni neden sevmiyorsun hiç denmez.. Bunlar kendiliğinden gelişen şeylerdir.. Sevgi zorlamaya gelmez.. Zorlandığı zaman 40 yıllık arkadaşını bile kaybedebilirsin.. Arkadaşlıklar çok özeldir.. Bazen kardeşten ötedir. Bunun bilincinde olmak gerekir.. Sorumluluk duymak gerekir. Ne kadar samimi olursan ol, belli bir saygı gerekir.. Özgürce olmalı arkadaşlıklar..
Çok haklısın. Zorla güzellik olmuyor. Onu bende sevmedim nedense:))
YanıtlaSilSevilecek gibi değil ki, gören kaçıyor;))
Sil