Sayfalar

30 Eylül 2012 Pazar

Havaalanı maceraları...


Havaalanı maceraları...

Bugün oğullarımdan biri Taylan 3 haftalık dil kursu için Fransanın güneyine Nice kentine uçtu.. Oradan alınıp 5 km uzaklıktaki Antibes kasabasında Fransız bir ailenin yanında kalacak.. Aile, bir anne bir oğul ve iki kedi.. Anne 55 yaşlarında, bahçesi ve kedileriyle mutlu.. Kitap, sinema, tiyatroyu seviyor.. Oğlu Taylandan 10 yaş büyük.. Ve sadece haftasonları geliyor. Evini ögrencilere açmış.. Bu aileler psikolojik ve pedogojik denetimden geçiyormuş.. Hergün ögleye kadar kursa gidecek, sonra diger aktivitelere katılacak.. 
Bu bilgileri bize bu işi yapan acentalar söyledi.. Herşeyi onlar ayarlıyor.. Uçak bileti, transfer, kalacak aile ve kurs.. Bizde gönül rahatlığı ile gönderiyoruz.. Bu Taylanın ilk yanliz gezisi.. Bu sadece dil kursu değil, bir başına bir yerlere gitme, başka kültürleri tanıma gibi bir çok yönleride var.. Neyse buraya kadar herşey tamam.. 

Dün geceden herşey hazırlandı, camaşırlar ütülendi, yerleştirildi, pasaport, bilet, sağlık sigorta kartı, ve diger ıvır zıvırlar hazırlandı.. Bir büyük bavul yerine iki küçük tercih etti. Yani bir küçük bavul ve bir spor çantası.. Deniz kenarında bir yer olduğu için, yüzmeye falan gidersem, yada sportif bir aktivite olursa diyerekten mantıklı düşündü dedim.. Bunu neden anlattım ilerleyen satırlarda göreceksiniz.. Taylan hem seviniyor, hemde ilk kez bilmediği bir şey yapmanın tedirginliği hissediliyor.. Sabah saat 7 de Zürich havaalaninda olunacak.. Biz 8 de olduk.. Uçak 9 da. Zaman var.. 

Yıllardır uçarız, ilk defa bir olay yaşadım.. Asıl anlatmak istediğimde bu zaten.. 

Biz herzaman direk chek in e gider bavulları veririz, ve bize uçuş kartı verirler.. Prosedür böyledir yıllardır.. 
Bizde aynı prosedürü uygulamak adına sıraya girdik.. Sıra bize geldiğinde boarding kartı aldınızmı dedi? Hayır burdan almıyormuyuz? dedim.. Hayır şu öndeki elektronik gişeden alıyorsunuz, bize sadece bagaj veriyorsunuz dedi.. İyi dedim, çıktık sıradan o elektronik, dokunmatik gişelere gittik.. Uçuş no sunu ve bi kaç bilgiyi tuşlayarak verdik. Kaç bagaj sorusuna 2 tuşuna bastık.. Sonra alt taraftan bavula iliştirilmek üzere iki bagaj bileti, ve 1 boarding kart çıktı.. Biz bunlarla birlikte tekrar kontuarda sıraya girdik, bagajı vericez.. Sıra bize geldiğinde ikinci boarding kart nerde dedi oradaki Srilankalı tamil görevli kadın.. Kadın güzelde, mıy mıy konuşuyor.  Yani konuşsammı konuşmasammı gibilerinden.. Hiç sevmem mıyır mıyır olanları ama, güler yüzümü kaybetmemeye çalışıyorum..
Neyse bu işte ikinci kartı sorunca bir tane verdi o eletronik alet dedim.. 1 kişimi uçuyor dedi? Evet, dedim. 1 kişi 1 bagaj dedi.. Eger iki bagajı varsa para ödemesi gerekir dedi. Taylanın iki bagajının toplam kilosu 13.5.. Yani 20 bile değil.. Bunu söylediğimde bu yeni uygulama, şu tarihten beri dedi.. Ama ben sinirimden ve onun mıyır konuşmasından anlamadım.. O kadarda önemli degildi hangi tarih olduğu.. Böyle bir uygulama varmış. Yani bir kişi bir bagaj verebiliyormuş. İkinci bagaj paralı.. Bunu biliyormuydunuz? Ben bilmiyordum!!
Neyse kadına ne kadar dedim.. "Neunzehn" dedi.. Yani 19 fr. İyi napalım ödeyelim bari dedim. Bana ödemeyeceksiniz, ilerde bir gişe gösterdi, orada ödeyeceksiniz, dedi.. İyi koştura koştura oraya gittik.. Oradaki görevliye böyle böyle diye durumu izah ettim.. Kilo hakkının altında bir yükle gidiyor, sadece iki bagaj olduğu icin fark ödeyecekmişiz dedim.. İkisini bir bavul yapsaydınız dedi.. Sen çok biliyon dedim içimden., İki küçük, sığmazki birbirinin içine dedim.. Neyse, ögrenmiş oldum, ödeyeyim şu neunzehn frankı dedim.. Neunzehn değil, neunzig dedi.. Yani 19 frank değil, 90 frank.. Neeee, meunzig mi?evet neunzig, neun (9) ve null (0) diyor alay eder gibi.. Bu nasıl bir mantıktır, biletin kendisi geliş gidiş 99 fr.. Küçücük 5 kiloluk bir bagaj için 90 fr. Beni çileden çıkardı.. Açtım ağzımı yumdum gözümü.. Oradaki görevli bunu yanınıza alın diye uyarmadımı, Mantıklı biri bunu size söylemesi lazımdı dedi.. Oradaki kadın neunzig demekten aciz, ne mantığından bahsediyorsun dedim.. Ama bagaji çoktan vermiştik.. Geri alma durumu yoktu.. 
Bagaj yükü fazla olur, farkı ödemeyi anlayabilirim.. Ama benim yüküm az, sadece iki parça olduğu için o parayı vermek bana çok salakça geldi.. ve o mıyır mıyır konuşan kadının salaklığının bedelini ben ödedim.. Ben orada onun neunzehn(19) değilde neunzig (90) dediğini anlayabilseydim, o küçük bagaji verirdim Taylanın eline.. 

Bir pazar sabahı saat 8 de böyle bir olay yaşadım.. Sinir tavan yapmış.. Güya güle oynaya oğlumu göndercem.. Şöyle adamakıllı vedalaşamadım bile.. Arkasından bakakaldım sadece.. 
Eve geldim.. Saat 10 du.. Uzandım biraz.. Taylandan hiç haber yok.. Saat 10.10 da orada olacaktı. Saat 12 olmuş.. Sms gönderdim.. Bana 1 saat sonra geri döndü.. 
"ben geldim, ev güzel, buralar çok güzel,  playstation oynuyorum Didier'le. (evin oğlu) akşam 5 te bir ögrenci daha gelecek, şimdi öglen yemeği yiycez" yazmış.. 

Onun keyifli olması tabiki mutlu etti beni.. Sabahki sinirimde yok, ama yinede saçma geliyor bana.. Anlayamıyorum bu mantığı? Siz siz olun tek bagaj uçun.. 

1 yorum:

  1. Şirketten şirkete degisiyor bagaj sayisi:(( sinir bozucu birsey..
    Çitlenbik

    YanıtlaSil