Yazma konusunda bir isteksizlik var bloglarda. İsteksizlik değilde motivasyon düşüklüğü desem daha yerinde olur herhalde. Yalnız değilmişim o zaman dedim. Fakat yazmaya yazmaya hiç yazamaz oluyorsun. Zorla bir şey olmaz, biliyorum ama zorlamadanda hiç bir şey olmuyor. Zorla sevgi olmaz. Zorla güzellik olmaz. Ama emek anlamında, hedefe ulaşma anlamında, zorlamadan olmuyor. En basit örneği, mesela fitnese gidiyorsun, terlemeden, kaslar yanmadan bir şey olmuyor. Bu anlamda söylüyorum. Bu arada fitnes konusundada çok pasifim. Kısa kısa her telden yazacağım şimdi.
**************
Fitnes ve ben..
Geçen salıydı. Mrs Sporty adında bir fitnes zincirinin standına yakalandım. Kendimi biliyorum, Fitnese yazılıp, gitmediğimi bildiğimden sadece, kabalık etmeyim, ayıp olmasın diye dinledim kadını. He he, dedim hep içimdem, külahıma anlat. Sonra ben başladım anlatmaya, dedim fitnes bana göre değil, deli gibi o aletlerde uğraşmak bana zevk vermiyor, üstelik saat hiç geçmiyor. Ben müzik seviyorum, dans seviyorum, zumba falan yapabilirim, bak o zevkli olur, fakat çok pahalı bulduğum için gitmedim, dedim. Sonuçta YouTubedan evde aynı hareketleri yapabilirim. Ama işte tembellik diz boyu.
Neyse uzatmayım, kadın bütün bu sorunları bildiği için dedi ki, işte bizde hepsi bir arada. Müzik var, yarım saat, haftada sadece üç kez yeterli, tabiki hergün açığız, ve senin hedefin ne ise bireysel çalışılıyor, beslenme konusunda yardımcılarımız var, biz şöyleyiz, biz böyleyiz diyerek kandırdı beni, aldatıldım,😀 demeyeceğim tabiki. Deneme amaçlı gelmek isterim, dedim. Cuma için randevu yaptık. Saatinde gittim. Yarım saat konuştuk, yarım saat uygulamalı antrenman yaptım. Evet, sevdim. Çok temiz, sadece kadınların geldiği pembe ağırlıklı bir salon. İşte bedeninde nerelerin incelesin, nerelerin toplansın, neler istiyorsun not alıp, sana bir kart hazırlıyorlar. O kartı yakana takıyorsun, ve akıllı kocaman ekranlar var. Ekran senin yakandaki kartı tanıyor ve hedefine göre ekran kenarında duran araçları seçmeni istiyor. Bunlar, top, dambıl, lastik, vs. Ekranın yarısında kendini görürüyorsun, diğer yarısında nasıl yapman gerektiğini. Kısa bir süre sonra, ekranı değiştir diye anons geliyor. Böyle değiştire değiştire sıkılmadan akıp gidiyor süre. Yapabilirim aslında. Birde çok yakınımda. Gelelim zurnanın zart dediği yere. Aylık 108 fr. Orada bir çüş yani dedim içimden. Bizim gençler gidiyor fitnese. Aylık 38 fr. 108 ne ya? Ben o aletleri alsam evde zaten kendim yaparım. Ama biz insanlar bunu yapmıyoruz. İlla bir yere para vercez ve mecbur olduğumuzu hissedeceğiz. Fakat ben o zamanda gitmiyorum yani bireysel disiplinliliğim yok, sorun burda..yoksa bedenim zorlamaz beni. Ben ne dersem uyar bana. Sorun bende anam:)
**************
Fitnes ve ben..
Geçen salıydı. Mrs Sporty adında bir fitnes zincirinin standına yakalandım. Kendimi biliyorum, Fitnese yazılıp, gitmediğimi bildiğimden sadece, kabalık etmeyim, ayıp olmasın diye dinledim kadını. He he, dedim hep içimdem, külahıma anlat. Sonra ben başladım anlatmaya, dedim fitnes bana göre değil, deli gibi o aletlerde uğraşmak bana zevk vermiyor, üstelik saat hiç geçmiyor. Ben müzik seviyorum, dans seviyorum, zumba falan yapabilirim, bak o zevkli olur, fakat çok pahalı bulduğum için gitmedim, dedim. Sonuçta YouTubedan evde aynı hareketleri yapabilirim. Ama işte tembellik diz boyu.
Neyse uzatmayım, kadın bütün bu sorunları bildiği için dedi ki, işte bizde hepsi bir arada. Müzik var, yarım saat, haftada sadece üç kez yeterli, tabiki hergün açığız, ve senin hedefin ne ise bireysel çalışılıyor, beslenme konusunda yardımcılarımız var, biz şöyleyiz, biz böyleyiz diyerek kandırdı beni, aldatıldım,😀 demeyeceğim tabiki. Deneme amaçlı gelmek isterim, dedim. Cuma için randevu yaptık. Saatinde gittim. Yarım saat konuştuk, yarım saat uygulamalı antrenman yaptım. Evet, sevdim. Çok temiz, sadece kadınların geldiği pembe ağırlıklı bir salon. İşte bedeninde nerelerin incelesin, nerelerin toplansın, neler istiyorsun not alıp, sana bir kart hazırlıyorlar. O kartı yakana takıyorsun, ve akıllı kocaman ekranlar var. Ekran senin yakandaki kartı tanıyor ve hedefine göre ekran kenarında duran araçları seçmeni istiyor. Bunlar, top, dambıl, lastik, vs. Ekranın yarısında kendini görürüyorsun, diğer yarısında nasıl yapman gerektiğini. Kısa bir süre sonra, ekranı değiştir diye anons geliyor. Böyle değiştire değiştire sıkılmadan akıp gidiyor süre. Yapabilirim aslında. Birde çok yakınımda. Gelelim zurnanın zart dediği yere. Aylık 108 fr. Orada bir çüş yani dedim içimden. Bizim gençler gidiyor fitnese. Aylık 38 fr. 108 ne ya? Ben o aletleri alsam evde zaten kendim yaparım. Ama biz insanlar bunu yapmıyoruz. İlla bir yere para vercez ve mecbur olduğumuzu hissedeceğiz. Fakat ben o zamanda gitmiyorum yani bireysel disiplinliliğim yok, sorun burda..yoksa bedenim zorlamaz beni. Ben ne dersem uyar bana. Sorun bende anam:)
************
Sertap Erener Konseri..
"Belki şehre bir film gelir" der ya Sezen Aksu "gülümse" şarkısında. Öyle bir şey işte İsviçre'de hayat. Yani Türkçe bir etkinlikten söz ediyorum. Yoksa etkinlik anlamında gazetelerde sayfalarca etkinlik tanıtımı var. İlgimi çekmiyor. Çekse iyiydide, o kültür çok işlememiş demekki. Hani hep böyle Türkiye'den bir rüzgar esse, bir film gelse, bir konser olsa, bir tiyatro gelse oluyorum İsviçre'de. Almanya öyle mi? İlk film oraya gelir, ilk konserler orada verilir. Almanya bu konuda çok daha sosyal. İsviçre'de daha azdır. Eskiden tek tükte olsa bir film gelirdi. Şimdi artık oda yok. İnternetten korsan izlemek benim suçum mu şimdi?
Bu hafta sonu Sertap Erener'in konseri vardı Zürich'te. Zaten gelirse Zürich'e gelir böyle şeyler. Sanki bok var Zürih'te😀 hiç sevmem. Bir bilmişler Zürich, bide Cenevre! Neyse! Bern diye bir başkent var burda, ama kimin umrunda? Bern saklı bir kent, buldun buldun, bulamadın şansına küs. Öyle yani. Neyse, geçen yıl Sezen Aksu gelmişti, bilenler bilir hüsranimi, ondan önceki Sunay Akin, çok daha öncede tesadüfen bir restoranda Banu Alkan ile karşılaşmımami. İsviçre göt kadar olduğu için böyle şeylerle karşılaşmak doğal olabiliyor. İşte dün Sertap Erener konserindeydik. Ön sıradaydık yine. Ufacık tefecik o bedenden o müthiş ses. Sezen Aksu gibi çok konuşmuyor aralarda. Az ve öz konuşuyor. Zaten o şarkı söylemeli. Müthiş bir sesi var. İlk sırada oturmakla görüntü anlamında iyi etmişizde, ses anlamında kulak zarımızın patlamaması mucizeydi. Güzel bir konserdi. Konser sonrası biz ilk sırada oturan "protokol" denen şeyin önceliğini yaşayarak kulise gidip fotoğraf çektirebilirdik. Artık tövbeliyim bu konuda. Sezen Aksu ile olanı anımı okuduysanız, beni anlarsınız. Artık hiç bir sanatçı ile tanışma gibi bir işe girmeyeceğim. Onlar uzaktan güzel. Tanımam gerekmiyor..
************
Ben aşık oldum..
Evet, sona bıraktım bu konuyu. Benim gizli bir sevgilim var. Pazar günleri buluşuyorum onunla. Güzel bakıyor bana. Cüsseli, uzun, ve beni bekliyor, adı Çınar. Ona yürüyorum her Pazar. 6 km uzakta kendisi. O, beni hep aynı yerde bekliyor. Bugün daha çok farkına vardım. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Geçen Pazar gidememediğim için trip atıyordu sanki. Bugün ona gönlüm düştü, söz verdim, her Pazar geleceğim dedim. Aslında her gün gidebilirim ona. Hemde hızlı adımlarla. Hatta koşarak. Böylece mrs sporty'ede gerek kalmaz. Söz verdim Çınar'a. Sana geleceğim, dokunacağım ve sarılacağım dedim. Yürüyüşe çıktığımda ona yürümek farz oldu artık. Çünkü o hep orada ve beni bekliyor. Böyle duygusal bir bağ kurdum Çınar'la. Ağaç deyip geçme okuyucu. Çok kırılırım..
************
1 Mayıs...
Ah o efsane 1 Mayıs. İşte bunuda eskiden Almanya'da çok hissederek yaşardık. Köln'de buluşur kortejler halinde slogan ata ata yürürdük. Gözümüz kulağımız Taksim yürüyüşünde olurdu. Oradan aksi bir haber geldiğinde gece meşaleli yürüyüşe geçerdik. Örgütlü olmanın heyecanı ile desteklemenin heyecanı sarardı. Ne heyecanlı günlerdi o günler! İsviçre'ye yerleştim yıllar sonra. Bitti gitti o günler. İsviçre'de 1 Mayıs her kantonda farklı. Mesela Bern'de tatil değil. Ama Zürich, Basel ve diğer kantonlarda bayram. Bern'de tatil olmamasına rağmen durgun bir gün. Ülke çapında işlem yapılamıyor. Bankalar keza öyle. Güya açıklar. Havale falan yapılamıyor, daha doğrusu yapılıyorda ertesi gün işleme giriyor. Böyle yani bizim 1 Mayıs Bern'de. Yarın işe gitmesemde olur aslında. Belkide gitmem.
**********
AİHM var birde..
Hani genelde yazma konusunda, yaşama konusunda bir isteksizlik bir motivasyonsuzluk vardı ya, başlıca sebeplerinden biri referandum sonucuydu. Haksızlığa uğramanın verdiği sonuç. Tarihin en şaibeli referandumu olduğunu herkes biliyor. Onlar bile. Eee, ne yapılabilir? Haksız yenilginin çığlığı ayuka çıktı bizde. Bir şey yapmalı dedik hep. Eşim bugün bireysel olarak bu hileli referandumun iptali için AİHM'e şikayet dilekçesi yollamış. İsviçre'den bir arkadaşımız daha şikayetçi olmuştu bu sürece. Ülkede eğer hukuk işlemiyorsa başka çıkar yol kalmıyor. Keşke yüzde 60-70e karşı yüzde 30-40 evet çıksaydı? O zaman otururduk kıçımızın üstüne. Ama bu öyle bir şey değil. 51/49 nedir ya, hileye hurdaya rağmen. Bence o yüzde 49 bireysel olarak AİHM e gitmeli. Ya herro ya merro bundan böyle. Gerçi o tanımıyor Avrupa'nın kanunlarını artık. Ben yandım, herkes yanacak diyor. Yanacağız evet. Yanarken bir kova ile su taşımaya benziyor bizimkisi biraz. Olsun. Madem yanacağız, onurluca yanalım. En azından yangına bir kova su döktüm diyebiliriz.
İyiki yazmak istemiyormuşum? Ya yazmak isteseymişim üç ciltli bir kitap çıkarmış herhalde.??
Herkesin 1 Mayıs işçi emekçiler bayramını kutluyorum.
Merhaba. Kesinlikle böyle kısa kısa da olsa yazmak gerekiyor. Zevkle okudum. Sevgiler güzel Bodrum'dan medeni Bern'e.
YanıtlaSilMerhabaaaa... Bern'de güzel Bodrum'a gönderiyor sevgi ve selamlarini..
SilÖncelikle hileli olduğu kesin referandum için başvuruda bulunma cesaretinden ötürü eşini kutluyorum, hepimiz bir olsak keşke ama öyle bir durumdayız ki, millet dilekçe yazmaya da korkuyor burada onlar da haksız değil:( neyse ki, burada da chp, başvuruyor bizler adına..Sertap'ın sesini seviyorum ençok da Lal şarkısını severim, gözün aydın diyeyim. Var ya ben gençken ah İstanbul'a ABBA gelse derdim dua ederdim ama gelmedi nankörler:(((ağaç demedim çınarı çok sevdim:) ünlülerle tanışma konusu için linki tıklayacağım..
YanıtlaSilSevgilerimle:)
Pardon ya ben Sezen Aksu anınla ilgili link var sanmıştım ama yokmuş...okumak isterim, dur tahmin edeyim kendini beğenmişin teki miydi? Zaten Tayyip'ee destek verip, yetmez ama evet, akiller vs. (babası da fetoşçuymuş) olunca nefret ettim kadından...(yazdım böyle ama umarım sen çok sevmiyorsundur yoksa pot kırmış olacağım...:(( çok sevdiğin biriyse kusura bakma...:(
SilO kırmızı linkler iligili yazılara götürüyor olması lazım. Sezen Aksu ile tahmininde pekte yanılmamışsın. O değilde ben çok büyütmüşüm gözümde.
SilSertap, benim en beğendiğim ses Türk şarkıcı olarak.Çınar çok yakışıklı ve derin bu arada.Aşık olmana şaşmamalı ;) 12 kilometre yürüterek sporun hakikisini yaptırdığına göre ;)
YanıtlaSilVe tabii Yaşasın 1 Mayıs !!!
💜😀
Sil