Sayfalar

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Mudurnuda turistik gezi..


Bir 17 temmuz salı günü.. Biz eski Mudurnulular Mudurnuya turistik bir gezi yapacagiz:)) hiç gitmedigim yerlere gidiceğiz.. Büyük yengem ben akşama kaşıksapı yaparım dedi.. İsmail abim, sen hiç ugraşma, biz mangal için gerekli şeyleri alırız, Dımışkıda mangal yaparız dedi.. İkisi arasında seçim yapmak zordu.. Mangal daha eğlenceli olur biliyorumda, ama kaşıksapı bir daha ne zaman yiyebilirdimki?? Ama yengemede zahmet vermek istemiyordum. 

Toplam 8 kişiyiz.. Ama iki araç var.. Ki bizim Bodrumda bile 7 kişi bir taksiye binmişliğimiz var, köyde haydi haydi binerdik tek arabaya.. 10 kişide olsak:)) 
7 km yol şunun şurası.. 
Bindik arabalara, köyden Çayırın Ayşe yengenin torunu Gözde'yide aldık, bize rehberlik yapacak.. Yine sıcak bir gün.. Arabaları bir yere park ettik.. İsmail abim bizden ayrıldı, benim işlerim var, siz gezin tozun, akşama giderken haberleşiriz dedi... Bzden sonra gidip amcamı alacak, birlikte tel alacaklar, evin etrafının darabaları eskimis, onları yıkmışlar, tel gereceklermiş.. Belliki onun önemli işleri var, biz gibi kıç gezdirmeyecek;)) 
Yolumuzun üstünde sergilenen şu tomruğu gördük. 

Sona Saat kulesine yöneldik.. Tepede bir yerde.. Çıkana kadar terler aktı tabi bizden.. Klasik, güzel bir saat kulesi.. Tarihini bilmiyorum.. Kulede tarihi ile bilgide yok. 
Güzel bir yerde ama.. Oraya çıkınca Mudurnuya panoramik bakış hoş.. Tepede oldugu için birde güzel esiyor.. O serinliği bırakıp aşagiya inesi gelmiyor insanın. Epey bir zaman geçirdik orada.. 
 

























Sonra Hacı Şakirler Konağına dogru yöneldik.. Mudurnunun sonuna doğru, musalla mahallesinde.. O yüzden hiç görmedim daha önce.. Diğer konaklar Mudurnunun içinde.. Onları gezmiştim.. 
Arnavut kaldırımlı, güzel sokaklardan geze geze gidiyoruz.. Kimi agaca tirmaniyor, kimi agacta bale yapiyor, Kimi agacin koguguna giriyor.. Herkeste bir simariklik..:)))

Mudurnulu teyzeleri görerek yol aliyoruz..Mudurnuya has başörtüleri vardır.. Göynük örtüsüde deniyormuş.. Eski Mudurnulu teyzeler hala kullanıyorlar.. (Soldaki teyze)

Bu sefer yolumuzu bu kocaman bir Çınar ağacı kesiyor.. Ama bu yaşıyor.. İçi koğukta olsa:))

Hemen ardından Hacı Şakirler Konağına ulaşıyoruz..
Eski Mudurnu Evlerini konak yapmışlar.. Ahşap kokulu ve serin bir hayattan (ilk kapıdan girince, o taşlık bir geçiş vardır serin hatta soğuk olur orası, eskiden yiyecekler bozulmasın diye oralada depolanırdı, buzdolabı olmadığı için, işte oraya Hayat denir) gectikten sonra arka kapıdan bahçeye çıktık.. Artık burda referansımız Serpil ve Murat.. Daha önce gelmişler, ve aileden biri gibi olmuşlar artık.. Gittik bizde tanıştık.. Orayi işletenlerden Fatma hanım ninemden bahsetti.. Onu övgü ile anlattı.. Bu bizim hepimizi, yani ninemin torunlarını gururlandırdı.. 

Hacı Şakirler Konağının diğer konaklardan farkı belkide en özel farkı, bahçesindeki o uzun dikdörtken masa başında hep birlikte oturmak.. Öyle ayri ayri masalar yok.. Tek uzun masa.. Tek yanda uzun sedir.. Konuklarda, işletmecilerde hep birlikte oturuyor.. Hep birlikte sohbet ediliyor, hep birlikte gülünüyor.. Konakta, bahçede tarihini koruyor.. Bahçesinde meyva ve sebzeler.. Konuklar o bahçeden yiyip içebiliyor. Orada bir otelde degilde, sanki aile ziyaretine gitmişsiniz gibi bir hava esiyor.. 
Fatma hanımın ağabeyi Mehmet bey, güzel sohbetleri ile Mudurnunun tarihini anlatıyor.. Kısa ve öz olarak şunu söylemişti bize.. Kendisi hep turizmle ugraşmış.. Abantta o 5 yıldızlı otellerin müdürlügünü yapmış.. Ve emekli olmuş.. Bu konağın işletmeciliğini aldında demişki kendine; bugüne kadar ögrendiğin ve yaptığın herşeyi unut.. Aynı eskiden oldugu gibi, bir misafir geldiginde ne yapardık, otururduk, konuşurduk, en güzel yemekleri yapardık, en güzel yataklarda yatırırdık.. Aynını yap, dedim dedi.. Hakikaten öyle.. Sıcak, samimi bir ev ortamı var orada.. Bira içmek isteyen bira içer.. camiye gitmek isteyen camiye diyor.. Che tişortlu çocukları dikkatimi çekiyor.. Zaten konuşmalarından belli oluyor ilerici ve demokrat oldukları..

Kahve, ayran, dondurma ve sohbet dolu bir ögleden sonrası kalktık.. Orada kalmayı çok isterdik ama, 7 km ötede bizimde evimizin olması bunu engelliyordu:)) 
Ayrılmadan önce konağı dolaşmak istedik.. Ayakkabilari çıkardık, galoşları giydik.. Çok güzel.. Herşey aslına sadık.. Her odada yüklük denen dolaplar olurdu, ve dolap içinde banyo. Perdeler, ibrikler, tavandaki ahşap işlemeler, yerdeki kilimler, duvardaki resimler... Odaların isimleri var.. Biri çitlenbik:)) biri Günışığı.. Not almıştım aslında odaların isimlerini ama şu an bulamiyorum o not defterimi.. 
Sonra bizi kapı önüne kadar yolcu ettiler.. Tek tek vadalaştık.. Dedim ya tam bir ev ortamı.. Mudurnuda konaklayacaklara şiddetle tavsiye ediyorum.. 
Konağa ait resimler..




Sonra yine bu güzel yollardan yürüyerek carşiya geldik.. 


Kanuni Sultan Süleman camii varmis Mudurnuda.. Nekadar türbe, cami cikarsa yolumuza tek tek giriyoruz.. Cami siradan bir cami.. Kapisina basörtüleri koymuslar.. bizim gibi kiçi basi acik olanlar icin herhalde..Ama biz kalabalik oldugumuzdan iki kisiye bir basörtüsü düsüyordu:))


Saat baya bir olmuş.. Daha alişverış yapılacak ardından mangal.. İsmail abim ve murat mangallik gereksinimleri almış.. Köye vardık.. Saat 5.. Toplandik gittik Dımışkıya.. Ama Dımışkıya amcam dünden beri suyu salmış ve her yer ıslak.. Bu sefer hemen yanıbaşındakı Metin abilerin bahçesine geçtik.. Onların tarafı daha düzlük ve daha güzel.. Geçtik oraya, ateş yakıldı, erkekler mangalın başında, bizler salata falan derken pişti herşey.. Kocaman bir daire yaptık, ve afiyetle yedik.. Bu arada Metin abi bahçesini sulamaya geldi.. Ardından Ayşe yenge bahçesini sulamaya gidiyordu.. Onlar geçerken pişmemişti herşey.. Ama kokusu yayılmıştı elbette.. Ayşe yenge geçerken biraz kaldı yanımızda.. Sucuğa ilişmişti gözü.. Ve dediki; hani şu televizyonlarda gördümümüz, sucuk dediginiz şey şumu uşak? Hiç bilmeyon nasi birşey? Dedi;) beraber yeriz ayşe yenge dedik.. Yaya, ben yimen, hinci sofradan kalktık, soruyon hani, o mu diye dedi.. Canim benim ya, böylede tok gözlüdürler.. Neyse biz yedikten sonra iki ekmek arasi sucuk ve tavuk kanatlarını birini Metin abiye, digerini Ayşe yengeye götürdü amcam.. 

Biz yedik içtik, akşam ezanı okununca amcamlar gitti.. Biz kaldık.. Ayşe yengede bahcesini sulamış geri dönüyordu.. Amcamın götürdüklerini yememişti.. Belkide torunlarına götürecekti kimbilir? 

Hava iyice kararmıştı.. Ateşi söndürmüştük..  Ay da yoktu. Ama ateşböcekleri vardı tek tük.. 
Hep birlikte Türkü söyleyelim dedik.. Ama hiçbirimizin bildiği ortak bir türküyü tutturamıyoruz.. En son Murat bir türkü tutturdu, "Çarşambayı sel aldı" hep bir agızdan nasil güzel geldi o türkü o akşam kulağıma..
Bu arada Ayçayı arayıp doğum gününü kutladık..

Bu güzel türküden sonra alakasız bir Barış Manco şarkısı ile final yaptık.. 
Şarkı sözlerini kimse bilmiyor ama, nakaratı ha söyledik, de söyledik:))

A de bakıyım.. Aaa.. Birde Y.. Yee.. Şimdi birde I.. Iııı.. Oku bakıyım.. AYI.. 
Sadece kızlar.. AYII.. Biz dört kız çınlatıyoruz yeri gögü;)) Şimdi erkekler.. AYI..?(Sadece Murat ve Ömer var, tok bir ses) hep birlikte.. AAAYYYIII.. ;)) 

Dagbaşında ve Boluda bir köyde olmamızın bilinçaltımıydı bu şarkı:)) bilemem ama biz çok eğlenmiştik.. Ve Dımışkı Dımışkı olalı görmemişti böyle birşey.. 
Ortalık zifiri karanlik.. Ömerin telefonunda ışık vatmış.. O ışık eşliginde tek sıra halinde 7 dakikalik köydeki evimize ulaştık.. 

Amcamın sorusu: ne yaptınız uşak bu karanlıkta?? Bahça sulanacak desem, kimse gitmez!!:)))))

Saat  gece 10 gibi filan.. Mudurnuya hiç gitmemişiz gece.. Gitmek istiyoruz.. Ama nasil?? Serpille, Murata siz gidin diyoruz.. Onlar yeni evli ya güya.. Gidebilir.. Onlarla ben gitsem, ee emel yengem ve ömerde var.. İsmail abim artik anne ve babasi ile takılıyor.. Ee bizde gidersek Şima ve Aslıda var.. Yani mümkün değil.. 

Serpiller gitti, oradan bize bir telefon. Abla Mudurnu gece çok güzel.. Güzel bir çay bahcesinde oturuyoruz, sizde gelin.. Baktım ortam iyi. Amcamla abim, yatsı namazına camiye gitmişler.. Emel ben ve ömer bahçede oturuyoruz.. Kizlar odanın birinde sohbete dalmışlar. Tamam geliyoruz dedik.. Ömer ben bi labobaya gideyim dedi. Gitti gelmez, gitti gelmez.. Tam yarım saatten fazla oldu.. Sonra kızlar indi aşağiya. Daha sonra amcamlar geldi.. Ömer hala yok.. Nihayet indi geldi, kusura bakma abla, motoru bozmuşum dedi;)) 
Serpili aradım, beklemeyın bizi, bakın keyfinize dedim.. O zaman biz Mudurnuyu size getiriyoruz dedi.. Gelirken, dondurma ve soguk içecekler getirmişler:)) 
Dolu dolu bir gün geçirdik.. 

1 yorum:

  1. Ohhh canıma degsin. Ne de güzel etmişsiniz de 17 Temmuz da orada gecirmişsiniz :)

    YanıtlaSil