Sayfalar

27 Haziran 2012 Çarşamba

0.1 kadar ince ve keskin...


0.01 kadar ince ve keskin....


Evet bazen yaşam çizgisi 0.1 kadar ince ama keskin bir bıçak gibi.. Benim bildiğim sadece ölüme çare bulunmazdı yoksa diğer her şeyin mutlaka bir çözümü olurdu.. Ama öyle değilmiş.. Bıçak gibi kesilip atılıyormuş... 
Avrupa insaninda zerre duyguya yer yok.. Ya siyah, ya beyaz.. Gri yok mesela.. 
Bir haftadır hop hop kalktığımız ders notları sonucları bu hafta bir bir elimize geçti.. Notlar geldikçe seviniyorduk.. Çünkü iyi sonuçlardi. Ama tek tek geldigi için tam olarak sevinemiyorduk.. Dün toplam sonuclar gelmiş.. Oğlum ölçmüş biçmiş, hesap etmiş sadece ama sadece 0.09 puan eksik.. 1 puan değil, 0.09, düz hesap sıfır nokta bir.. Yani bu devedeki kulak değil, kulagindaki bir tüy eksik demek.. O kulagindaki bir tüy eksik diye bütün deveyi kesmek gibi bir şey.. 
Oğlum öğretmenine mail yazmış, durumu izah etmiş.. O sıfır nokta bir puan onun için çok önemli olduğunu, sınıfını Cok sevdiğini, orda kalmak istediğini falan.. Aksam anlattı bizede durumu ve maili.. Senin azmini gören fransızca hocan bu sıfır nokta zamazingoyu verecektir dedik.. Nasil umutluyum, hiç dert bile etmiyorum, ama bu avrupalılarda pek güven olmaz diyerekten içimdede hafiften bir kuşku.

Bugün oğlumdan bir SMS, müjdeyi verecek biliyorum:) Okuyorum, gözlerime inanamıyorum.. "anne hoca notu vermiyor" bu kadar.. Şaka yapıyor diye düşündüm.. Yapmadığı şey değil çünkü.. Ciddimisin, şaka yapma demeye kalmadı, hocasından gelen maili bana yönlendirdi.. Evet, doğruydu vermiyordu.. İçim burkuldu, burnunun direği sızladı, hatta gözüme duman kaçtı, sinek kaçtı, durup durup bir şeyler kaçıyordu gözüme.. Belliki oğlum yardım istiyor, bir şeyler yapmalıydım.. Hemen sınıf hocasına bir mail attım, acil görüşmek istediğimi söyledim. Yarına veya ertesi güne bir randevu vermiş.. Yarın çok geç, mümkünse bugün olabilirmi dedim. Şu an okuldayim, gelebilirmisiniz peki?dedi.. Geldim bile, 10 Dakika'ya ordayim dedim.. Laptopumu kapatıp, uçtum resmen.. Bekliyorum okul koridorunda, bir yarım saat bekledim.. Acaba onun mailini yazdıktan sonra "senden" tuşuna basmışmıydım?? Hatırlamıyorum.. Emin olmak için, telefonumdan bir mail daha gönderdim, "ben okuldayim" diye. 5 dakika sonra belirdi yanımda.. Psikoloji okumuş, daha öncesindende tanışıyoruz, Taylanin azmini bilir, "imkansızı başarmak gibi bir yeteneğiniz var" diye tabir eder Taylana.. Dedim karşılıklı konuşur sorunumu anlatırsam, psikolojiden anlayan biri olarak beni anlayabilir.. 
Neyse oturduk, bana hemen zaman ayırdığı için teşekkür edip, durumu anlattım.. Dedim böyleyken böyle. Ne yapabiliriz? 
Sizi anlıyorum, diyerek girdi söze.. Ama pek yapabilecek bir şey yok dedi. Okulumuzun prensipleri var, keskin sınırları var.. O notu artırmak için geçerli sebepler olması gerekir, dedi.  Yapabileceğim tek şey yarın karne notlariyla ilgili bütün ders hocalarıyla konferansımız var, orada bu durumu dile getirebilirim dedi.. Bütün hocalar oglunuzun yapabilecegi konusunda aynı kanaata varırlarsa belki çıkarabilirler notu, ama çok düşük bir ihtimal ve hiç sanmıyorum dedi.. Büyük umutlara girmeyin dedi.. 

Güya psikoloji okumuşsun ve sınıf hocasısın bi moktan anladiğin yok senin ögrencini koru, ağırlıgını koy dedim.. ama içimden:) 

Bana verdiginiz örnekler materyal veriler, Duyguya dair hiç bir sey yok. Bu 0.1 sadece bir sayı değil benim için dedim, bunun içinde, oğlumun azmi var, istegi var, ve kocaman 1 yılı var, yarınki konferansta bunlarıda gözönüne alisaniz sevinirim, dedim.. Tekrar teşekkür edip ayrıldım.. 

Avrupalılarda duyguya dair en ufak esneklik yok.. Bir kapı var, kapının ya içindesin, ya dışında.. Bende Diyorumki kapıdan girdim, sadece bir ayağım dışarda.. Yok diyor!!! 

Yarın bana konferanstan sonra mail atacak.. Açıkcası umutsuzum.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder